Eskiden köylerde kapı kilit bilinmezdi pek. Hayvanlar dışarı çıkmasın diye çekilirdi kapılar geçilirdi. Hırsız gelecekmiş, avlu içinden bir şeyler çalacakmış, kimsenin aklına gelmezdi. Zaten kapıya kilit vursan ne olacak. Çalacak adam avludan duvardan atlar yine çalardı. Fakat yine de malın, paranın çalınacağını hiç kimse hesap etmezdi.
Hırsızlık, kavram olarak hak edilmeyen bir mala, mülke sahip olmak olarak tanımlanmaktadır. Hayatın her alanında hırsızlıkları örneklemek mümkündür. Öğrencilerin sınavlarda kopya çekmesi bile hırsızlık olarak nitelendirilebilir.
Şehir yerlerinde, ev ve dükkân soygunlarından kapkaççılığa kadar çok değişik hırsızlık şekilleri bulunmaktadır. Araba hırsızlıkları da en çok görülen vakalardandır.
Hırsızlık vakaları son zamanlarda tarımsal üretimde de yoğunlaşmaya başladı. Hani koyun, keçi, kuzu, oğlak hırsızlıkları eskiden beri yapılıyordu gerçi ama hayvan nakillerine getirilen düzenlemeler bu alandaki hırsızlıkları az da olsa azalttı.
Son zamanlarda meyve bahçelerinde yaygınlaşan hırsızlık vakaları üreticilerimizi sıkıntıya sokmaktadır. Genellikle geceleri gerçekleştirilen hırsızlıklarda, üreticilerimizin allın teri, göz nuru ürünleri çalınmaktadır. Şeftali, kayısı, elma, üzüm derken bugünlerde antepfıstığı hırsızlıkları medyada sıklıkla haber olmaya başladı. Domuz ve benzeri yabani hayvan zararlarına karşı, teknolojik tedbirler alabilen üreticilerimiz, iki ayaklı zararlılara karşı ne yazık ki sabaha kadar bahçelerinde nöbet tutmaktan başka çare bulamamaktadır. Aslında bu bekçilik kısa olduğu için üretici yapabilmektedir.
Geçtiğimiz bahar aylarında yakın çevrede şahit olduğumuz önemli hırsızlıklardan biri de arı hırsızlığı idi. Batı bölgelerinde çok sayıda kovan çalındı. Geçenlerde hırsızların yeni icadı bal hırsızlığı oldu. Bal çalabilmek için hırsızın arıcılık konusunda uzman olması gerekmektedir. Bir kovanı açacak, petek üzerindeki arıları uzaklaştıracak ve petekleri çalacak. Arıcılıktan anlamayan birisi kovanlardan petek çalabilir mi? Elbette hayır. Demek ki arıcıların içinde de hırsızlık yapabilecek, hakkı olmayan kaynaklara sahip olabilecek ahlaksızlar bulunuyor. Hadi elmayı, armudu, fıstığı, fındığı toplayıp çalmak için uzman olmaya gerek yok. Ama arı ve bal hırsızlığına da şahit olmak insanı ürpertiyor. Avlusu bile olmayan açık alanlarda konaklatılan arılar, hırsızlık açısından daha korunaksız duruyorlar.
Hırsızlığın, dolandırıcılığın, hak edilmeyen kazanç elde etme yollarının ve bu kanalları kullanan insanların sürekli artması, ne yazık ki kanunların yeteri kadar caydırıcı olmayışından ileri gelmektedir. İnsanımızın ahlaki değerlerinin sürekli azalması, şeytanın aklına gelmeyecek hırsızlık vakalarını ortaya çıkarmaktadır.
Harun BAYTEKİN
ÇOMÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ