Bugünlerde pazarlarda gördüğümüz kuşkonmazın oldukça eskilere dayanan bir geçmişi var.
Epey eskilerde kültürü yapılmış ama doğadan toplanan kuşkonmaz hep baskın çıkmış. Yine de belli bölgelerde kültürü yapılıyor ve tatminkâr gelir getiriyor.
Tekesakalı, filiz gibi isimlerle de anılan kuşkonmaz, hem sebze olarak tüketiliyor, hem de süs bitkisi olarak kullanılıyor.
Otuza yakın türü olan kuşkonmaz cinsinin yabani türlerine dünyanın ılıman bölgelerinde sıkça rastlanmaktadır.
Kuşkonmaz besince zengin, organik maddesi yüksek kumlu ve gevşek topraklarda iyi yetişmektedir. Çok yıllık olmakla birlikte, otsu yapıya sahiptir. Her yıl toprak altı aksamlarından yeni sürgünler çıkarmaktadır. Henüz dallanmadan, yapraklanmadan toplanan sürgünleri sebze olarak tüketilmektedir. Haziran-Temmuz ayları arasında yeşilimsi sarı renkli çiçekler açan, 50-150 cm boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir. Meşeliklerde, çalılıklarda sıklıkla görülmektedir.
Normalde nisan ayı ortalarında sürgün veren kuşkonmaz, bu yıl ılıman kış koşulları nedeniyle daha erken sürgün vermiştir.
Gövdeleri dik, yeşil düzgün yüzlü ve yaygın dallıdır. Dallar dalcıklara ayrılmış olup, ince, yeşil renkli, 3-6 tanesi bir aradadır. Yapraklar küçük ve zarımsıdır.
Çiçekler teker teker veya çift olarak yaprak koltuklarından çıkmaktadır. Erkek çiçekler 6 parçalıdır. Meyveleri kırmızı veya siyah renklidir. Kültürü yapılan kuşkonmaz, genellikle tohumdan yetiştirilmektedir. İlkbaharda ekmek daha verimli olmaktadır.
Çok yavaş yetişmektedir. Ekimden sonra, ancak dördüncü yılda ürün alınabilmektedir.
Bununla birlikte ömrü uzun olup, yirmi yıl boyunca ürün alınmaktadır. Kuşkonmaz, hasat edilmezse iki metreye kadar uzayabilmektedir. Yaz sonunda çiçek açmaktadır. .Çiçekleri sarımsı renkte olup, arlar tarafından yoğun ziyaret edilmektedir. Çok eskiçağlarda kendi doğal ortamından alınıp taze sürgünleri için yetiştirilmeye başlanan kuşkonmaz, Eski Yunan ve Romalılardan beri çok sevilen değerli bir besin kaynağı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde en çok Fransa, İtalya, Çin ve ABD'de yetiştirilmektedir. Türkiye'de taze üretimi gitgide artmaktadır.
Kuşkonmaz, eski çağlardan bu yana afrodizyak özellikleri için kullanılmıştır. Fazla tüketimi, bazı insanlarda terin idrar gibi kokmasına neden olmaktadır.
Kuşkonmaz A, B1, B2 ve C vitaminlerinin yanı sıra protein, şeker, yağ ve çeşitli mineralleri de içermektedir. Çorbası yapılmakla birlikte, çoğunlukla garnitür veya salata olarak tüketilmektedir. Folik asit, fosfor ve potasyum içeriği ile idrar söktürücü özelliği bulunmaktadır. Kum döktürücü etkiye de sahip olup, gözlere de iyi gelmektedir. Kalbi güçlendirme ve kanı temizleme özelliği olan bu bitki, sindirimi de kolaylaştırmaktadır. Süs bitkisi olarak kullanılan kuşkonmaz türlerinden biri olan tül kuşkonmazı, tüy gibi incecik, hoş görünümlü yaprakları için yetiştirilmektedir. Çok değerli bir saksı bitkisidir. Bu türün yaprakları buket yapımında da kullanılmaktadır.
Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde doğal olarak yetişmekle birlikte, kuşkonmaz, 19 asırda Osmanlı saray mutfağına Fransa'dan etkilenerek girmiştir. Daha ziyade yabancı devlet adamlarına verilen yemeklerde kullanılmıştır.
Kralların sebzesi olarak bilinen ve belli bir kesimin tükettiği kuşkonmazı yetiştirmek için Cumhuriyet döneminde denemeler yapılmış, ancak başarılı sonuçlar elde edilememiştir. Hem suyu hem sıcağı sevdiğinden, günümüzde Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde az da olsa yetiştiriciliği yapılmaktadır.