ARILAR VE DOĞA

Yakın çevremizde meydana gelen olaylar, sıklıkla üçüncü dünya savaşını çağrıştırsa da, dünya savaşından daha vahim insan zulümlerinin yaşandığı da bir gerçek ne yazık ki.

Kıyamet senaryoları içinde üçüncü dünya savaşı ihtimali olmakla birlikte, arıların ölümü üzerine çok daha fazla senaryo üretilmektedir. Halihazırda insanoğlunun çevreye yaptığı baskılar neticesinde arı dışında doğanın sürdürülebilirliğinde pek fazla unsur kalmamış bulunmaktadır. Evet, zirai mücadele ilaçları gerçekten doğal bitki örtüsünün kendini sürdürmesinde, tozlaşma ve tohum-meyve tutma olaylarında etkili olan arı ve böceklere çok ciddi zararlar vermektedir. Böceklerin ölmesi ve azalması, meyve tutması böceklere bağlı olan birçok bitki türünün neslini tüketmektedir. Her yıl yüzlerce bitki türü doğal ortamından kaybolmaktadır. Hatta kültür bitkilerinden badem, kiraz, elma gibi türlerde meyve tutumunda azalmalar dahi ortaya çıktığı gibi pek çok meyve türünde şekil bozuklukları da dikkati çekmektedir.  

Bundan yedi sekiz yıl önce ABD'de, geçtiğimiz yaz Almanya'da arı nüfusunda çok ciddi azalmalar meydana gelmişti. Yüzbinlerce arı kovanı sönmüştü. Sonucu kıyamet senaryolarına bağlansa da arı ölümlerinin sebebi aslında başkadır. Mutlaka havadan ilaçlamaların yoğun olduğu bu ülkelerde, arı ölümlerinin yoğun olması doğaldır mutlaka. Ülkemizde de ilaçlı mücadelenin yoğun olduğu bölgelerde arı ölümlerine sıklıkla rastlanmaktadır. ABD'deki arı ölümlerinin yoğun olması, genetik sıkıntılardan da kökenini almaktadır. Ana arı üretimleri büyük sektörler tarafından gerçekleştirilmekte ve genetik benzerlik çok yüksek düzeylere çıkmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir hastalık ve buna hassasiyet bütün arı kolonilerini yok etmektedir. Hal böyle olunca doğa katliamlarında ön sıralarda yer alan, Paris İklim Antlaşmasından bile imzasını çeken bu ülkede arı kayıpları kıyamet kopmuş kadar etkili olmaktadır. Yoğun ilaçlamalar nedeniyle havada uçan kelebeğin bile kalmadığı doğada, badem yetiştiricileri tozlaşma ve meyve tutumunu sağlamak için arıcılara kovan başına 100-120 dolar arasında bedel ödemektedir. Hem de sadece çiçeklenme dönemi 15-20 gün için. Bazı arıcılar sadece bu işten para kazanmaktadır.

Ülkemizde de arı ölümleri yaşanmaktadır ama kıyamet senaryoları üretecek kadar ciddi düzeyde değildir. İlaç kökenli kayıpların önüne geçilebilmektedir. Genetik çeşitlilik yüksek olduğu için salgın hastalık ve neden olduğu ölümler ciddi düzeylere ulaşmamaktadır. Ana arı üretiminin yaygın olmaması da bunda etkilidir. Genetik benzerliğe yaklaşım kayda değer düzeyde değildir. Bu anlamda dünyanın en fazla kovan sayısına sahip ülkelerden biri olan Türkiye'de arılar daha asırlarca hizmet edecektir. Kıyamet senaryolarını delecek genetik çeşitliliğe sahip olan ülkemizde, yine de zirai mücadelede dikkatli olmakta yarar vardır.

Kıyamet kopması canlı hayatın azalması veya tükenmesine bağlıdır. Doğada bitkilerin kendilerini sürdürmeleri tohum ve meyve tutmalarına bağlıdır. Tohum tutumu için arı ve böcek gereklidir. Arı ve böceğin düşmanı zirai ilaçlar ve çevre kirliliğidir. Bundan 30 yıl önce kendini sürdürebilen arı kolonileri, artık desteksiz kendini sürdürememektedir. Bu meyanda arıcılarımız doğanın korunması ve sürdürülebilmesi için kutsal bir görev yerine getirmektedirler. Yakın gelecekte sadece doğanın sürdürülmesinde arının önemi daha da artacaktır. Neden mi? Sadece elmada ilaç sayısı ikiden yirmiye çıktı. Böcekler sistemden çıkınca elimizde sadece arı kalacak da ondan değil mi? 

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.