İki sene önceydi. Altı yedi çuval susam vardı. Balıkesir'de zahireciye götürmüştüm.
Zaten birkaç zahireci dışında susam alan satan da yoktu. Zahireci arkadaş yeni susam çıkacağını ve susam almayacağını söyledi. Alan var mı diye sorduğumda, pek çıkmaz cevabını verdi. Neticede susamları geri götürmek istemediğimi, kaç lira tutarsa tutsun bırakacağımı söyleyince, mırıldana mırıldana almıştı. Aynı yıl belki yüzlerce üretici aynı duruma düşmüştü. Daha öncesinde de susam bir anda piyasadan kaybolmuş, ithal edilemeyince 40 lirayı görmüştü. Bu sene benzer bir durum yaşanıyor yine.
Ülkemizde susam en fazla simit ve tahin üretiminde kullanılmaktadır. Eskisi gibi susam yağı üretimi ve kullanımı yaygın değil.
Türkiye'nin yıllık susam tüketimi 130 bin ton civarındadır. Ülke üretimi ise bu miktarın % 5'ini ancak karşılamaktadır. İhtiyaç duyulan susam, ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinden karşılanmaktadır.
Susamın anavatanı Afrika'dır. Asırlardır Anadolu'da yetiştirilmektedir. Hatta Türk susamı olarak dünyada ünü bulunmaktadır. Özellikle parlak sarı rengiyle dünyada en fazla tercih edilen susamdır. Afrika ülkelerinde yetiştirilen susam çeşitleri daha çok kahverengi tane rengine sahip çeşitlerdir. Beyaz taneli çeşitler de yetiştirilmektedir. Ancak simit yapımında sarı tane rengi daha çok tercih edilmektedir.
Simit imalatında susam, maliyetin % 25-35'ini oluşturmaktadır. Ortalama 1.5 liradan satılan simitte susam, önemli bir maliyet kalemidir. Simitçilerimiz maliyetleri düşürmek için yıllardır Afrika ülkelerinden, Hindistan ve Çin'den susam ithal etmektedirler. Dolayısıyla uzun süredir borsada susam fiyatları sürekli düşük düzeylerde seyretmektedir. Haliyle üreticimiz susam üretiminden neredeyse tamamen vazgeçmeye başlamıştır. Günümüzde sadece Balıkesir, Edirne ve Diyarbakır borsalarında alıcı bulmaktadır.
Susam çok verimli bir ürün olmamakla birlikte, üretim masrafları en düşük ürünlerdendir. Derin sürüm, ikileme ve sürgüden sonra ekim yeterli olmaktadır. Kıraç alanlarda 50-80 kg/da arasında verim vermektedir. Üretim maliyetleri dekar başına 80 TL'yi bulmamaktadır. Dekardan 50 kg verim alınsa, emek işçiliğini kurtaracak olan piyasa değeri 7-8 TL arasında olmalıdır. Ancak üreticimiz susamı yıllarca 4.5-5 TL'den satmış ve üreticimizde ekmeye değmez kanaati oluşmaya başlamıştır.
Döviz yükselince susam fiyatları yükselmiştir. Çünkü yerli üretimin artık piyasa fiyatlarını belirleme gücü yoktur. Susam yetiştiren çiftçi sayısı da parmakla gösterilecek kadar azalmıştır.Fiyatların 12 liraya yükselmesi susam üretimini özendirecek niteliktedir. Ama artık ekecek insan çok azalmıştır.
Sadece susam değil. Birçok üründe bu sıkıntılar hep yaşanıyor. İçerde pahalanan her ürünü ithal etmeye kalkıyoruz. Oysa ülkemiz ekolojik şartlar susam üretimine son derece elverişlidir. Sulanmayan alanlarda yazlık olarak yetiştirilebilen ender bitkilerden bir tanesidir. Bugün susam fiyatlarını 12 liraya çıkaran en önemli unsur yıllardır yapılan ithalattır. Yıllardır yerli üretimin ayağına kurşun sıkılmaktadır.
'Taşıma suyla değirmen dönmez' bizim atasözümüz değil mi?