Pazar günü Çanakkale Arı Yetiştiricileri Birliğinin düzenlediği Arıcılık Sorunları ve Çözüm Yolları panelinde ikinci sunu Prof.Dr. Gamze Saner tarafından gerçekleştirildi.
Gamze Hocamız, dünyada ve ülkemizde arı ürünleri pazarı ve pazarlama teknikleri konusunda çok kıymetli bilgiler verdi.
Arı deyince hemen herkesin aklına bal gelmektedir. Oysa bal kadar polen, propolis, arı ekmeği, hatta arı zehri gibi çok sayıda arı ürünü ticari değer taşımaktadır. Bununla birlikte amatör arıcılığın egemen olduğu memlekette balın dışındaki arı ürünleri ticari değer olarak kurumsallaşmış bir yapıya sahip bulunmamaktadır.
Türkiye arı varlığı yönünden 8 milyon kovanla dünyada ikinci sırada bulunmaktadır. Ancak kovan başına 14 kg bal verimi ile üretim yönünden daha geri sıralarda yer almaktadır.
Elbette balı üretmek kadar pazarlamak da önemlidir. Eğer satamıyorsanız üretmenin çok fazla değeri kalmıyor.
Türkiye 2023 projeksiyonlarına göre bal üretimini 125 bin tonun üzerine çıkarmayı planlamaktadır. Elbette üretimi artırırken hem iç tüketimi hem de ihracatı artıma yolu da bulunmak zorundadır. Halen kişi başına bal tüketimi 1 kg bile olmayan memlekette, bal üretimini artırmak, ilk etapta ucuzlatmaktan başka işe yaramaz.
Bal ihracatında durumumuz pek iyi görünmüyor. Arjantin ürettiği balın tamamına yakınını ihraç ederken, Türkiye bal ihracatında nal topluyor. Bal ihracatında en önemli sıkıntı ürüne has bal miktarının düşük oluşu. Çam balı üretiminde çok iyi olmamıza rağmen bunu da pek fazla satamıyoruz. Bazı uyanıklar yurtdışında Türk balı satıyorlar ama Türkiye'den gitme değil.
Bal pazarında en önemli sıkıntıların başında, tağşiş gelmektedir. Tüketicide güveni azaltmakta ve baldan uzaklaştırmaktadır.
Daha fazla coğrafi işaret alınması ve markalı ürünlerin çoğaltılması bal pazarını iyileştirecek gibi görünüyor.
Polen, propolis, arı ekmeği, arı sütü gibi ürünlerin kurumsallaşmış bir üretimi bulunmuyor. Oysa arıcının iyi kazanması için mutlaka bal dışındaki ürünleri de üretmesi gerekiyor.
Uygun dönemlerde toplanan polen, bal kadar gelir getiriyor. Polen toplamak birçok arıcının da kabul ettiği gibi, bal hasadından çok daha kolay. Arı sütü üretimi yeterinde yapılmıyor. Arıcılara zor geliyor. Oysa çok kıymetli bir ürün ve iyi para kazandırıyor.
Ürüne has bal üretimi, özellikle batı bölgelerinde püren balı üretimi arıcıların gelirlerini artıracak yollardan biri. Bütün mesele arıcıların bu konuda daha aktif davranmaları.
Arı zehrinin nerdeyse yarısından fazlasını ithal ediyoruz. Aslında arı sütü üretirken, arı zehrini de üretmek mümkün.
Propolis üretimi ve ihracatı hızla gelişiyor. Burada ürün kalitesini de geliştirmek, ayrıca ürün çeşitlerini de artırmak gerekiyor.
Kanada paket arı satışında liderliğini açık ara koruyor. Oysa paket arı satışında Türkiye çok daha avantajlı.
Arıcılığın önce bir sektör olarak kabul edilmesi gerekiyor. Birlik ve kooperatifleriyle daha etkili bir şekilde pazarlarda yer almasında yarar var. Yoksa arı sayısı artıyor ama ürün çeşitliliğinde ve miktarında paralel bir artış gerçekleşmiyor bir türlü.
İşin özünde amatör yapıyı biraz daha profesyonel hale getirmek gerekiyor.