Türkiye'de tarlası olmadan kurulan süt sığırcılığı işletmeleri ot ve silaj ticaretini canlandırıverdi. Yem bitkilerine verilen teşviklerin de bu konuda etkilerini kabul etmek gerekir.
Bir zamanlar memlekette yem bitkilerinin tohumunu bulmak bile zordu. Deneme yapmak için yurt dışından tohum getirtilirdi. Hala bazı türlerde getirtiliyor ama birçok türde tohumluk sorunu çözümlenmiş sayılabilir. En azından alternatifi var.
Türkiye'de yem bitkileri yetiştiriciliğini yaygınlaştırmak için öncelikle tohumluk sorununun çözülmesi gerektiği hususunda hemen bütün uzmanlar hemfikirdi. Bununla birlikte farkına varılmayan bir konu vardı ki, uzun yıllardır dillendirilmeyen, bir mal ve hizmetin gelişmesi için öncelikle pazarının oluşması gerektiği idi. Eğer pazarı yoksa malı üretmenin de imkânı yok neredeyse. Bu meyanda özellikle sıfır faizli kredilerle kurulan hayvancılık işletmeleri memlekette otun önemini ve ticaretini önemli ölçüde geliştirdi.
Hayvansal üretimde karlı bir yetiştiricilik için otun ve silajın işletme içerisinde üretilmesi gerektiği söylenir sürekli. Dolayısıyla memlekette ot pazarının oluşması için bir hareketlilik söz konusu olmamaktadır. Herkes kendi hayvanının otunu üretirse, ticareti yapılacak ot pazara çıkmaz. En fazla takasa gider. Bunun dışında bir hareket beklemek beyhude gibi görünmektedir. Hayvansal üretim ticari bir sektör haline hızla gelmektedir. Ot ticaretinin de gelişmesi bu yüzdendir.
Tarihi çarşılara bakıldığında, saman pazarlarının en önemli alanlar olduğu ortaya çıkmaktadır. Saman pazarları neden kurulmuş olabilir acaba hiç düşündünüz mü? Elbette saman alınıp satılan yerlerdir ve büyük şehirlerde hala muhitleri kendi ismiyle anılmaktadır. Hayvanı, özellikle atları olup da tarla ziraatı yapmayan kesimin ot ihtiyaçları bu pazarlardan temin edilmiştir.
Günümüzde ot pazarları hızlı bir şekilde gelişmektedir. Artık hayvanı olmayan da ot ve silaj üretmektedir. Kaba yem üretiminde iç tedarik felsefesi ortadan kalkmış, ot ve silajın pazarı oluşmuştur. Saman ticaretiyle başlayan bu oluşum, kurumsallaşmak üzeredir. Arazisi olmadığı halde büyük işletmelerin kurulması ve ihtiyaç duyduğu yemin tamamını dışarıdan temin etmesi, ot pazarını güçlendirmektedir. Her ne kadar sözleşmeli ot ve silaj üretimi yoğunluk kazansa da açık ot pazarlarının kurulması kaçınılmazdır. Hatta saman ve ot borsalarının oluşması, sektörün kurumsallaşması açısından önem taşımaktadır.
Ot ve silajın pazardan tedarik edilerek karlı ve ekonomik bir hayvancılık yapmak zor gibi görünse de, hazır satın almak, işletmelerde pek çok emeğe dayanan zahmetleri ortadan kaldırmaktadır. Hal böyle olunca pek çok üreticimiz yetiştirme imkânı olduğu halde satın alma yolunu tercih edebilmektedir.
Ot ve silaj ticaretinin en önemli sorunu kalite standartlarının geliştirilemeyişidir. Bu alanda ilgili kurumların en azından fiyatlandırmalarda kalite sınıflarını belirlemeleri gerekmektedir.
Eski eğitmenlerin rüyalarıydı belki ot pazarlarının kurulması. Zaman içerisinde insanımız daha karlı ve ekonomik hayvansal üretimi deneye yanıla öğrenecektir elbette. Yoksa besleme masrafları her geçen gün artıyor.