DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK

Tarım ülkesi olduğumuz ve gıdada kendi ürettiği ile kendini geçindirebilen ülkelerin başında geldiğimiz doğru olmasına rağmen defalarca köşemizde şunu ifade etmekten çekinmedik.Ülkeleri teknolojik savaşlar değil gıda savaşları beklemektedir. Gıda ise

Son 20 yılı tarım açısından gözden geçirdiğimizde sıkıntılı günlerin ülkemizi beklediğini ifade etmekten çekinmiyoruz.Tarımla uğraşan kesimin birçok sıkıntısı mevcuttur. Biz bunlara zaman içerisinde belli başlıklar altında köşemize taşıdık taşımaya devam edeceğiz. Türkiyenin kanayan yarası varki bu hafta bu konuyu ele almamız boynumuzun borcu oldu. Şu sıralarda tarım bakanlığı yurt dışında verimli tarım arazilerini kiralamak sureti ile yağlık bitkiler başta olmak üzere tarım yapılacağı gündemin baş sıralarında yer almaktadır. Konu ile alakası var mı bilmiyorum ama şu ata sözü ve hikayesi aktarmam uygun olacak.

Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak hikayesi

Dimyat Mısır'da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir. Eskiden Mısır'ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye gelirdi.

Dimyat'a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdenizde Arap Korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar.

Binbir müşkilat içinde Türkiye'ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmek durumuna düşmüş. İstanbul'dan kalkmış, memleketi olan Karaman'a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar. 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak' sözünün aslı buradan kalmıştır.

Son 25 yılda ülkemiz Hollanda büyüklüğünde (4milyon hektar) tarım arazisini kaybetti.Son 20 yıla baktığımızda ise Belçika büyüklüğünde (3 milyon hektar) tarım dışı alanda kullanılmak üzere heba edildi. Bazı okurlarımız bu yazıyı okumaya başlayacağında aklından geçen erozyon yolu ile toprak kaybı aklından geçebilir ama maalesef o şekilde değil. Çözüm ve tedbir alınmadığı takdirde gelecek nesilleri nelerin beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Tarım arazilerinin sanayileşmeye, oto yollarının yapılması,enerji, madencilik, üniversite alanları, turizm konut,daha sayamadığımız çeşitli alanlara kullanılmak üzere yok oldu demek zorunda kalıyoruz. Kaybetti demek, kaybedilen bir şey bulunabilir veya yenisi alınabilir. Bu saydığımız alanlarda kolayını seçtik, tarım arazilerini yok etmek elbette kolaydı. Halbuki tarım arazi dışında kullanılmayan o kadar çok yer var ki, neden se bu alanları seçmek belki zordu belki işimize gelmedi. Bakıyoruz resmi verilere araştırmalara Konya ili büyüklüğünda yaklaşık 4 milyon hektar yani 40 milyon dekar arazi tarım dışında kullanıldı. Bu alan Hollanda büyüklüğünde değilmi ? Evet...

Hollanda yıllık tarım ihracatı 80 milyar dolar civarında olduğu Ancak Konya'dan biraz büyük bir alana sahip olan Hollanda'nın yıllık tarımsal ihracatı, Türkiye'nin 4 katından fazla. Konut, otel, üniversite, sanayi tesisi, enerji, madencilik ve otoyol gibi projelere kurban edilen tarım arazilerinin amacı dışında kullanımına izin veren düzenlemelere karşı meslek odaları yıllardır hukuk savaşı yürütüyor. 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'de 24 milyon hektar tarım arazisi bulunduğunu ancak bunun yılda 50 ila 100 bin hektarlık kısmının tarım dışına çıktığını itiraf ederek, hükümet olarak tarım arazilerinin korunmasını sağlamak ve miras yoluyla bölünmesini önlemek amacıyla yasal düzenlemeler yaptıklarını söyledi.

Bu şartlar doğrultusunda kalıcı çözümlerin bulunması gerekiyor. Mutlak surette tarım arazilerinin alanı dışında kullanılmaması bu hususun ivedi bir şekilde kanunlaşması gerekmektedir. Çözüm bulunmadığı takdirde 25 yıl sonra nelerin olabileceğini,gelecek nesillerin nelerle baş başa kalacağını tahmin bile etmek istemiyoruz.

Abdullah Kaya

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.