Bükreş'te Avrupa Kırsalında Hayvan Besleme projesi çerçevesinde, ikinci günkü programda Polonya, İtalya ve Romanya'dan katılan ortaklarla birlikte Süt Üreticileri Birliğinin tesislerinde incelemelerde bulunduk.
Bükreş yakınlarında bulunan idare binasında oldukça fazla sayıda mühendis ve veteriner çalışıyor. Modern laboratuarlar oluşturmuşlar.
Yirmi altı baş ve üzerinde hayvan sayısı olanlar bu birliğe üye olabiliyorlar. Küçük aile işletmeleri ise hayvanlarını bir araya getirerek bir kişinin üzerinden üye olabiliyorlar. Dört yüzün üzerinde üyeleri var. Yaklaşık dört bin baş sağmal ineği takip ediyorlar.
Birlik süt analiz ve hayvan takip sistemleriyle ilgili laboratuar ve bilişim teknolojilerini devlet desteğiyle oluşturmuş. Mühendis veteriner ve teknisyenler ayda bir bütün işletmelerden, sağım döneminde olan bütün ineklerden süt örneği alarak, tesislere getiriyorlar ve analiz ediyorlar. Sütte genel olarak, yağ, protein, kuru madde gibi özellikler gözden geçirildikten sonra, sağlıkla ilgili parametreler de incelenerek kayda geçiriliyor. Sonuçlar her ay değerlendirilerek, üretici ortaklara hayvan yönetimiyle ilgili bilgiler veriliyor. Ağırlıklı olarak holstein ırkı süt sığırlarıyla çalışıyorlar. Birliğin temelini Hollanda'da uygulanan, bizde de ilk dönemlerde İzmir'de başlatılan Anafi projesi oluşturmuş. Birlik yaptığı çalışmalara devletten inek başına 16 avro destek alıyor. Birlik aynı zamanda üyelerinin sütlerini pazarlamada da yetki sahibi görünüyor.
Çiftliklere götürdükleri hizmetler itibariyle incelendiğinde, Balıkesir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinin faaliyetleriyle oldukça benzeşiyorlar. Bu anlamda düşünüldüğünde birliklerin güçlendirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi için, devlet bazı kolaylaştırıcı uygulamalarda bulunabilir.
Süt Birliğinin laboratuarlarını ve faaliyetlerini inceledikten sonra Bükreş'e 75 kilometre mesafede bulunan büyük ölçekli bir süt sığırcılığı işletmesine ziyaret yaptık. İşletmede yaklaşık 500 baş sağmal bulunuyor. Kendi yemini kendisi yetiştiriyor ve çok az miktarlarda dışarıdan yem sayın alıyor. Daha önceden tanıdığımız veteriner çiftliği incelememizde yardımcı oldu.
Çiftlikte günlük 16 ton süt üretiliyor ve işletme içinde bulunan butik bir süt işleme tesisinde işlenerek büyük marketlere veriliyor. İşletmenin hayvan ırklarını Holsttein ve Montpelier sütçü sığır ırkları oluşturuyor. Proje Koordinatörü Kemal Çelik Hoca, hangi ırkın daha iyi, hastalıklara genetik olarak daha dayanıklı olduğu konusunda veteriner arkadaşı epey sıkıştırdı ama veteriner, hangi ırkla çalışılıyorsa onun koşulları oluşturulmalıdır şeklinde kaçamak cevaplar vermeye çalıştı. Çoğunlukla veterinerlerin bakış açıları genellikle böyle. Oysa hemen bütün ekolojilerde aynı ırklarla üretim yapmak mümkün değildir. Adaptasyon-uyum adını verdiğimiz kavram verimliliğin ve karlı üretimin anahtarıdır.
Süt sığırcılığı işletmesinde Jersey, Limuzin, Angus, Charolle ve Kobe sığırlarından örnekler de bulunuyor. Özel ürün üretiminde, özellikle süt yağında Jerseyden fazlasıyla yararlanılıyor. Diğer yandan, Holstein ile Montpelier sürekli karşılıklı melezlenerek, melez ineklerle üretim gerçekleştiriliyor. Bu şekilde hastalık ve parazitlere daha dayanıklı genotiplerle üretim gerçekleştiriliyor.
İşletmenin yoğurt üretimi çok yüksek. Talebin çok yüksek olması kalitelerinin bir göstergesi gibi görünüyor. Yunan yoğurdu en çok sattıkları ürün. Çok fazla peynir yapmıyorlar. Bizim yoğurt olmuş Yunan yoğurdu. İşin kötüsü kendileri de kabul ediyorlar ama müşterileri öyle biliyormuş.
Harun Baytekin