Yurdun dört bir tarafında yazlık ekili alanlarda ve meyveliklerde domuz sorunu hızla artıyor.
Önlemesi epey zor görünüyor. Birçok üreticimiz tarla ve bahçelerin etrafına güneş enerjili çitler tesis etmek suretiyle zararın önüne geçmeye çalışıyor ama nafile. Teli ilk temasta kopartırsa, tarlayı talan edip geçiyor domuzlar.
Elbette domuz nüfusunun artışının sebepleri var. Öncelikle kendi yaşam alanlarında domuzla beslenen, yaşamını sürdüren yırtıcı hayvanların sayısı çok azaldı veya kalmadı. Koyuna keçiye zarar veriyor diye kurt, çakal, pars ne varsa hepsini temizleyen milletimiz, şimdi domuzla mücadelede güçlük çekiyor.
Eskiden de domuz vardı ama bu kadar çok nüfusa sahip değildi. Bununla birlikte, orman içinde veya yakınında bulunan tarlalarda ekili mahsül sürekli beklenirdi. Çok eski değil daha dün gibi. Çiftesini alan akşamüzeri tarlaya doğru yola çıkardı. Kızılçukur mevki, ayı deresi, armutalanı gibi mevkilerde bulunan tarlalara domuz fazla gelir, tarla sahipleri gece sabaha kadar buğdayını, mısırını, bağını bostanını beklerdi. Bazıları toprak künklerin başına deri geçirir, sesle kaçırmaya çalışırdı. Köyümüzde yine avcılar kulübü vardı. Gerçek avcı olarak sayabileceğimiz en az yirmi beş otuz kişi vardı.
Avcılar kulübünde sıklıkla avcılık hikâyeleri konuşulmakla birlikte, bir yerlerde domuz zararı olduğunda, sürek avı tertip edilirdi. Günümüzde pompalı otomatik tüfekler var ama avcı çok azaldı. Normal av yapan neredeyse kimse kalmadı. Eski avcıların hemen hepsi rahmetli oldular. Domuzu kontrol altında tutan ikinci önemli unsur da aradan çekilmiş oldu.
Geçenlerde bağ beklemek için çardak yapmıştık bir. Bir akşam köpeklerin sesi çoğalınca bakmak için çıkmıştım. Ortalık karanlık olduğu için zaten vurma şansı olmadığı için ancak kovlayabilirsin. Erken olmaya başlayan, siyah üzümlere epey zarar vermişti. Bağın içinde domuz falan yoktu. Eskiden çıtırtısını duymak mümkündü. Şimdi araç sayısı çoğalınca gürültüden duymak mümkün değil. Köpeklerin sesi biraz uzaklaşınca, bademliğe bakmak gerekti. Bademleri de dört yıl önce dikmiştik. Bu sene maşallah çok fazla tutmuşlardı. Dalları kırılacak neredeyse. Saat 22.30 civarı idi. Bademlerin neredeyse yarısını talan etmişler. Aşağıya sarkan dalların tamamını indirmişler. Bademin dalı da gevrek olduğu için dallandığı yerlerden, çatallarından kırılıp iniyor. Daha önce cevizlerde de aynı soruna şahit olmuştum.
Buğdayı, özellikle kılçıksız buğdayı, mısırı, kavunu, karpuzu, elmayı, armudu tercih ettiğini biliyorduk ama domuzun sert kabuklulara da bu kadar zarar verebileceğini hesap etmemiştik. Kendi yaşam alanında doymayan hayvanlar, ne bulursa tüketiyor, zarar veriyor. Daha önce de bu köşede tartışmıştık. Domuz nüfusu çok arttı. Nüfusu azaltmak için ekonomiye kazandırmaktan başka çare görünmüyor. Neslini tüketmek gerekmiyor. Kontrollü bir şekilde ihraç yollarını bulmak gerekiyor artık.