Bandırma Ticaret Borsası ile Erdek ve Bandırma Süt Üreticileri Birliğinin ortaklaşa düzenledikleri "Sütte Kaliteyi Etkileyen Faktörler ve Kaba Yemin Önemi" konulu konferanstaydık.
Geçtiğimiz pazartesi günü Bandırma Ticaret Borsasının salonunda gerçekleşen etkinliğe Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Türker Savaş ile birlikte katıldık.
Konferansa ilgi fena değildi. Konferansa DSYB Merkez Birliği Genel Başkanı, Balıkesir DSYB Birliği Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile hayvancılık yapan üreticilerin önemli bir kısmı, iş yoğunluklarına rağmen iştirak ettiler. Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen sunumlarda, özellikle sütte yağ içeriğinin düşmesi ve buna bağlı olarak fiyatlandırmalar irdelendi.
Elbette sütte kaliteyi belirleyen protein ve laktoz gibi unsurlar önemli olmakla birlikte, dünyanın her tarafında en çok dikkate alınan kriter yağ içeriği olarak görünüyor.
Yağ içeriği üzerinde ırkın önemli rolü olmakla birlikte, yaygın olarak yetiştirilen holstein süt sığırı ırkında verimin yükselmesiyle birlikte yağ içeriği önemli derecede düşüyor. Bu düşüşte besleme ve beslemede kullanılan yemlerin önemi öne çıkıyor.
Kaba yemler selüloz içerikleriyle süt yağını etkilen en önemli faktör olarak görünüyor. İşkembedeki fermantasyon sırasında selülozca zengin kaba yemler, asetik asit sentezini artırıyorlar ve yağ sentezi hızlanıyor.
Hayvanlara verilen ot ve silajın parça büyüklüğü de süt yağını etkiliyor. Kuru ot ve silaj geviş getirme süresini uzattığı için, selülozun sindirimini artırıyor ve bu şekilde yağ içeriği artıyor. Otun saman haline getirilmesi geviş getirme süresini kısaltmakta ve tükürük miktarı azalmakta ve sonuçta süt yağı düşmektedir. Bu nedenle ot ve silajlarda parça büyüklüğünün 6-8 santimetreden daha aşağı olmaması gerekmektedir.
Ülkemizde sıklıkla yaşanan sorunlardan bir tane süt verimini artırmak için günlük diyette daha fazla kesif yem kullanılmasıdır. Bu durumda süt verimi artmakta, ancak süt yağı düştüğü gibi, döl tutma problemleri de ortaya çıkmaktadır. Enerjisi yüksek yemler, propiyonik asit sentezini artırmakta ve sonuçta asidoz dahil pek çok sorun çıkmaktadır. Aslında hayvanların doğasına uygun olanın ot olduğunu unutmamak gerekmektedir. Kesif yem oranı yüksek olan rasyonlarda rumende pH hızlı bir şekilde düşerek selüloz sindirimini düşürmektedir.
Kesif yem yapımında kullanılan tahıl türleri de süt yağını etkilemektedir. Mısır ve sorgum nişastası işkembede buğday, arpa, çavdar ve yulaf nişastasından daha yavaş parçalanmaktadır. Dolayısıyla işkembede ani asitlik değişimlerine daha az neden olmaktadır. Düşük kaba yem içeren yemleme programlarında süt yağındaki düşüş mısır kırmasında arpa ezmesinden daha az olmaktadır.
Tane yemlerin kırılması, ezilmesi veya sıcak ve nemli koşullarda ince tabaka haline getirilmesi, flake yapılması da tane yemlerin nişastasının daha hızlı yıkılmasına neden olmaktadır. Bu tip uygulamalara maruz kalan yemler süt yağında düşüşlere neden olmaktadır.
Yapılan bir çalışmada yüksek kesif yemli rasyonlarda yemleme sıklığının ikiden altıya kadar çıkarılmasıyla yağ içeriğinde düşüşün azaldığı tespit edilmiştir. İllaki süt verimi yükselsin isteniyorsa kesif yem verme sayısını artırmaktan başka çare yok gibi görünüyor. Maliyetin artacağını da unutmamak lazım elbette.
Harun Baytekin