Son iki gündür asit yağmuru en önemli konulardan biri haline geldi. Işidin Musul'da yaktığı kükürt tesislerinden yükselen dumanlar, ülkemize doğru ilerlemeye başlayınca herkes açıklama yapmaya başladı.
Eğer lodos etkili ise gelecektir mutlaka. Değilse güneye doğru gidecektir. Oysa asit yağmuruyla epeydir tanışığız ama pek farkına varmıyoruz. NASA'nın uydudan görüntülediği duman bulutu, rüzgârın yükselip güneye dönmesiyle Türkiye'ye taşınacak.
Asit yağmuru, asidik kimyasalların, yağmur, kar, çiğ veya kuru parçacıklar halinde yeryüzüne düşmesine verilen isimdir. Atmosfere yayılan kükürtdioksit ve azotdioksit gazlarının kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlardaki su damlacıkları tarafından emilmesi ile oluşmaktadır. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşmektedir. Bu toprağın ve su kaynaklarının pH'sını düşürmekte ve düştüğü yaşam ortamlarına zarar vermektedir. Asit yağmuru akarsulardaki canlı yapının tükenmesinin ve çok rüzgâr ve haliyle yağış alan yüksek rakımlardaki ormanların zarar görmesinin başlıca sebeplerindendir.
Sanayi devriminden sonra enerji ihtiyacının artması ve ucuz enerji için petrol ve kömür gibi fosil yakıtlardan yararlanılması atmosferdeki kükürt ve azot oksitlerin oranını önemli düzeyde arttırmıştır. Sanayi bölgelerine yakın bölgelerdeki su kaynaklarında çok düşük pH değerleri gözlenmekte ve tedbirler alınmaya çalışılmaktadır. Çin'de, Rusya ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde, özellikle Çek Cumhuriyetinde asit yağmurlarının zararları gözle görülür hale gelmiştir. Bu bölgelerin ortak özelliği kükürt açısından zengin olan kömürü elektrik ve ısı üretiminde kullanmalarıdır. Yerel kirliliği düşürmek için yapılan yüksek bacalar, yanan kömürün dumanını atmosferin hareketli olan bandına taşımakta, kükürt dioksitçe zengin olan duman rüzgârla uzak mesafelere gidebilmektedir.
Asit yağmurlarıyla ilgili ilk vakalar, sanayi devriminin ilk başladığı şehirlerinden olan İngiltere'nin Manchester şehrinde ortaya çıkmıştır. Asit yağmurları 1894'de gözlenmiş olmasına rağmen 1960'lara kadar bilim dünyasının ilgisini çekmemiştir. Sanayi bölgelerindeki su birikintilerinde canlıların zaman içerisinde yok olmaya başlamasıyla bilim dünyası konuya uyanmış ve çok ciddi çalışmalar yapmaya başlamıştır. Günümüzde atmosfere karbondioksit ve diğer gazların salınımına sınırlar getirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalar tüm dünyada çok ciddi bir şekilde sürdürülmekte, ancak bir yandan da enerji ihtiyacını karşılamak için termik santral yatırımlarına devam edilmektedir.
Asit yağmurlarına yol açan gazların en önemlisi kükürt dioksittir. Kömür yandıkça öyle veya böyle atmosfere kükürt dioksit salınımı kaçınılmazdır. Filtrelemekten başka çare yoktur. Enerji üretiminde kömür ve doğalgazın etkinliğinin azaltılması, bunun için güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir ve çevreci enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi, asit yağmurlarını dünya gündeminden çıkaracaktır. Yoksa yağmur geliyor başınıza yağmasın, ilk yarım saatte yağan yağmurdan ıslanmazsanız korkmayın gibi öneriler çözüm değildir.