Serbeste piyasa ekonomisi, ne yazık ki tekelleşmeyi hızlandırmakta, büyük firmalar piyasaya hakim hale gelmektedir. Oysa butik üretim sistemleri Türk tarımının yapısına daha uygun görünmektedir.
Tarım arazilerinin çok parçalı oluşu, üretimin % 80'inin küçük aile işletmeleri tarafından gerçekleştirilmesi, butik üretim sistemlerini mevcut yapıya daha uygun hale getirmektedir. Bununla birlikte, butik işletmelerin sıcak para döngüsünde zorlanmaları, sürdürülebilirliklerini kısıtlamaktadır. Hal böyle olunca gıda işleme ve pazarlama yapısı büyük firmaların eline geçmektedir. Neticede ne damak zevki ne de istenen tatlar kalmaktadır. Butik işletmelerin ürettiği değerli ürünler, aslında piyasada daha yüksek değerden işlem görmelidir. Aksi takdirde birim ürün başına maliyeti düşüren büyük firmaların ürünleri daha kolay alıcı bulmaktadır.
Süt ürünlerindeki yol haritasını hemen herkes bilmektedir. Süt sektöründeki büyük firmalar, sekiz on ilden topladıkları sütü, peynir, yoğurt, ayran gibi ürünlere işlemektedirler. Yöreye veya bölgeye ait tat, aroma ve lezzet tamamen kaybolmaktadır. Bu meyanda Ezine Peynirine değer kazandıran yöresel işlemlerdir. Sadece Ezine ve çevresinden toplanan sütlerle elde edilen süt ürünleri farklılık göstermektedir.
Hayvansal üretimde de bazı bölgelerde işletmeler büyümektedir. Bu işletmelerin yöreye özgü ürün üretmeleri neredeyse imkânsızdır. Çok farklı bölgelerden ot, silaj ve fabrika yemi tedarik eden bu büyük hayvancılık işletmelerinin farklılık gösteren et ve süt üretmeleri mümkün değildir. Bulunduğu coğrafyaya özgü ürün eldesi, ancak mevcut meralardan yararlanmayla mümkün olabilir.
Tarla bitkilerinin, özellikle bakliyatın önemli bir kısmında butik ürünler, yöresel tat ve aromayı muhafaza edebilmektedir. Birçok bölgeden binlerce ton ürünün toplanıp işlenmesiyle coğrafyadan gelen avantajlar tamamen kaybolmaktadır. Pazarlarda üreticinin doğrudan pazarladığı, üzerine çok pişkin yazdığı, nohut, fasulye ve benzeri ürünler, büyük firmaların paketli ürünlerinden çok daha farklıdır. Aynı tarladan çıkan ürünler, yetiştirme yöntemine ve kullanılan uygulamalara göre damak tadında kesinlikle farklılık göstermektedir.
Ürün karışımı en fazla çeltikte sorun yaratmaktadır. Farklı iki tarlanın ürünü bile karışsa, pişirmede sıkıntı ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki binlerce ton ürün toplanmakta ve birlikte işlenmektedir. Oysa yetiştirme esnasında uygulanan gübre, ilaç ve sulama uygulamaları, mevsimsel değişimler, pişirme sürecini doğrudan etkilemektedir. Nohut, fasulye, mercimek gibi baklagiller, toprak özelliklerinden diğer ürünlere göre daha fazla etkilenmektedir. Kireççe zengin topraklarda yetiştirilen baklagillerde hücre duvarı daha sert teşekkül etmektedir. Dolayısıyla pişmeleri zaman almaktadır. Hanımlar bu tür ürünleri tüp düşmanı olarak isimlendirmektedir.
İki farklı tarlanın fasulyesi pişerken, bazıları erimekte, bazıları ise dişe dokunur sertlikte kalmaktadır. Pirinçte de, bulgurda da durum çok farklı değildir. Pirinç lapa olurken, bazı pirinç taneleri sert kalabilmektedir. Butik üretim, büyük firmaların ürünlerinde yaşanan sıkıntıların tamamını ortadan kaldırmaktadır. Tek sorun, büyük miktarlarda pazara sunulamadığından, raflarda sürekli bulmak zordur. Butik üretimde, kırsal kalkınma kooperatifleri ve birlikleri önemli avantajlara sahiptirler. Üyelerinin ürünlerini basit sistemlerle pazarlanabilir, paketli ürünlere işleyebilirler