BİTKİSEL İLAÇLAR

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı zaman zaman reklam yasağı koysa bile hızla artan bitkisel ilaç reklamları insanımızı şekilden şekle sokmaya başladı.

Bitkisel ilaçlarla derman arayan vatandaşlarımızın sayısı hızla artıyor. Elbette bitkisel ilaçlar doğru yapıldığı ve reçeteye bağlı olarak kullanıldığı zaman daha etkili olur. Ancak reklamlarda sunulan bilgiler ışığında hareket eden insanımızın sihirli değnek dokunmuşçasına hemen iyi olması beklenemez. Kaldı ki hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geleceği konusunda yapılan reklamlar birbirini de tutmuyor. Bilinen şahısların verdikleri reklamlarda benimki daha iyi mantığı insanımızı şaşırtıyor.

Bitkilerden elde edilen etken maddelere bağlı olarak yapılan karışımlar, sentetik olarak elde edilen ilaçlara göre çok daha geniş bir etki mekanizmasına sahiptir. Saf etken madde elde etmek henüz daha çok gelişmemiştir. Dolayısıyla bitki karışımlarıyla alınan ilaç ve çaylarda daha geniş bir spektrumda etken madde bulunması ihtimali vardır. Bu nedenle, yan etkilerinin daha fazla olması beklenir. Ancak reklamlarda verilenlere bakılınca, sanki sihirli değnek dokunmuş gibi hasta hemen iyi olacak ve koşmaya başlayacaktır. Üstelik hastayı görmeden, rahatsızlığına karşı afakî durumlarda gönderilen ilaçlara veya bitki çaylarına güvenmek doğru değildir.

Farklı boyut ve ebatlardaki kutularda pazarlanan bu bitki karışımlarıyla yapılan tedavi edici materyallerin sağlığa zararlı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte yapılan reklamlarında ne kanser var tedavi edilmedik, ne de nezle grip benzeri hastalıklar. Her derde deva dedikleri cinsten ürünler. Satın almak da çok kolay. Bir telefon etmek yeterli. Reklamlarda dikkati çeken en önemli kısım ise 'bu bir ilaç değildir' şeklindeki açıklamadır. Elbette ilaç değildir. İlaç olması için üretim ve dağıtım izinleri alınmasıyla ilgili olarak farklı bir prosedür izlenmesi gerekir. Bunun için de bu maddeleri üretenlerin yetkin olma zorunluluğu vardır.

Tedavi çayları olarak da nitelendirilebilecek bu ilaç olmayan maddelerle ilgili olarak başta yerel kanallar olmak üzere, büyük ulusal kanallarda da ciddi tartışmalar başladı. Hemen her konuda bu işi sürdüren bireyler yoğun bir mücadeleye girdiler. Temelde ticari kaygıların yattığı bu tartışma ortamları, reklam benzeri programlara da yansımaya başladı. İnsanın kafasını karıştırmaktan öteye gitmeyen bu tartışmalar, ürünlerin önce aktarlarda pazarlanmasının yasaklanmasına, eczanelerin yetkin kılınmasına, ardından da 250'den fazla ürünün yasaklanmasına neden oldu.

Uydudan yayın yapan bir kanala reklam verebilmenin maliyeti nedir bilinmez ama sabahtan akşama kadar reklam ve reklam benzeri program yapmak az bir parayla olmasa gerek. Peki, bu kadar parayı nerden buluyorlar acaba? Ya pazarladıkları çayları çok ucuza mal ediyorlar ve fahiş fiyata sayıyorlar, ya da sürümden kazanıyorlar.

Neticede kontrolü düşünmeyen bu birkaç şifalı bitkiler uzmanı, gelişmekte olan alternatif tıbba da iyi bir darbe indirmiş oldular. Hep denmez mi ne ederse insan kendine eder diye.

 

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.