Canlı organizmayı oluşturan hücrelerin yaşam faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için en başta suya ihtiyaçları vardır.
Canlı organizmayı oluşturan hücrelerin yaşam faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için en başta suya ihtiyaçları vardır.
Su yaşam için en zorunlu maddelerden birisidir. Susuzluğa dayanmak canlılar için oldukça zordur. Canlılığın sürmesi için gerekli olan temel unsurlar; Hava, su, ışık ve toprak tüm canlılar, için temel gereksinimleridir. Bu dört maddenin biri eksik olduğunda hayatın idame etmesi mümkün değildi. İnsan hayatında örneğin su, toprak, ışık var hava olmadığında veya su, ışık ,hava var toprağın yok olduğunu düşündüğümüzde hayatın devam edebilmesi asla mümkün değildir. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak çeşitli sentetik maddeler, diğer toksik, kimyasallar, hayatımızda yer almaya başlamasından itibaren toprak hava ve suyu kirletmiştir. Bu kirlenme insan hayatına olumsuz yansımıştır.
Bir insan gıda almadan yalnız su içerek yaklaşık 5 hafta hayatını sürdürebilir. Susuz kalmaya ise ancak 7 ile 12 gün arasında dayanabilir. Doğada bulunan tüm canlı türleri, bitkiler ve hayvanlar su olmadan yaşamlarını sürdüremezler. Canlılığın temeli olan, su, oksijen, ışık ve toprak dikkatli kullanılmalıdır. Günümüz dünyasında, kuraklık ve küresel kirlenme başta olmak üzere nüfus yoğunluğu, sanayideki gelişmeler ve bitkisel çeşitlilik ve yaygınlığın gelişmesi nedeniyle su tüketimini artırmakta ve su kıtlığı çekilmektedir Türkiye az miktarda su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme, kentlerde şebekedeki su kaybı, tarım, sanayi ve evsel su kullanım oranlarının belli bir strateji doğrultusunda dağıtılmaması ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir
Yaşamımızda çok önemli bir yeri olan ve yeryüzünün büyük bir bölümünü oluşturan "su" yun çeşitli nedenlerle kirlendiği bilinmektedir. Yeryüzündeki su kaynaklarının zamanla azalması, dünya nüfusunun giderek artmasına bağlı olarak su tüketiminin artması ve daha da önemlisi suların ve su kaynaklarının çeşitli nedenlerle kirlenmesi yaşamımızı giderek zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte akarsuların denizlere dökülmesi, boşa gitmesinden dolayı kullanılamaması, Bu doğal süreç sırasında suya karışan her türlü zararlı madde suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirerek "su kirliliği" ne sebep olur. Su kirliliğine neden olan unsurları genel olarak dört ana başlık altında toplamak mümkündür
Bunlar sırasıyla;
* Nüfus artışı
* Kentleşme
* Sanayileşme
* Tarımsal mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler
Yukarıda belirtilen dört ana başlık içerisinde yer alan endüstriyel ve kentleşmenin önemi tartışılmaz fakat Endüstri kuruluş atıklarının arıtılmadan akarsulara verilmesi veya bu atıkların toprağa gömülmesi sonucu bu atıklar yağmur sularına karışarak yeraltı sularının kirlenmesine sebep olabilmektedir.
Günümüzde ise suların kirlenmesi başta olmak üzere kimyasalların hayatımızda yer alması ile birlikte son çeyrek asırda hastalıklar artmış, önlenemez yükselişe geçmiştir. Tarımda ise bilinçsiz kimyasalların kullanılması, dengesiz gübreleme ,diğer sebepler göz önüne alındığında, sulama sularının kirlenmesi ve bu kirliliğe bağlı olarak, suyun PH dengesi alt üst olmuştur. Suyun PH sının yükselmesi neticesinde bitki sulama suyu ile atılacak ilaç veya gübrelerin, %75 ini kullanamaz duruma gelmektedir. Netice itibari ile atılan gübrelerin ve ilaçların büyük bir kısmı kullanılamadığından dolayı boşa gitmesi bir tarafa topraklarımızın da fakirleşmesine sebebiyet vermesi ile birlikte milli ekonomiye de ciddi zararları olmaktadır
Abdullah Kaya
Ziraat Yüksek Mühendisi