Pozitif ayrımcılık erkeklerin işine geliyor olmalı ki, kadınlar gününü vesile yapıp, bir günle kurtarıyorlar.
"Dünya Kadınlar Günü" günü bugün. Geçmişte kutlanan, protesto edilen, eylem yapılan günlerde de tekrar tekrar gündeme gelmiş, milyonlarca söz verilmiş ise de dünyada ve ülkemizde he yazık ki fazla mesafe alınamıyor. Kadın hala kendine değer verecek çokcukları yetiştiremiyor demek ki. Kadının şiddete maruz kalmasını, aşağılanmasını, ikinci, hatta üçüncü sınıfa atılmasına neden olan idarecileri de kadınlar yetiştiriyor ne yazık ki.
Türkiye'de istatistiklere bakılınca gerçekten durum vahim görünüyor. Yasaların yetersizliği, caydırıcılıktan uzak oluşu, gelenek ve görenekler, töre ve inanışlar ne yazık ki bu tabloyu ortaya çıkarıyor. Geçtiğimiz 2017 yılında günde birden fazla kadınımız cinayete kurban gitti. Bu vakalar sürekli artıyor. Demek ki siyaseten veya yasal anlamda sorunlar var.
Ataerkil toplum yapısı olarak adlandırılan bir yapı içerisinde olan toplumlarda kadın, gerçekten çok dikkate alınmıyor. Ülkemiz de bunlardan biri gibi duruyor. Oysa ataerkil yapının oluşmasında da etkileri azımsanmayacak kadar yüksek kadınlarımızın. Her ne kadar lafı geldiğinde "Cennet Annelerin Ayakları Altındadır" hadisini ifade etsek de, kadınlar ne yazık ki hep ayaklar altına alınanlar oluyor.
Gerçek sorun, toplumda yer almayla ilgili. Bütün kesimler irdelendiğinde, kadının fonksiyonel hayatta temsil oranı çok gerilerde bulunuyor. Kadınla ilgili sorunlarda eğitim ana unsur gibi görünüyor ama eğitimin çözüm olmadığını hemen her alanda görmek mümkün. Sadece eğitim seviyesiyle ilgili olarak değerlendirme yapıldığında seviye düştükçe, toplumda temsil oranı biraz daha düşüyor. Buna karşın, eğitim seviyesinin ve kültürün nispeten yüksek olduğu üniversitelerde çalışan bayan oranı son derece düşük düzeylerde. Öğrenci profili incelendiğinde ise durum hiç de öyle değil. Temel sorun toplumun yapısı ve bakışı. Dolayısıyla toplumun yapısına olan itirazlar doğaldır. Ataerkil bir toplumsal yapıya sahibiz. Kadının adı yok denecek boyutlarda nerdeyse. Otoritenin erkeklerin elinde olduğu bir yapı. Peki bu yapıyı geliştiren olgular nelerdir? Sadece ekonomi mi? Elbette hayır.
Toplum düzeni erkeğin üzerine kurulmuş. Siyasetten tutun da, toplumun tüm kesimlerinde erkek hâkimiyeti etkin. Yönetici pozisyonunda çok az sayıda kadın çalışıyor Türkiye'de. Her ne şekilde olursa olsun, toplumun neresine bakarsak bakalım, kadının temsil oranı oldukça düşük. Peki, Türk Kadınını ikinci plana düşüren erkekleri kim yetiştiriyor? Elbette anneleri.
Ezen, sömüren, taciz eden erkekleri kim yetiştiriyor? Elbette onların da anneleri var. Hatta toplumda bu tür kimlikleri normal insan kabul eden annelerimiz da var. Ana yüreği deyip hoş görmeye çalışan toplumun sahiplenen duruşu, bu kirli kimliklerin daha da artmasına neden oluyor.
Kadınlar günü vesilesiyle, kadın sorunları ön plana çıktı ne yazık ki. Oysa Dünya Kadınlar Günü bir bayram havasında kutlanmalıdır değil mi?