2019 yılı başında kalitesi iyileştirilmiş soya yağı market raflarında yerini aldı.
Söz konusu soya çeşidi yağı, sıradan soya fasulyesinden birkaç kat daha "az doymuş yağ asitleri" ve daha sağlıklı oleik asit içermektedir. En çarpıcı özellikleri ise kızartma koşullarında, yani yüksek sıcaklıklarda, daha az trans yağ asidi oluşturmalarıdır. Bu çeşit Yeni Islah Teknikleri (YIT) olarak da bilinen gen düzenleme yöntemi ile ıslah edilerek pazara ulaşan ilk kültür bitkisi çeşididir. Aslında bu yöntemle elde edilen ilk canlı olarak TATLISU ÇUPRASI ile ilgili haber-analiz yine bu blokta yer almıştı.
Söz konusu bu yeni gen düzenleme ile ilgili kısa bir bilgi vermekte yarar olsa gerek: Günümüze kadar değişen çevre koşullarına uyumlu yeni çeşitlerin - genotiplerin ıslahı için mutasyon, seleksiyon, melezleme ve benzeri klasik ıslah teknikleri kullanıldı. Son zamanlarda doku kültürü, gen aktarımı ve diğer moleküler biyolojik gelişmeler devreye girdi. Fakat son on yıl içinde karşımıza, aslında eski bir yöntem olan mutasyonun, farklı bir şekli çıktı. Bilindiği gibi doğal mutasyonla gelişmiş yeni bitki çeşitlerinin yanı sıra, bitki ıslahçıları tarafından X, gama ve benzeri radyoaktif ışınlarla geliştirilmiş binlerce çeşide rastlıyoruz. Mutasyon, canlı genlerinde, kendiliğinden veya amaçlı oluşturulan bir değişimdir. Bu işlem, 2010 yılından beri laboratuvarlarda, moleküler bazda, genom içi düzenlemelerle gerçekleştirilmeye başlamıştır. Bu yöntemde genotipler kısa sürede tescil edilip, üreticilere ulaşabilmektedir. Gen düzenlemeleri CRISPR gibi bir seri yeni gen mühendisliği yöntemlerini kapsamaktadır. Bu yöntemlerde, GDO'lardaki gibi dışarıdan herhangi bir gen transferi söz konusu değildir. Tersine, hedeflenen genin, uygulanan geçici DNA kesici enzimleri ile susturulması, etkisinin artırılıp azaltılması, yani mikro-mutasyona tabi tutulması ile yeni genotipler yaratılmış oluyor.
Burada hemen belirtmek gerekirse, genetiği değiştirilmiş organizmalarda (GDO), yani transgenik canlılarda bir gen, başka tür veya çeşitten transfer edilmiştir. Ve piyasaya sürülme öncesinde çevre, sağlık gibi birçok risk testlerinden geçtikten sonra tescillenirler. Dolayısı ile bir genotipin firmasına maliyeti 100 milyonları aşmaktadır. O nedenle GDO yöntemi adeta küresel çok uluslu firmalarla özdeşleşmiştir. Bunun aksine YİT ile genotip geliştirme masrafları, söz konusu analizleri gerektirmediğinden, düşük bütçeli yeni müteşebbis firmalar, üniversiteler ve kamu kuruluşlarınca dahi karşılanabilecek düzeydedir.
İşte Minnesota'da (ABD) bulunan genç bir biyoloji şirketi olan Calyxt firması, 5 yıl önce gen düzenleme yöntemi ile soya fasulyesinde mikro mutasyon gerçekleştiriyorlar ve beş yıl içinde tescil ettirip, 2018 yılında 6700 hektarlık bir alanda ekim yapılıyor. Söz konusu firma, buğday, patates, kolza ve yoncada, verim veya hastalık-zararlılara dayanıklılıkla değil de, tüketiciyi kalite açısından ilgilendiren konulara odaklanmış. Adeta sağlıklı beslenmeye yönlenmiş tüketici guruplarına servis vermekte..
Durum ABD'de böyle iken, AB gen düzenlemeyi, biyoteknolojik bir işlem olduğu için GDO ile aynı kefeye koymakta. Ve bu yöntemle geliştirilmiş çeşit ürünlerinin ithalatını da yasaklamış durumdadır. Ülkemiz de de durum AB 'deden farklı olmayacaktır. Yalnız bu konu dünya ticaretinde söz sahibi olmak isteyen ülkelerde bakın pazara neler neler geliyor:
-Japonya'da tohumsuz domates;
-ABD de depolamada sorun bir şeker türevini devreden çıkaran patates;
-ABD de yağ asidi düşük soya (bu yıl pazarda);
-Kanada da yabancı ot ilacına dayanıklı çeltik;
-Kanada da yabancı ot ilacına dayanıklı keten;
-İspanya'da düşük glütenli buğday;
-ABD-Kaliforniya'da yabancı ot ilacına dayanıklı kolza;
-Çin'de küllemeye dayanıklı buğday;
-Japonya'da raf ömrü uzatılmış domates, vs.
Gen düzenleme araştırmalarında Çin 541 proje ile önde giderken, ABD 387 ve Japonya da 81 proje ile onu izlemektedir. Yüksek verim ve kalite gibi bitki ıslahının genel hedeflerine yönelik bu araştırmalar en çok ÇELTİK, MISIR, BUĞDAY, SOYA, PATATES gibi ana kültür bitkilerinde yoğunlaştırılmıştır. Bunun ana nedeni ıslahçısının azami royalite (ıslahçı hakkı) beklentisidir. Buradan şu gerçeği dile getirmekte yarar olsa gerek. Umulur, kısa sürede yeni çeşit geliştirme fırsatı veren bu YİT yöntemleri ile geliştirilen çeşitlere royalite ödeyecek ülkeler gurubunda uzun süre kalmayız!
Prof Dr Nazimi Açıkgöz