Geçen sene hemen bütün bölgelerde çok ciddi arı kayıpları yaşandı. 2016 baharının kurak geçmesi nedeniyle yeterli polen bulamayan ve çoğalamayan koloniler kışa bile giremeden ölmeye başladı.
Memleketin dört bir yanından da arıcıların örgütlerinden arı kayıplarıyla ilgili demeçleri takip ettik. Hal böyle iken arıcılığımız rekora doğru koşmaya başladı.
Gerçekten Hindistan hariç tutulursa Türkiye, arı varlığı yönünden dünyada Çin'den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Önceki yıl itibari ile 6 milyona yakın kovan varlığı ve 100 milyon ton civarında üretimiyle dünya arıcılık liginde ön sıralarda bulunuyor. Bununla birlikte kovan başına verimimiz hep düşüktür. Kovan başına elde edilen verimin düşük olması, daha çok arıcılığın hobi amaçlı yapılmasından kaynaklandığını hemen herkes dillendirmektedir. Türkiye çok zengin bir bitki örtüsüne sahip olmasına rağmen, bitki örtüsünün yeterince değerlendirilememesi, arıcıların çoğu tarafından bilinmesiyle birlikte, uygulamadaki yetersizlikler verimi azaltan en önemli unsurlardır. Ancak geçenlerde Ziraat Odaları Merkez Birliği Genel Başkanı arıcılık istatistikleriyle ilgili bir açıklama yaptı ki, hayretler içinde kaldık. Kovan varlığı 8 milyona dayanmış, bal üretiminde Çin'den sonra ikinci sıraya oturmuşuz.
Türkiye'nin bal üretimi aslında 80.000-100.000 ton arasında değişmektedir. Kovan başına bal verimi oldukça düşük düzeylerdedir. Bununla birlikte, üretim yurt içi tüketimini karşılamaktadır. Bal ticareti küçük üretici ve buna bağlı olarak dar çevrede konu komşudan tedarik şeklinde ağırlığını devam ettirmektedir. Diğer yandan bal işleme ve pazarlama sektörü de hızla gelişmektedir. Aynı zamanda televizyonda bal satışları hızla devam etmekte, bu satışlara sanatçılar da destek vermektedir.
Koloni varlığı yönünden Ege bölgesi ön sıralarda yer almaktadır. Özellikle ayçiçeği ve çam balı üretiminde Egeli arıcılar Trakya ve Muğla yörelerini kullanarak bal üretimine önemli katkı sağlamaktadırlar. Özellikle çam balı üretiminde Türkiye dünyada söz sahibidir ki dünya üretiminin % 90'ını gerçekleştirmektedir.
Türkiye'nin bal üretim potansiyeli günümüzdekinin 4-5 katından daha yüksektir. Bununla birlikte, ihracata uygun bal üretimi konusunda önemli sıkıntılar vardır. Bunların başında ürüne özel bal üretiminin yetersizliği gelmektedir. Ürüne has bal üretimi ayçiçeği ve çam balı üretimi şeklinde gerçekleşmektedir. Kestane, püren ve diğer çiçekli bitkilere has bal üretimi bitki örtüsünün zenginliği ve özel yetiştirme alanları olmaması nedeniyle gerçekleştirilememektedir.
Geçen seneki krize rağmen Türkiye bal üretiminde ikinci sıraya çıkıverdi. Kovan sayısı sekiz milyona dayandı. Çöl diye tabir ettiğimiz yörelerde kovan sayılarında inanılmaz artışlar görülüyor. Anadolu'nun hemen tamamı bir kış kuraklığı yaşamış, bitki örtüsünden yeterince polen ve nektar gelmeyince çok ciddi koloni kayıpları yaşanmasına rağmen bal üretiminin artması, kovan sayısının sekiz milyona dayanması garip değil mi?