Bitkisel ve hayvansal üretim hemen bütün ülkelerde girdiler karşısında değer yitirdiğinden desteklenmek zorundadır.
Aynı zamanda gıda üretimi stratejik olup, bütün ülkelerin temel sektörlerinin başında bulunmaktadır.
Türkiye güçlü bir tarımsal üretime sahip olmakla birlikte, sanayi ve hizmet sektörleri karşısında diğer ülkelerde olduğu gibi gelişmekte güçlük çekmektedir. Bu nedenle güçlü desteklere ihtiyacı vardır. Özellikle tarımsal üretim kalemlerinde meydana gelen artışlar, üretim maliyetlerini artırmakta, çiftçilerimize geçim sıkıntısı yaşatmaktadır. Her ne kadar sanayi ülkeleri kadar olmasa da ülkemizde tarıma yapılan desteklemeler az buçuk devam etmektedir. 2017 yılı desteklemeleri de benzer şekilde üreticimizi memnun etmemekle birlikte hiç yoktan iyidir denebilecek düzeylerdedir.
Pamukta desteklemeler kendini göstermeye başladı. Ege bölgesinde kaybolmakta olan pamuk tarımı yeniden yaygınlaşıyor. Yağ açığı öteden beri kapatılamıyor. Bu nedenle yağlı tohumlara verilen desteklemeler eskiden olduğu gibi devam ediyor.
Tarla ziraatı yapılan alanlarda desteklemelerin yarısından ancak yararlanılabilmektedir. Miras hukukun netleşmemesi, pek çok bölgelerimizde tapu ve kadastro işlemlerinin tamamlanamaması, veraset intikallerinin yeni çıkarılan yasalar nedeniyle yapılamayışı gibi sebeplerle arazi desteklerinden yararlanmak güçleşmektedir.
Hayvancılık desteklemelerinde, buzağılara yapılan desteklemeler daha önceki desteklemelere göre daha etkili görünüyor. Hem buzağıların yaşatılması, hem de et açığının kapatılması açısından buzağı desteklemeleri işe yaramaktadır. Yenilik olarak kabul edilmesi gereken bir gelişme de, ırkla ilgili tohumlama sorunlarının küçültülmesi. Eskiden buzağı desteklemelerinden yararlanmak için ırkına uygun tohumlama yapmak gerekiyordu. Desteklemesi biraz düşük olmakla birlikte, artık farklı ırkla melezleme yapanlar da desteklemelerden yararlanabiliyor.
Koyun keçi desteklemelerinde önemli bir değişiklik görünmüyor. Son zamanlarda her ne kadar kuzu kesim fiyatları yükselmiş olsa da, koyun ve keçi yetiştiriciliği cazibesini kaybetmeye başladı. Özellikle koyun ve keçi sütü üretiminin zorluğu, üretilen sütün değerinin düşüklüğü, koyun ve keçi sahiplerini yıldırıyor. Bu nedenli desteklemelerin küçükbaşta geçen yıla göre artırılması önem taşıyordu. Aynı kalması üreticimizi üzecek haliyle. Kaldı ki, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin devlete yükü, diğer üretim kollarından çok daha düşük düzeylerdedir. Ne elektrik, ne yol, ne de diğer kamu hizmetlerine ihtiyaç göstermeden, çalı çırpı gibi başka türlü değerlendirilemeyen organik materyalleri et ve süt olarak ekonomiye kazandırır.
Yem bitkileri desteklemeleri, Türkiye'de ot ve silaj üretimini artırmıştır. 2017 yılı desteklemelerinde önemli bir artış olmamakla birlikte, kaba yem üretimini destekleyecek nitelikte görünmektedir. Yonca ve tek yıllık yem bitkilerinde dekar başına yıllık 40 lira destek uygulaması devam ediyor. Ancak burada en önemli sorun baremlerdir. Çiftçimiz kaç dönüm ekerse eksin, dosya hazırlayabilmeli ve desteklemeye müracaat edebilmelidir. Yoksa ucu ucuna yetiren üreticimiz, kamu desteklemelerinden layıkıyla yararlanmalıdır. Gıda üretimi stratejiktir.