ANIZI MI, GELECEĞİ Mİ YAKIYORUZ!

Ülkemiz toprakları organik maddece oldukça fakirdir. Ülke genelini göz önünde bulundurduğumuzda organik madde oranı yüzde 1'in altında görülmektedir. Yapılan bir araştırmada, 1 dekar arazide  yüzde 1 organik madde artırılmasında toprağın su tutma kapasitesi 17000 ton kadar arttığı açıklanmaktadır. Şu aralar ülkede hububat hasadında sona yaklaşılırken, kısa bir süre sonra tekrar ekim hazırlıkları başlayacağı için anız yakımı ister istemez gündemin ilk sırasında yer almaktadır.

Anız yakma topraktaki organik maddeleri yok ettiği için toprağın verimini düşürür ve daha çok gübre kullanımına, daha çok gübre kullanımı da su kaynaklarımızın kirlenmesine yol açar. Anız yakımı ile çıplak kalan toprak, su ve rüzgar erozyonuna uğrar. Anızı yakılan toprağın su tutma gücü azalmaktadır, sulama yapılma esnasında veya yağan yağmuru toprak muhafaza edemediği için, su sarfiyatı maksimum düzeye ulaşmaktadır. Toprağın verimi organik üst tabakasını kaybetmek suretiyle düşer. Günümüzde zaten topraklarımızın organik maddece fakir olması, anız yangınları ile topraklar daha sıkıntılı hale gelmektedir. En fazla toprak kaybı anız yakılan topraklarda, en az toprak kaybının ise hasattan sonra anız yakılmadan gölge tavında sürüm yapılan tarlalarda olmaktadır.

Anız yakımı, atmosfere karbondioksit salarak küresel ısınmaya da katkıda bulunmaktadır. Yaban hayatı açısından da anız yakmanın ciddi etkileri vardır. Ekin biçilirken yere düşen taneciklerden birçok evcil ve yabani hayvan beslenmektedir. Anız yakılırken bu tanecikler de yandıkları için, yaban hayatı bir besin kaynağını kaybetmiş ve belki de onu bekleyen kışı daha zor geçirmeye mahkum edilmiş olmaktadır.

Anız yakmanın başka tehlikeleri arasında ise telefon direklerini yanması ve daha da kötüsü, yoldan geçen arabaların görüş mesafesini azaltarak ölümcül kazalara sebep olmasıdır. Anız yakmanın toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri ile toprak verimliliğini ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilediğini söylemek kaçınılmazdır. O halde; rüzgar ve su erozyonun olduğu yerlerde, kara nadasın uygulandığı alanlarda ve ayrışmanın hızlı olduğu durumlarda anız yakılmamalıdır.

Anız yakma ile zararlılarla mücadele ederken, hiç kuşkusuz toprağın canlılığını oluşturan diğer yararlı organizmalarında yakma sırasında meydana gelen yüksek sıcaklıktan dolayı etkilendiği çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur. Kök Çürüklüğü ve Ekin Kurdu (Zabrusun) yok edilmesi mümkün değildir. Takip eden yıllarda kök çürüklüğü hastalığı artmaktadır .

Anız yakmak , çok kolay, masrafsız ve çabuk yok edilmesi, kendi gelen hububatların ve yabancı otların (özellikle yabani yulaf, brom, tilki kuyruğu ve diğer buğdaygiller) azaltılması, salyangoz, kırkayak, bazı keneler, tel kurtlan, örümcekler ve diğer böceklerin ve çeşitli hastalıkların azaltılması toprak işlemede kolaylık sağlanması, bazı işlemler azaldığından enerji tasarrufu edilmesi, gibi sebepler avantaj gibi görünse de bilimsel olarak yakılmaması gerekmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığı, anız yakmada dekar başına 20 TL ceza kesileceğini, ormanlık alanların 4 kilometre yakınında meydana gelecek anız yakmalara ise bu oranın 5 misli artacağı uyarısında bulundu. Çiftçilerimiz işin kolayına kaçmasın! Anızı yakmak geleceği yakmak kadar tehlikelidir.

Abdullah KAYA

ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.