Malum havalar soğumaya başladı. Ekonomiyle ilgili açık oturumlardan bazıları kış hastalıklarıyla ilgili programlar yapıyor artık.Ticari kanallar ise çoktan beri çakma bitki çayları pazarlıyor.
Normal şartlarda bir televizyon kanalının uydu kirasını bile ödemesi çok zor. Buna rağmen deli para kazanıyorlar ve birkaç kanaldan pazarlama yapıyorlar. Uydudan yayın yapan yerel televizyon kanallarında eczalık sektörünün adeta işini değiştirecek çok yoğun bitkisel tedavide kullanılan madde reklamları yapılıyor. Bitkilerden tedavi amaçlı insanoğlu var olduğundan beri faydalanmaktadır. Deneyimle elde edilmiş maddelerin ticari olarak kullanımı birebir diyaloglarla söz konusu idi. Belki sağlıklı olan da budur. Hastanın durumu bilinmeden, hastanın tercihine yönlendirilen kullanımlar yeni deneyimler ortaya çıkarmaktadır.
Farklı boyut ve ebatlardaki kutularda pazarlanan bu bitki karışımlarıyla yapılan tedavi edici materyallerin sağlığa zararlı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte yapılan reklamlarında ne kanser var tedavi edilmedik, ne de nezle grip ve benzeri hastalıklar. Her derde deva dedikleri cinsten ürünler. Satın almak da çok kolay. Bir telefon etmek yeterli. Reklamlarda dikkati çeken en önemli kısım ise 'bu bir ilaç değildir' şeklindeki açıklamadır. Elbette ilaç değildir. İlaç olması için üretim ve dağıtım izinleri alınmasıyla ilgili olarak farklı bir prosedür izlenmesi gerekir. Bunun için de bu maddeleri üretenlerin yetkin olma zorunluluğu vardır.
Bu bir ilaç değildir şeklinde konulan ibare bulunmasına rağmen, iyi geldiği rahatsızlıkları sıralayınca ilaç düşüncesini ister istemez uyandırıyor. Alternatif tıp yasal olarak kabul edildi zaten. Bunun yolu açılması gerekiyordu. İnsanların rahatsızlıklarında başvurdukları yolların düzenlenmesi kurumsallaşma açısından yararlı oldu.
Tedavi çayları olarak da nitelendirilebilecek bu ilaç olmayan maddelerle ilgili olarak başta yerel kanallar olmak üzere, büyük ulusal kanallarda da ciddi tartışmalar başladı. Hemen her konuda bu işi sürdüren bireyler yoğun bir mücadeleye girdiler. Temelde ticari kaygıların yattığı bu tartışma ortamları, reklam benzeri programlara da yansımaya başladı. İnsanın kafasını karıştırmaktan öteye gitmeyen bu tartışmalar, yakında ürün fiyatlarına yansıyacak gibi görünüyor. Çünkü ticarette senin malın iyi veya kötü demek yerine fiyat indirmek suretiyle pazar yaratmak daha akıllıca olmalı.
Uydudan yayın yapan bir kanala reklam verebilmenin maliyeti nedir bilinmez ama sabahtan akşama kadar reklam ve reklam benzeri program yapmak az bir parayla olmasa gerek. Peki bu kadar parayı nerden buluyorlar acaba? Ya pazarladıkları çayları çok ucuza mal ediyorlar ve fahiş fiyata sayıyorlar, ya da sürümden kazanıyorlar. Çok satabilmek için reklam gerekiyor elbette. Ama reklamın maliyetini ürüne yüklemek gerekiyorsa kimin kazandığı açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
Hasta insan şifa bulmak için elbette bir yol arayacaktır. Ama insanımızın doğasından gelen bazı özelliklerini tedavilik hale getirecek reklam ve programlar ne kadar sağlıklı olabilir ki?