Bugünlerde şap hastalığı nedeniyle birçok köyde karantina tedbirleri uygulanıyor. Hayvan hareketleri durduruldu. Hayvanların sevk ve nakliyesi yasaklandı. Bir süre böyle devam edecek.
Şap hastalığı eskiden beri bilinen, halk arasında tabak olarak adlandırılan bir bulaşıcı hastalıktır. Evcil veya yabani bütün çift tırnaklı hayvanlarda görülebilen, kronik durumlarda zayıf ve genç hayvanlarda ölüme sebebiyet veren, genellikle et, süt ve iş gücü kaybına sebep olan virüs kaynaklı bir hastalıktır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca ihbar mecburiyeti olan hastalıklar arasında yer almaktadır. Öldürücü olmamakla birlikte sürü içerisinde veya bölgede hızla yayılmaktadır. İnsanlara bulaşmasıyla ilgili nadir bulgulara rastlanmaktadır.
Şap hastalığı ilk kez 1540'lı yılların ortalarında tespit edilmiştir. Türkiye'de ise ilk olarak 1914 yılında istatistikî bilgi olarak kayıt altına alınmıştır. Virüsün bilinen 7 adet serotipinin yanında, yaklaşık 64 farklı alt tipi bulunmaktadır. Yüksek sıcaklık, açık güneş ışığı virüsü tahrip etmektedir. Direk güneş ışığına maruz kalmadığı şartlarda 40 °C'de 12 saatte, 60-65 °C'de 30 dakikada, 85 °C'de ise hemen tahrip olmaktadır. Normal oda sıcaklığında yaşamını sürdürmektedir. Potasyum hidroksit (KOH), sirke asidi, kostik gibi dezenfektanlara dayanamamaktadır. Bu virüs, yapağıda 24 gün, deri ve kıllarda 28 gün, kuru ot ve dane yemlerde 130 gün, ayakkabı ve lastik çizmede 80-100 gün, toprakta 28 gün, dondurulmuş taze ette 1 yıl süreyle canlı kalabilmektedir.
Hastalık en fazla hasta hayvanlarla, salya akıntısı, idrar, dışkı ve sütü vasıtasıyla yayılmaktadır. Ayrıca fare, kuş, yaban domuzu ve tavuk, ördek, kaz gibi kanatlılar hastalığın yayılmasında rol oynamaktadırlar.
Hayvanlarda kuluçka dönemi (sığırlarda 2-7 gün, koyunlarda 1-6 gün) geçtikten sonra yüksek ateş (40-41°C), durgunluk, iştahsızlık, süt verimi kaybı, merada sürüden geri kalma gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Hayvanların ürediği hücrelerinde, önce hücreler ölür ve içi su dolu kabarcıklar oluşur. Kanama genellikle görülmez. Dil, ağız boşluğu mukozası, dişeti, yanak mukozası, tırnak arası ve meme dokusunda lezyonlar ortaya çıkar. İç ağız bölgesinde kızarıklık, yem yememe, ağızdan salya akması, dilin soyulması, dilin dışarı çıkması sıklıkla görülen belirtilerdir. Tırnak arasında oluşan yaralar nedeniyle hayvan topallar. Memelerde ortaya çıkmışsa hayvan sağdırmaz veya yavrusunu emzirmez. İlerleyen dönemlerde mastitis dahi ortaya çıkabilir.
Virüs kaynaklı bir hastalık olduğundan antibiyotik uygulamak suretiyle önü kesilmeye çalışılmaktadır. Ağız yaraları soda ve çamaşır suyuyla yıkanmakta ve hayvan rahatlamaktadır. Şap hastalığı, tipik bir salgın hastalıktır. Bu nedenle 6 ayda bir aşılama programı uygulamakta fayda vardır. Ahır ve ağıllarda sıklıkla dezenfektan kullanılmalıdır. Yeni alınan hayvanlar mutlaka karantinada tutulmalıdır. Başkalarının ahıra girmelerine izin verilmemesi önemli bir tedbirdir. Sağımlardan önce ellerin, memelerin ve sağım ekipmanlarının her seferinde temizlenmesinde fayda vardır. Hastalıktan şüpheli hayvanlar hemen ayrı bir ahıra alınmalıdır. Hasta hayvanla ilgilenen bakıcı diğer ahırlara girmemeli, giydiği elbise ve çizmeler o ahırda kalmalıdır. Bunların yanında çok sayıda tedbir var. Hepsi de temizliğe dayanıyor. Bununla birlikte, hepsinden önemlisi, nerede olursa olsun görülür görülmez ihbar etmek, gizlememek en önemli tedbirdir.