2014/2015 sezonunda Dünya buğday tüketimi 717 milyon ton, üretimi ise 729 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu miktarın 200 milyon tonu stok, 153 milyon tonu ise uluslar arası ticarete konu olmuştur. Fakat Dünya buğday üretimi tehdit altındadır. ABD'de 1970'lerin buğday ekim alanı, biyoteknolojiden yararlanan mısır ve soya karşısında 2015'lere gelindiğinde son 20 yılda 1/3 oranında daralmıştır (http://www.bloomberg.com/news/articles/2016-04-20/america-is-losing-out-to-russia-in-the-wheat-wars). Avustralya'nın artan girdi maliyetleri nedeniyle buğday ihracatçısı olmaktan çıkmak üzere olduğu, S. Arabistan'ın, 2016 yılından itibaren, küresel ısınma nedeniyle, buğday tarımını sürdüremeyeceği güncel basına yansımıştı. Türkiye'de, de buğday ekim alanını 10 milyon hektar'dan 7,8 milyon hektara çekildiği, fakat üretimin, birim alandan sağlanan verimle kapatıldığı bir gerçek. Türkiye 2013 verilerine göre 315 kg/da verimle dünya buğday verim ortalamasının üzerindedir.
Tarım iş gücündeki yaşlanma, yarınki üretim için büyüyen bir tehdit ve salt şehre göç nedeniyle, tarım alanlarının tarım dışına kaydırılması ayrı bir konu. Türkiye'de halen 2,6 milyon hektar tarım alanının boş kaldığı bir gerçek.
BUGDAY TÜKETİMİ
Diğer taraftan, yarınlarda kişi başına yıllık tüketimi artmayacak, tersine azalacak tek gıda maddesi buğday olarak tahmin edilmektedir (2005 de 68,5 kg/yıl/kişi den 2023 de 66,2 kg/yıl/kişi ye düşüş; Grafik). Gerçekten de, özellikle buğday ağırlıklı beslenen ülkelerde, kentleşme, yaşlanma, küreselleşme, gelir artışı ve kültürel farklılaşma gibi bir seri nedenle tüketim alışkanlıkları nedeniyle, söz konusu tahminin gerçekleşebileceği beklenmelidir. Gelir düzeyi arttıkça karbonhidratlı ürün tüketimindeki düşüşe karşın sebze ve et tüketiminin arttığı yadsınamaz.
1960'larda 110 kg/da olan dünya buğday veriminin, 2010'larda 280 kg/da'a çıktığı bilinmektedir. Bu rakamın artan nüfus ve iklim değişiklikleri nedeniyle 2050'lere doğru 380 kg/da'a çıkartılması zorunlu görünüyor. Aksi takdirde söz konusu yıllarda, yıllık üretim beklentisi 860 milyon tona ulaşmak olanak dışı görünüyor.
Birim alandan daha fazla ürün kaldırmak için tüm tarım paydaşları bir yarış içindedir. Bilim adamından üreticiye, hep daha yüksek verim hedeflenmiştir. Hatta politikacılar da bu yarışa katılmışlar ve Birleşik Krallıkta 2020 yılında buğday veriminin 20 ton/hektara çıkartılabileceğini, araştırıcılarına hedef olarak göstermişlerdir. Bu konuda bitki ıslahçılarının gayretleri YEŞİL DEVRİMİ beraberinde getirmiştir.
2 ton/da buğday verimi çoklarımıza hayalî gelebilir. 1960'larda buğdaygillerde potansiyel maksimum verimi 1,6 ton/da olduğu okutulurdu. Fakat 2011 yılına gelindiğinde, çeltik veriminde kırılan 2,24 kg/da verimin, buğday için de beklenebileceğini müjdeliyordu (Açıkgöz 2013). Ve nitekim 2015 yılında, Birleşik Krallıktan, bir yıl evvel Yeni Zelanda'lı Mike Soalris'in Guinness'e kayıtlı 1,56 ton/da rekoru egale ederek, bir dünya rekoru gelmişti: 1,65 ton/da (http://www.fwi.co.uk/arable/northumberland-grower-breaks-world-wheat-yield-record/).
Peki, birim alandan elde edilen verim nasıl artırılır: İşte 1,65 kg/da ile yeni dünya rekorunu kıran, agronomist danışman destekli İngiliz "The Beal Farm" (Newcastle) bakın buğdayı nasıl yetiştirmişler: ekoloji için en uygun çeşit olan yemlik DICKENS'i seçip, ideal tohum teknolojilerini ve en uygun agronomik koşulları (ekim zamanı, sıklığı, toprak hazırlığı vs.) yerine getirip, su, gübre, ilaç, hormon vs. girdileri en ideal şekilde uygulanmıştır. Özellikle toprak iyileştirmesi için en uygun alet-ekipmanı kullanarak, taban taşı kırması, toprağın gevşetilmesi, ufalanması ve karıştırılmasını sağlanmış, ayrıca yıl boyunca çok miktarda humus da toprağa karıştırılmıştır. Doğal olarak toprak ve yaprak analizleri de sürdürülmüştür. 2014 yılının eylül ayının üçüncü haftası yapılan ekimde dekara 18,5 kg tohum kullanılmıştır (m2'ye 333 tohum). Yapılan yaprak analiz sonuçlarına göre bakır, çinko, bor ve magnezyuma dayalı yaprak gübreleme işlemleri yerine getirilmiştir. Ayrıca, çiçeklenmeyi ve hücre bölünmesini teşvik etmek ve değişik streslere dayanıklılık sistemin geliştirmek amacı organik asit uygulanmıştır. 31 kg/da azotlu gübre dört aşamada verilirken, dört de fungusit uygulaması yapılmıştır. Hasat ise 1 Eylül 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Sulu koşullarda Ülkemizde de dekara bir tonun üstünde verimlere rastlanmıştır. Gönül ister ki, sulu koşullarda, sözü edilen rekor verime yaklaşalım. Bunun için öncelikle "çeşit" sorununu çözmek zorundayız. Buğdayın gen merkezi Türkiye için bu pek zor olmasa gerek. Ne var ki, çok sayıda makro ekoloji, çok sayıda tüketim alanı, sulu-kuru, sahil-geçit, ekmeklik-makarnalık gibi seçeneklerle her yıl onlarca yeni genotiplerin geliştirilmesini gerektirir. Bunlara bisküvi, glütensiz gibi niş pazarlar eklendiğinde, salt buğday ıslahımız için çok sayıda buğday ıslah kadrosuna ve buğday ıslah projesine gereksinim duyulacaktır. Memnuniyetle belirtmek gerekir ki böyle çok hedefli projeleri yürütebilecek kadrolarımız adeta görev beklemektedir. Onlarca araştırma enstitüsü, onlarca Ziraat Fakültesi, yüzlerce araştırma yetkisine sahip tohumculuk firmasının olduğu ülkemizde, böyle bir girişimin, merkezi bir planlama ile başlatılma zamanı çoktan gelmiştir. Özellikle yeni bitki ıslah tekniklerindeki hızlı gelişmelerden[1]de yararlanarak, buğday çiftçimizin, agro-teknolojik yeniliklerle rekabet gücünü artırmasına bir an evvel olanak tanıyalım.
Nazimi Açıkgöz