Memlekette tarımın iyi yönetilmediğini daha önce bu köşede farklı zamanlarda örneklerle tartışmıştık. Tarım, diğer bütün sektörlerden farklıdır. Üretim riski en yüksek sektördür.
Doğaya bağımlılık çok yüksektir. Doğal afetlerden, yağmurdan, selden, kuraklıktan, dondan, kırağıdan daha fazla etkilenen bir sektör yoktur. Üretim riski yüksek olan sektörün stratejik önemi vardır. Bütün ülkelerin insanını doyurmak ve gıda güvenliğini sağlamak birinci derecede öncelikli hedefidir. Gıda güvenliğinin temelinde öz kaynaklarla yapılan üretim yatmaktadır. Eğer öz kaynaklarınız yetmiyorsa, eksikliği duyulan ürünlerin ithalatı için uzun ömürlü anlaşmalar yaparsınız. Memlekette artan fiyatları düşürmek için, Ticaret Bakanlığı ile ortak hareket eden Tarım Bakanlığı, kendi üreticisinin canına okudu.
İthalat, genellikle fiyatların düşmesinde etkili oldu. Pazarda düşen fiyatlar, üretici elinde çok daha fazla düştü. Netice itibariyle, üretici tam para kazanacak iken zarar etmeye başladı. Belki de tarımsal üretimi bitirmek için bilinçli bir şekilde uygulanıyor bu politikalar. Çünkü üretici artık üretmek istemiyor. İşine küsmeye, malını mülkünü satmaya başladı. Afganlılar olmasa koyun ve keçi sürülerini güdecek bir Allah'ın kulu kalmayacak. Et ihraç edecekmişiz. Güneyimizdeki Arap ülkeleri alır mı acaba? Kobe sığırıyla besleniyorlar. Özel yetiştirilmiş, eti güzel olsun diye her gün masaj yapılmış hayvanlarla besleniyorlar. Ondan da bizde yok.
Türkiye iki yıldan beri hayvan ithalatında dünya rekoru kırıyor. Et ve Süt Kurumunun depoları ağzına kadar dolmuş. 19 bin ton hazır et varmış. 300 binden fazla canlı hayvan fazlamız varmış. Şimdi pazar lazımmış.
Daha önce bu köşede süt üretimi düşecek derken, hayvan kesiminin de sıkıntıda olduğunu, mezbahaların üç ay sonraya gün verdiğini dillendirmiştik. Doymayan ithalatçılar, dünyanın her tarafından iki sene içinde iki milyona yakın hayvan getirdiler. Bu ithalatlar hep ilgili bakanlıkların izni ile yapıldı.
Geçen hafta hemen bütün bölgelerde oluşan kesim fiyatları, dana karkas 27-28 lira, kuzu karkas da 37-40 lira arasında oluştu. Koyuncuların kuzuları ellerinde bekliyor. Üreticinin yem borcu, kredi borcu var, kuzusunu kesemiyor. Memlekette oluşan hayvan kesim fiyatları halihazırda besleme maliyetlerini ancak karşılamaktadır.
Elinde kaldığı sürece zarar hanesine yazmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde et fiyatları oldukça düşük seyrediyor. Hatta düşüş var. Zaten aklı başında hayvansal ürün satamıyoruz. Alalım deseler satabilir miyiz? Geçen hafta AB ülkelerinde oluşan dana kesim fiyatları 3.5-4.0 avro arasında değişiyor. Bizim parayla 20-25 lira arasında. Domuz eti bunun tam yarısı. Peki, bu fiyatlardan yerine teslim satma ihtimali var mı? Elbette yok.
Millet çok et yiyormuş da, zengin olmuş da et ondan yetmiyor diye iki milyon hayvan getiren yetkililer, mezbahalardaki uygulamaya sessiz kalıyorlar. Üretici birliklerinden tık yok. Suskun suskun duruyorlar. Gününde ödenemeyen kredilerde faizler yükselmeye devam ediyor. Tarımda kredi kullanımı sürekli artıyor. Sebebi, üretici kazanamıyor. Yeniden üretmek için, milletimizi doyurmak için geleceğini riske ediyor.