Her ne kadar bu sene arıcılarımızın çoğunluğu önemli arı kayıpları yaşamış olsa da, yılmadan arılar için, arıcılık için ellerinden geleni yapıyorlar.
Geçenlerde bir gazetenin verdiği habere göre arıcılarımızın biri yeni bir kovan şekli geliştirerek bal verimini önemli derecede artırıvermiş. Rize'den gelerek, Sarıkamış'ın Karakurt köyüne yerleşip arıcılığa başlayan İsmail Küçük, kendi ürettiği tek katlı uzun ve yatay kovanlarla organik bal üretimini iki katına çıkarıvermiş. Dünyanın dört bir tarafında farklı kovan şekilleriyle bal üretimi gerçekleştiriliyor. Önemli olan arılar için uygun yaşam alanı oluşturmak.
Bu yatay kovanın ilk denemesini geçen yıl yapan bu arıcı kardeşimiz, yaptığı bu kovandan, ilkbaharda üç tane oğul almış, aynı zamanda 15 çerçeve bal almış. 10 çerçeve arıyla kışa girmiş ve bu sene bahara daha sağlam çıkmış. Azerbaycan'da bu arıcımızın yaptığı sandık kovanlar kullanılıyor zaten. Geçen sene Polonya'nın Krakov kentinde inceleme yaptığımız bir arı çiftliğinde de, benzer şekilde yatay kovanlar vardı. Elbette burada bitki örtüsünün de etkileri çok fazla.
Yatay kovanlarda arılar gerçekten arılar çok zaman kaybetmiyor. Kovan içersinde fazla zaman kaybetmeyen arı daha fazla sayıda polen ve nektar seferi yapıyor. Elbette standart fenni kovanlarda arı kata çıkıp inerken epey zaman kaybediyor. Ama katla kuluçkalığın arasına bir uçuş deliği açarsanız bu zaman kaybı ortadan kalkıyor. İsmail Küçük, yatay kovanları 24 çerçeveli olarak yapmış. Arı genellikle kovan içerisinde rahat hareket ediyor. Kışa girerken de 10-12 çerçeve arı kalıyor ve kışı daha rahat geçirebiliyor.
İnsanoğlunun doğaya hükmetme ve doğadan daha fazla yararlanma hırsı bitmek tükenmek bilmiyor. Daha önce paylaştığımız bir konu da çift analı kovan idi. Hatta patent alan Sivaslı bir arıcımız iki analı kovan ile daha fazla bal elde ettiğini anlatmıştı. Yıllardır arıcılık yapan bu emekli öğretmenimiz, iki analı kovanla normal şartlarda 40 kg civarında olan kovan başına bal verimini 120 kilograma çıkardığını anlatmıştı. Patent alınan bu uygulamada kuluçkalıkta 20 çerçeve bulunan kovan kullanılmıştı. Normal arı birleştirme yolu takip edilerek, sandık kovan olarak nitelendirilen bu kovanda 10 çerçevelik takımın arasına çift ana arı ızgarası konarak ana arıların birbirine saldırısı önlenmişti. İki kovan birleştirilirken de çift ana arı ızgarasının arasına sinek teli konmuş ve arıların birbirini kırması önlenmişti. Ardından her iki tarafa kesilmiş yarım soğan konmak suretiyle arıların birbirini kokularından ayırt etmeleri engellenmişti. Ballık ilave edilirken de ana arı ızgarası konmak suretiyle ana arıların birbirlerine zarar vermeleri önlenmişti. Çift analı kovanla başka bal üretimi yapan bir arıcımız çıkmadı ne yazık ki. Diğer bir deyişle bu uygulama yaygınlaşmadı.
Normal arı yönetiminde de koloni sayısının bal veriminde etkili olduğu bilinmektedir. En yüksek bal verimine kolonide arı sayısının 80.000 olduğunda ulaşıldığı yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Kolonide arı sayısı 120.000'e çıktığında verim azalmaktadır. Çünkü içeride tüketici sayısı yüksektir ve toplanan balın önemli bir kısmını bu kovan içindeki 0-21 günlük arılar tüketmektedir. Dolayısıyla toplanan bal fazla olsa da depolanan miktar düşmektedir.
Önemli olan bal akımının yoğun olduğu dönemde kovandaki tarlacı sayısının yüksek olmasıdır. Bunu her türlü kovanda arı yönetimiyle gerçekleştirmek mümkündür. Yoksa meşe kütüğünün içinde de dünyanın balını yapabiliyor arılar.