Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı deyip, hep ileri giderken esas zenginliklerimizi hep atladık durduk.
Bugünlerde köy tavuğu yumurtası para etmeye başlayınca, suni köy yumurtası üretmeye başladık. Tarhana, bulgur, erişte, kuskus gibi yerel ürünler pazarda aranır hale gelince, fabrikasında üretmeye başladık. Aslında yerel tatlar ve eski damak zevkleri, el ürünleriydi. Fabrikasyonları her ne kadar eskiye yaklaştırıyorsa da, aynı tadı vermesi elbette imkansız.
Eskiden kıt kanaat geçim varken aslında köylümüz çok daha zenginmiş. Çağdaşlaşacağız, çağdaş dünyanın nimetlerinden yararlanacağız derken, elindeki gerçek zenginliği göremedi ne yazık ki. Görmüştür mutlaka ama tozun toprağın, bokun samanın içinde çalışması hep zor gelmiştir. Haliyle çocukları hiçbir işe bulaştırmayan efendimiz, şimdi tarlayı tapayı işleyecek, hayvana bakacak kimse bırakmadı köyde.
Eskiden avlu içleri epey genişti. Tavuklar, inekler, koyunlar kuzular hepsi bir arada olup giderlerdi. Avlu içinde hiç olmazsa 15-20 tavuk olurdu. Yumurta hiç eksik olmazdı. Her sene baharda gurk basılır, 15-20 civciv çıkardı. Bunların horozları ötmeye başladığında, damızlık olan ayrılır diğerleri peyderpey kesilirdi. Yaz boyunca hiç çıkmazsa her gün 10 yumurta kesintisiz toplanırdı. Bugün köy yumurtası, evlerden 50-60 kuruşa toplanıyor. Köy evi için tavuk sayısını ikiye katlasan, evin harçlığını çıkaracak yumurta satışı yapmak mümkün neredeyse. Kuş gribi, domuz gribi derken köylerdeki hemen bütün tavukları kestik bitirdik. Tavuklara yem olacak buğday kalmıyor gerçi. Eskiden harman yerlerinde, savurma ve gözerleme işi bittikten sonra, kalan kes ve harmanın tabanı süpürülüp tavuklara yem oluyordu. Şimdi tavukları beslemek için buğday almak lazım belki de.
Evin avlusunda tavuk dışındaki hayvanların genelde pek masrafı olmuyordu. Tarladan tapadan çıkan, başka türlü değerlendirilmeyen bütün hasat harman artıkları değerlendirilir, süte ete çevriliyordu. İnekler çağdaş dünyanın inekleri olunca, bakım ve besleme değişiverdi ve masrafları arttı. Elbette verimleri de çok arttı. Bir kerede 20 kilo sütü hangi kol sağacak artık. Mecburen makineyle sağılacak. Hem fabrika yemi yemesi lazım hayvanların. Veterinere ayda bir aidatını ödemesi lazım. Sonuçta süt çok ucuza gidiyor ve kurtarmıyor. Eskiden ne satarsak cepte kalırdı. Ticari üretim felsefesi pek tutmuyor anlaşılan. Bu gidişle, küçük aile işletmelerinin başka çıkışı kalmadı sanki eskiye dönmekten başka.