Kırsal alan, nüfus yoğunluğunun düşük olduğu yerleşim birimlerinin görüldüğü, üretimin endüstriyel nitelikten daha çok tarım ve hayvancılığa dayandığı coğrafi ve beşeri açıdan sınıflandırılmış yer ya da bölgedir.
Kent merkezleri dışında kalan coğrafyada oluşan yerleşim birimlerinin, idari örgütlenme, eğitim, sağlık gibi hizmetlerden merkeze ya da kente bağımlı biçimde yararlanması hali de söz konusu değildir.
Kırsal kesim genelde köy diye nitelendirdiğimiz,yerleşim yerleri olup,asıl hüviyetini kaybetmeye başladığı görülmektedir.Köylere artık üretimi kendine ait olması gereken ekmeğinden süt ürünlerinden,sebzeye kadar şehir merkezinden gelmektedir.Kırsalda yaşayan artık hazıra alışkanlık yapması! sütü satıp yoğurdu dışardan alması kadar gülünç ne olabilirki?
Nedeni bilinmez ama artık bir tembellik midir karşılaşılan bir zorluk mudur? Veya başka sebepleri var mıdır? kırsal kesim artık eski nüfus yoğunluğu görünümünden uzaklaşmaktadır .Halbuki son yıllara baktığımızda Devlet kırsala ciddi hizmetler götürmüş,asfaltsız yol kalmadığı,kilitli taşsız sokak kalmadığı,görülmektedir Nerede ise güneş enerjisiz ev kalmadığı hatta ve hatta kalorifer sistemlerinin hızla yaygınlaştığı yerler oldukça fazladır.
Neden o zaman kırsal nüfus azalmaktadır?.
Kırsal göç savaşlarla oluşan göçten daha vahimdir. Gıda güvenliği Kırsal donanımla sürdürülebilir olur. (N.A.Yıldız)
Bazen eğitim verdiğimiz köylerde yemeğe kaldığımızda kullanılan malzemenin ev yapımı? Hazır mı? olduğunu bilmek zor değil . Nesrin hocanın yukarıdaki sözüne harfiyen katılıyorum. Kırsal alanda tedbirler alınmadığı takdirde sağlıklı gıdalara ulaşabilmek hayal olur gibi gelmektedir.
Kırsalda nüfus kaybında ilk 10'dayız. Türkiye, son 10 yılda, 218 ülke içinde, toplam kırsal nüfus kaybında dünyada 9'ncu, kırsal nüfus oranı azalmasında 27'nci oldu. Türkiye'de 10 yıllık dönemde kırsal nüfus yüzde 30,98'den yüzde 25,64'e indi. Düşüş yüzde 17,25'i buldu. Bu oranla Türkiye, kırsal nüfus oranı en fazla azalan 27'nci ülke oldu.
Kırsal nüfusu gün geçtikçe azalmasının önemli bir sorun olduğunu, kent ve kırsal arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıkların bir an önce giderilmesi, aradaki dengelerin kurulması, kırsalda yaşayan insanımızın gelir seviyesinin yükseltilmesi, öncelikle tarıma dayalı sanayilerin, kırsal turizmin geliştirilmesi gerekmektedir
Tarımdaki istihdam yüzde 20'lerden makineleşmenin hızla artması ile birlikte yüzde 5'lerin altına inecek olması resmi olarak açıklanmaktadır. Köylere baktığımızda ne acıdır ki köyde yaşayan delikanlılara kız bile verilmediği ,aman asgari ücrette olsa şehirde yaşasın kızımız diye düşünen anne ve babalar ne kadar yanlışın içinde olduğunun farkına ne zaman varacak.
Yalnız, tarımdan kopacak bu nüfusun kırsalda tutulması, kırsalın kaderine terk edilmemesi gerekir. Ülkemizin nüfus dengeleri açısından da bu gereklidir. Tüm nüfusun İstanbul izmir, batı ve güney illerimize toplanması son derece yanlıştır. Bunun tersine çevrilmesi, bu bölgede büyük merkezler oluşturulması gerekir. İstanbul, 1923'de Türkiye nüfusunun yüzde 5'lerinde bir nüfusu barındırırken bugün yüzde 20'lere yaklaşmıştır. Bunun sorunlarını da sadece İstanbul değil, bütün ülke çekmektedir.
Nüfusu kırsalda tutacak projeler yürürlüğe konulmalıdır. Kırsal kalkınma mutlak surette desteklenmelidir. Kırsalda tarımsal girdi kullanan işletmelerin kurulması teşvik edilmelidir.
Kırsal ve kent ayrımı kesinlikle ortadan kaldırılmalıdır. Vatanını ülkesini seven her kesim sahip çıkmalı ve İnsanların doğdukları yerde doymaları sağlandığında, şehirler de ağır göç baskısından uzaklaşacaktır.
ABDULLAH KAYA
ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ