TARIM BAKANI`NIN MESLEĞİ NE OLMALI?

Hafta içinde twitter de bir anket yaptık.

Sorumuz şuydu: Sizce Tarımda sorunların çözülmesi için tarım bakanının eğitimi ne olmalı?

  • Ziraat Mühendisi olsun diyenler        %55
  • Veteriner Hekimi                               %10
  • Ekonomist                                          %16
  • Eğitimi Fark Etmez                             %19    

Aslında bu oranlar kadar anketin altına gelen yorumlarda önemli. Gelen yorumları kendi içinde gruplarsam,

Birinci grup yorumlar "Bakan'ın köylü olması" yönünde. Bunu köylü kentli ayırımından çok çiftçinin derdini bilen, onun derdi ile dertlenebilecek birisi olması olarak yorumlayabiliriz,

İkinci grup yorumlar "Bakanlığın çok büyük bir yapı olduğunu ve parçalanması ve ayrı ayrı yönetilmesi gerektiğini düşünenler" 

Üçüncü grup yorumlar "Meslek ya da eğitim yerine ahlaklı, ülkesini seven kısaca doğru insan olmalı" diyenler, özellikle kadın olmalı diyenler var.

Bu anketi öylesine yapmadım. Köy köy dolaşan biri olarak çiftçilerle Tarım Bakanlığının durumunu, bakanın başarılarını ve başarısızlıklarını konuşuyoruz. Bu konuşmalarda ön plana çıkan ise Tarım Bakanının meslekten olmadığı oluyor. Sonra o ortamdakiler hemen uzun dönem bakanlık yapan Mehdi Eker meslekten di de ne gördük diye konuşmaya katılıyorlar. Mesleğin bu işin belirleyicisi olmadığı kolayca anlaşılıyor ve tartışma bu noktadan kolayca çıkıyor.

Tarım konusunda doğru bilgi sahibi olanların tamamı sektörün zincirinin halkaları. Kimi memur, kimi çiftçi, kimi ziraat odası başkanı, damızlık birliği, süt birliği başkanları yada tarımsal ticaret yapıyor. Yani Bakanla, bakanlıkla doğrudan işi olanlar. Böyle olunca da yanlışa yanlış demek çok kolay olmuyor.

"Ya şimdi rahatımızı neden bozalım ki" diye düşünenler çoğunlukta.

Tarım sektöründe doğru Veri yok, kayıt dışı ekonomi gerçek ekonominin en az iki katı. Kimse hayatından memnun değil.

Kim ne derse desin. Çiftçi mutsuz, tüketici mutsuz. Her şey çok pahallı ama çiftçi para kazamadığını söylüyor. Gıda enflasyonunun önüne ithalat yaparak geçiyoruz.

İthalat demek bizim çiftçimiz yerine başka ülkelerin çiftçisinin desteklenmesi demek. Onun ürününü kolay satması daha çok üretmesi demek. Bir Allah'ın kulu çıkıp ta ithalat için dolar bulmak yerine bizim çiftçimizi destekleyelim demiyor.

Tarım Bakanlığının görevi, hakkının beslenmesi için gerekli gıdayı doğru şekilde ürettirip halkını doyuracak. Başka bir görevi yok. Süslü laflara da gerek yok. Ancak görevini doğru yapmazsa, sağlıktan güvenliğe ekonomik dengelere birçok parametreyi kökünden sarsan bir gücü var tarımın.

Ben bir Bakanın disiplinler arası çalışmayı bilen, yönetim kabiliyetleri gelişmiş, siyasi hiçbir çıkar için hizmet vermeyi kabul etmeyen ülkesi için tarih yazmaya aday biri olması halinde tüm sorunların çok kısa zamanda biteceğini düşünenlerdenim.

Yukarıda yazdığım özellikler her devlet yöneticisi için geçerli. 

Ancak Tarım Bakanı olmak için çok önemli bir özelliğe daha ihtiyaç var. Çiftçi ile empati yapabilmesi onun zorluklarını hayatını duygularını bilmesi, ürün satılamayıp tarlada kaldığında, süt fiyatları düştüğünde yıllarca ailesini geçindirdiği ineğini mezbahaya götürürken neler hissettiğini anlayabilmesi gerekir.

Bunları bilmez ve kırmızı plakalı arabanın büyüsüne, "sayın bakanım siz en iyisini biliriz yalakalığına" kapılırsa, bakanlığı PR ajanslarının yönlendirmesi ile 2-3 aylık periyodlarda iş yapıyorum diye show yaparsa tarihin tozlu sayfalarında yerini alır.

Peki bu özellikler sonradan kazanılır mı? Yani başarılı Tarım Bakanı olmak için illa köylü çocuğu, çiftçi çocuğu mu olmak gerekir.

Tabii ki iyi niyetli bir kalp, kocaman bir yürek ve cesaret yanında ülke sevgisi, tarihte iyi anılma arzusu ile her şey başarılabilir.

Bu kadar kolay mı? Tabii ki değil. Ama gömleğin düğmelerini alttan yanlış iliklemeye başlarsan hiçbirini doğru ilikleyemezsin. Yani birinci deliğe doğru düğmeyi sokmalısın. Doğru düğme çiftçi ile empati kuracak, onun hayatını önemseyecek bir Bakan olmalı. Sonrasında hepsi hızlıca düzelir.

Sevgili dostlarım bugüne kadar kaç bakanın adını hatırlıyorsunuz ve kaçını hayırla anıyorsunuz bir düşünün bakalım.

Aç gözünü seyreyle tekrarı yok bunun.

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.