Üzüm, özellikle 19.yüzyıl sonlarında,20.yüzyıl başlarında Batı'dan bize bulaşan "floksera" hastalığına maruz kalarak yok olma tehlikesi le karşılaşmış, alınan önlem ve" Amerikan asma çubuğu" uygulamaları ile kurtulabilmiştir.

Üzümün varlığını sürdürebilmesi, çeşitlerin korunması ve devamlılığının sağlanması amacı ile bazı kişisel çabaların yanında kamu adına bu işi Manisa ve Tekirdağ bağcılık Araştırma Enstitüleri üstlenmiştir.
Bunların yanında Türk çiftçisinin en büyük ve etkin kuruluşu olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği 'nin başında bulunan Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar konuyu ele aldı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, asmanın dünya üzerinde kültürü yapılan en eski meyve türlerinden birisi olduğunu, "bu topraklarda yaşayan bizler üzümün kıymetini özellikle bilelim, 7 bin yıllık bağcılık geleneği başka yerde yok" dedi.

Bayraktar, 7 bin yıllık köklü bir bağcılık kültürüne sahip olan Türkiye'nin, dünyada, bağ alanlarında 5., üzüm üretiminde 6., ihracatta ise 7. sırada bulunduğunu, dünyadaki 7,1 milyon hektar bağ alanının 435 bin hektarının, 77,5 milyon tonluk üretimin 4 milyon tonunun, 9 milyar dolarlık ihracatın 531 milyon dolarının Türkiye'den elde edildiğini vurguladı.

"Asmanın anavatanının Anadolu'yu içine alan, Kafkasya'yı da kapsayan ön Asya olup,Anadolu'nun hem yabani asma hem de kültür asması yönünden çok zengin bir gen potansiyeline sahip bulunduğuna dikkat çekti.

"Dünya üzüm üretimi 2016 yılında 77,5 milyon ton olarak gerçekleşti. Üzümde 14,8 milyon tonluk üretimiyle Çin ilk sırayı alıyor. Üretimde Çin'i 8,2 milyon tonla İtalya, 7,1 milyon tonla ABD, 6,2 milyon tonla Fransa, 5,9 milyon tonla İspanya, 4 milyon tonla Türkiye, 2,6 milyon tonla Hindistan, 2,5 milyon tonla Şili, 2,4 milyon tonla İran ve 2 milyon tonla Güney Afrika izledi. Üzüm üretiminde dünyada 6. sırada yer alan Türkiye, dünya üretiminin yüzde 5,2'sini karşıladı.