KALKINMADA SANAYİ Mİ TARIM MI DAHA ÖNEMLİ?

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve de en yaygın olanıdır. Bunun yanında tarım toprakları da yeryüzünün en stratejik kaynaklarıdır. İnsanı doyuran ve giydiren tarımdır.

Bitki ve hayvan ürünlerinin, teknolojik şartlar  altında ve en ekonomik yollardan elde edilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini içeren tarım, birçok ana bilim dallarından faydalanan uygulamalı bir bilimdir.

Kalkınma süreci içinde ülkelerin ihtiyaç duyduğu bir diğer sektör de sanayi kesimidir. Böylece tarım ve sanayi kesimi ekonomik yapının iki ana üretken sektörünü teşkil etmektedirler.

Sanayi sektörü ile çok önemli girdi - çıktı ilişkisi olan tarım sektörü, sanayi sektörü için  hem hammadde üretir hem de bu kesimden girdi satın alır. Dolayısıyla tarım sektörü, hasıla katkısı, ihracata etkisi, nüfusun gıda ihtiyacını karşılaması gibi önemli rolleri dışında tarım dışı sektörlerin gelişebilmesi için gerekli işgücü ve sermayenin de kaynağıdır.

Ülkemizde tarım yapılabilir alanların sınırına ulaşılmıştır. Nüfus ve kişi başına düşen gelirin artması tarım ürünlerine olan talebi giderek artıracaktır. Her şeyden önemlisi,  tarımsal ürünler dış satımda payını önemli oranda korumaktadır. Hatta gıda maddeleri ülkeler arasında stratejik malzeme ve maddeler pazarlığında ön sırayı almaktadır. Dünyamızın yakın gelecekte enerji sorununun yanı sıra daha önemli olan açlık sorunu ile karşılaşacağı ve bir kilo buğdayın yaklaşık bir buçuk litre petrole eşdeğer olabileceği bilim adamlarınca sık sık vurgulanmaktadır.

Ülkemiz acı ama bir gerçek dışardan hala buğday ithal ediyoruz.

İlk önce kırmızı eti ithal etmeye başladık. Ardından patates, nohut ve şimdi de kuru fasulyeyi ithal ediyoruz. Sorun ne kırmızı ette, ne de baklagillerdedir. Sorun tarım politikasının yanlış yönetilmesiyle alakalıdır. İthalatın çözüm getirmeyeceğini kırmızı ette görmüştük. Şuan kuru fasulyenin ithalatında verginin kaldırılması da yanlış olup daha kalıcı çözümler bulunmalıdır.

TÜİK verilerine göre son 15 yılda Belçika büyüklüğündeki tarım arazimizi kaybettik daha büyük kaybetmeye devam edecek gibi görünmektedir.

Böyle bir durumda, son yıllarda sanayi ve hizmet sektörlerinin toplam hasıla içindeki payının artışlar göstermesine rağmen bir tarım memleketi olan ülkemizin tarıma her zamankinden daha fazla önem vermesi gerekmektedir.

Son yıllarda belirgin üretim artışlarına rağmen tarımımızın çağdaş bir üretim biçimine ulaştığını söyleyemiyoruz. Tarımsal üretim artışı,bilinçsiz bir şekilde daha fazla tarım alanı işlemek ve girdi tüketmekle değil sermaye ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak suretiyle, verimliliği artırma yolu ile sağlanmalıdır.Tarımda birim alanlar gün geçtikçe daralmaktadır.

Bir ekonomi içinde, büyük  sorunları ile birlikte, bu kadar önemli bir paya sahip olan tarım kesiminin, kalkınma süreci içinde payının azaltılması başka bir deyişle, kalkınmada tarım mı? Sanayi mi?  Sorununun tarım aleyhine görülmesi yani sanayi öncelikli bir kalkınma modelinin bizi, toplam hasıla içindeki payı gün geçtikçe azaltılan tarım kesimimizin ne durumda olduğunu mevcut şartlar gözler önüne getirmiştir.Tarımda lider konumunda olmamız gerekiyor.Tarımda ayakata duran ülke gelecekte tüm teknolojilere meydan okuyacaktır.Gelecekte teknolojik savaşlar değil gıda savaşları dünyanın kaderini belirleyecektir.

Abdullah Kaya

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.