TARIMDA DENGELER BİR BOZULURSA.

Cilalı İmaj Devri son hızı ile sürerken ve biz bu acayip gidişin nereye varacağını tahmin bile edemezken birden gözle görülmeyen bir varlık biz insanların frenine bir bastı ki tabir yerindeyse camdan çıktık.

Bizi koruyacak füzelerimiz Patriot mu olsun S400 mü, İHA mı SİHA mı derken mikroskop altında uzmanlık gözü ile bakınca görülebilen canlı tüm dünyayı esir aldı.

O şatafatlı liderler görünmez düşman karşısında çaresiz kaldılar.

Balkonu olmadığı için soluklanamadığı, ancak hala taksitlerini ödemeye devam ettiği yüzbinlerce liralık apartman dairelerinde, saksıda domates yetiştirmeyi düşünmeye, toprağa basmanın ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışırken zihinler, yüzlerce silahlı korumayla, sinyal kesici jammerlerle dolaşan dünyadaki liderler, bu düşmandan korunmak için ne yapacaklarını şaşırdılar.

İşte o zaman fark ettiler, iki meslek grubunu. Sağlıkçıları ve Çiftçileri.

Mikrop bize bir şey yapar mı diye hiç düşünmeden her ikisi de koştu görevine.. Gece gündüz çocuklarından ayrı hastanelerde nöbet tutanlar bir yanda, üretmezsek ülke olarak aç kalırız diyenler diğer yanda. Hiç korkmadan bir an bile düşünmeden.

Ne zaman ki nefes almanın ne kadar önemli olduğunu anladık, o zaman alkışlamaya başladık balkonlardan pencerelerden sağlıkçıları.

Hayatını kurtarmaya çalıştığı hastası tarafından her an dayak yeme riskiyle karşı karşıya mesleğini sürdürmeye çalışırken tekme tokat dövülenler yıllarca televizyonlarda sıradan haberdi, ne zaman ki "entübe" sayıları binlere geldi koştular meclise çıkardılar yasayı, sanki önceden ellerini bağlayan varmış gibi.

Sağlıkçılardan farkı var mı çiftçilerin?

Üretmezse, tarlaya gitmezse aç kalacağımızı bilmek için aç kalmamız mı gerekiyor.

"Bir kıtlık olursa satmaz kimse malını, üretmemiz lazım" diye söyledim durdum. "Paramız var alırız", "biz pahalıya üretiyoruz ucuzu var" dediler.

"Alamazsınız çünkü ülkeler önce kendi insanını doyurmayı düşünür böyle bir dönemde" dedik inanmadılar.

Süre çok geçmedi işte gördük. Henüz görevdeler, emekli olmadılar ama tarihe geçtiler bu sözleri ile. 

Müthiş bir öngörü, tebrik etmek lazım. Bunu söyleyeni de, danışmanlarını da.

Çiftçiler sessizce haykırıyor.

Üretmeye devam ediyoruz. İnadına. Her türlü acımasız fiyat adaletsizliğine, her gün onlarca soruna, gözle görünen ve görünmeyen tehlikeye rağmen.

Toprağımızla, emeğimizle üretmeye devam ediyoruz diye.

Tarımdaki sorunların çözmek çiftçinin sorumluluğu değildir diyordum. Şimdi bir kere daha söylüyorum.

Çiftçinin sorunlarını çözmek, sağlıklı ve lezzetli ürünlere erişilebilir fiyatla ulaşmak isteyen TÜKETİCİNİN sorunudur. Tüketiciler aldığı domatesin, biberin, patlıcanın, karpuzun nasıl yetiştiğini, bir ekmek için kullanılan buğdayın hangi emeklerle üretildiğini öğrenmek zorundadır. Bunların sofrasına gelmesi için çalışan çiftçinin haklarını da ziyan eden kim varsa karşısında durmayı görev edinmelidir.

Yani aç kalmadan, kıtlık olmadan, henüz üretmeye devam ederken alkışlayın Çiftçileri.

Entübe hasta sayısı bini aşınca Sağlıkçının şartlarını iyileştirenlerin, kıtlık olmadan çiftçiye destek olacağını düşünmek biraz romantik bir düşünce ama ben yine de bir hatırlatayım.

Tarımsal üretimde denge bir günde bozulur on yılda düzelmez. Bilesiniz istedim.

 

 
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.