Toprak bütün biyolojik varlıklar için vazgeçilmez bir yaşama ortamı, doğal bir mekandır. Ünlü ozanımız Aşık Veysel boşuna dememiş "dost ,dost diye nicesine sarıldım,benim sadık yarim kara topraktır" ,Yine Necip fazılın "Tohum ek,vermezse toprak utansın" diye,Eskiler toprağın kıymetini iyi bilirlerdi. Toprakların insanların hayatındaki yeri bakımından ne kadar değerli olduğunu bu tip şarkılarla,sözlerle dile getirirlerdi.
Toprağın Tarımsal Önemi Daha ilk çağlardan beri anlaşılmış olup, arkeolojik araştırmalar toprağın ilk insanlar tarafından bitki yetiştirmek amacıyla kullanılmasının Milattan en az 8000 yıl önce başladığına işaret eder. Toprak uzun süre herhangi bir ıslah işlemi ve madde ilavesi yapılmadan kullanılmıştır. İnsanların toprağa yaptığı ilk müdahale sulama, ikincisi müdahelesi ise daha fazla verim alam hırsı yüzünden gübrelemedir. İlk ıslah işlemi ise teraslamadır. Günümüz şartlarında toprak bitkisel üretim için hala vazgeçilmez bir yetiştirme ortamı olarak kullanılmaktadır.
İnsanın doğadan etkilenerek sosyal yapısını düzenlemesi olgusu en iyi toprak sürecinde tanımlanabilir. Çevremizde gördüğümüz küçücük bir bahçede büyük-küçük, çiçekli-çiçeksiz, meyveli-meyvesiz, güzel kokan-kokmayan, tek yılık-çok yıllık bitkiler aynı ortamda konaklamakta, beslenerek varlıklarını sürdürmektedir.Bir yanda hububat tarlaları bir yanda endüstriyel bitkiler,bir tarafta diğer bitkiler insan eli ile yine insanoğluna hizmet etmektedir.
Toprakta son yıların teknik imkanları ile birbirinden farklı özelikte, milyonlarca toprak canlısının olduğu ve bunların bir kısmı birbirini destekler bir kısmı ise birbirini yok ederken, bir kısmın da birbirini kontrol etmekte olduğu gözlemlenmiştir. Bütün bu olgular ile büyük bir alemde, canlıların birbirlerini ne denli tamamladıkları görülmektedir.
İşte bu noktada insan, bu süreçte halkanın dışında değil, halkanın içinde bulunmaktadır. Topraktan insana beslenme zincirinde bütün canlıların bir şekilde topraktan beslenerek, bir sonraki aşamaya, besin kaynağı hazırladıkları belirlenmektedir. İşte topraktaki beslenme zincirinde meydana gelebilecek bir aksama,yanlış müdaheleler neticesinde, insanın beslenme ilişkisini bozmaya başlamış,daha ciddi boyutları ulaşması beklenmektedir.Gelişmenin temelinde de yeme-içme, barınma diğer bir ifade ile enerji bulunmaktadır. Yeryüzünün yaşam kavgası da enerji temin etme ile başlamıştır. İnsanın enerji temininde diğer canlılardan daha üstün gelmesi, enerji temin etme yöntemlerini ve kaynaklarını da farklılaştırmıştır. Günümüzde hayati bir önem arzeden enerji yaşamın vazgeçilmez tek unsuru olarak üretim ve tüketim aşamasında çeşitli çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Artan nüfus ve dolayısıyla artan enerji ihtiyacına bağlı olarak, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yoğun bir şekilde tüketilmesi ve beraberinde ekolojik dengenin bozulması artık hepimizin bilgisi dahilindedir.
Asırlardır toprağın aşırı derecede kullanılması,teknolojinin ilerlemesine paralel olarak, Hava ve suyun kirlenmesine neden olan bazı kirleticiler, toprakta da kirliliğe neden olur. Hızlı nüfus artışına paralel olarak tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi toprak kirliliğinin artmasına neden olmaktadır. Tarım ilaçları, kimyasal gübreler, egzoz gazları, radyoaktif atıklar, asit yağmurları ve endüstriyel atıklar toprak kirliliğine neden olan etkenlerden bazılarıdır.
Toprak kirliliği sonucunda toprakta yaşayan canlıların hayatları tehlikeye girer. Bitkiler topraktaki zehirli maddeleri kökleri ile alıp kullandıklarından zarar görürler. Bitkiler tarafından alınan bu zehirli maddeler besin zinciriyle diğer canlılara ve insanlara geçtiğinden tüm canlılar zarar görür.
Günümüz başta kanser ve diğer ciddi rahatsızlıkların sebebinde hava ve toprak kirliliği yatmaktadır.Uzmanlar tedbirler alınmadığı takdirde 25 yıl içerisinde marazi hastalıklar daha ciddi boyutlara ulaşması mümkün hale gelecektir demektedirler. Toplum olarak,gelecek nesillerin sağlıklı olabilmesi adına mutlak toprağımıza sahip çıkmalıyız.
Abdullah Kaya