Çarşıya pazara çıktığınızda her şey organik, satıcılar organik bunlar, ekolocik (ekolojik) bunlar diye bağırıp duruyorlar, yersen.
Yemeyip ne yapacaksın başkası yok ki, ispat et bakalım organik olmadığını. Cevap hazır; bunlar fabrikadan mı çıktı tabii ki dalında yetişti, tabii ki organik..
Gazetelerin sağlık sayfalarından fırlayan diyetisyenler, doktorlar da diğer taraftan "organik seçimler yapın" diyerek bu ütopyaya hizmet ediyorlar.
Tabii ki araştırmalar gösteriyor, organik beslenenler antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı daha savunmalı, organik sütte ve yumurtada daha fazla omega 3 var, üzümde resveratrol var, vs.vs. her organik ürünün içeriği daha sağlıklı. Ayrıca gerçek organik ürünlerde tarımsal kimyasallar, suni gübreler, böcek öldürücüler, hormonlar, antibiyotiklerle bulaşıklık yok. Tabii ki GDO' lu tohum da kullanılmıyor.
YETİŞTİRME ŞARTLARI ZORLU
Ancak tamamen organik ürünlerle beslenmek yukarıda dediğim gibi maalesef ütopik.. Zira, organik ürün yetiştirebilme şartları zorlu. Ciddiyet istiyor, kontrol istiyor, belgelendirme istiyor. Sonuçta da rekabetçi olmayan bir fiyatlama ile organik olmayan ürüne göre daha gösterişsiz ürünler elde ediyorsunuz. Hani hep kurtlu elmayı örnek göstererek, "en kıymetlisi bu", derler ama kimse de kurtlu elmayı diğer kıpkırmızı, parlak, kocaman elmalar dururken almaz.
Aslında tüm dünyada organiğe talep son yıllarda artış gösteriyor, ancak bu talep, kontrollerin yetersizliği nedeni ile ürünün organik olduğuna inançla ters orantılı.
BU ŞARTLARDA KONTROLLÜ TARIM
"Kontrollü tarım,, çok daha gerçekci. Burada organiklik iddiası yok, ama kullanılan bitki zararlısı ilaçları, kimyasal gübreler bilinçli ve en önemlisi kontrollü olarak kullanılıyor. "Eurepgap,, adı altında yapılan düzenlemeler daha sonra "globalgap,,'a dönüştürülerek tüm dünya da sürdürülmeye çalışılıyor ama . Ama diyorum, zira dünyada bir milyara yakın insan hala açlık çekiyorsa, ne bulduğunu yiyorsa, kontrollü tarım, bile lüks, değil organik tarım..
Kontrollü tarımda, bitkiye atılan ilaç, hormon bitki bünyesinden henüz atılmadan, bozulmadan, ürün hasat edilirse olduğu gibi insan bünyesine girebiliyor. Her ilaç için farklı olan bu süre kontrol edilmeli, zira tüm zirai ilaçlar, bitki bünyesinde görevini tamamladı mı, bozunup zararsız hale gelmeye dönük formüle ediliyor, ancak bu süre beklenmezse sorun başlıyor. Ülkemizde yetişmiş birçok ziraat mühendisimiz var, çoğu kendi işlerinden başka işlerle meşgul veya işsiz. Kontrolde ve bu tür ilaçları reçeteleyerek uygulamasını sağlamada, görev alabilirler. Durum böyleyken devlet zirai mücadele ve karantina teşkilatını dahi lağv etti..
HAL YASASININ GETİRDİĞİ ZORUNLULUK
Hal yasası ile hallere gelen ürünlerde ilaç kalıntı analizi yapılması gerekirken, yapılmıyor. Zaten hal yasasını dinleyen kim, insanımızın yediği ürünlerin yarısından çoğu hallere girmeden midelere giriyor. TV lerdeki kamu spotlarına bakarsanız her şey kontrol altında ve sağlıklı.. Türkiye'de yasaklanan GDO'lu ürünler bile allanıp pullanıp vatandaşa yediriliyorken, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının reklamlarına (Kamu Spotu) nasıl inanacağız?
6-7 yıl önce Mersin'de ele geçirilen pirinçlere İTÜ'den Doç.Dr.Alpertunga Akarsubaşı GDO'lu dedi diye açığa alınıvermişti. Rusya, Japonya, Meksika, Avrupa Birliği GDO'lu tohum üreticisi Monsonto firmasının orjini ülke ABD'den pirinç ithalini yasaklarken, biz pirince GDO'lu diyen hocayı yasaklarız olur biter.
KİME VE NEYE GÜVENECEĞİZ
Zaten anımsayanlar bilir, Çernobil faciasından sonra, zamanın bakanı TV kameralarına karşı elindeki çayı hüpürdeterek "bak bana bir şey olmuyor" edasıyla içmedi mi? Sorumlu bir bakana düşen, radyoaktivite bulaşıklığı ölçülene dek içilmemesi, ölçüm zararsız seviyelerde bulursa tüketilebileceğini vatandaşına söylemek değil midir?
"Organik nedir"? diye yazmaya başladığım yazı geldi GDO 'lu pirince dayandı. Organik belgesinin bile para ile alınabildiği şu ülkede, biz neye ve kime güveneceğiz, bilen varsa söylesin lütfen.
* Organik tarım için yerine getirilmesi gereken şartları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın internet sitesinden bulabilirsiniz.