Enver Olgunsoy, sıcak yaz günlerinin sonuna yaklaştığımız şu günlerde İtalyanların 'altın elma' Fransızların 'aşk elması' domates'i yazdı...
İtalyanlar "altın elma", Fransızlar "aşk elması" adını vermişler. İspanyol kaşiflerin 1500'lü yıllarda Amerika'dan Avrupaya getirdikleri bu lezzetli, sulu, özel kokulu kıpkırmızı elmaya, ülkemizde DOMATES, biz İzmirliler ise DOMAT diyoruz. Ülkemize 1800'lü yıllarda giren domatesi Mayalar, Aztekler ehlileştirmişler , Avrupalılar isim takmış, çok sevmiş, hala da çok seviyorlar. Allahtan yine Amerika'dan gelen tütün gibi zararlı çıkmamış. Aksine çok yararlı. İçerdiği A-C vitaminleri, demiri, likopeni ile insanoğlu için bir hayat pınarı, çok önemli bir antioksidan ve lezzet kaynağı, girmediği yemek yok. Türkiye'de tonaj olarak ondan daha çok tüketilen sebze de yok. Kişi başı 115 kg.tüketimle rekor domatta. Dalak, karaciğer destekleyici, tansiyon dengeleyici antioksidan damak çatlatan mucizevi bir sebze.
Ancak insanoğlunun çok sevdiği ve dünyada en çok ihracatı yapılan yaş sebze olan domat-ki tüm yaş sebzeler içinde yüzde 25'lik payla dünya birincisidir - maalesef yine dünyada ilk transgenik ürün olma olumsuzluk şampiyonluğu da domatesindir. Hatta öyle ki gen teknolojisinin gözde sebzesidir desek yeridir. Öyle ki adına dernekler kurulan pembe domatesin bile iki-üç yıldır sahtesi üretilmeye başlandı.
Tohumlarımızı, tohum satıcılarının devletin kulağına üflediği yöntemlerle ıslah eden hükümetler ve uzmanlarımız ve tabii ki İsrail başta olmak üzere bazı dış mihraklar (!) giderek marketlerde satılan, nakliyeye uygun, soğuğa, börtü böceğe dayanıklı, kısa sürede bozulmayan, aynı boyda, kalın kabuklu, suyu az, çekirdeği ile kendisi dargınlığından tabakta ayrı ayrı duran, naylon domatese çevirmeyi başardılar. Böylece o 30-35 çeşit domates bir-ikiye indirgendi.
ÇOCUKLUĞUNUN TADINI, KOKUSUNU ARIYOR
Tabii sonuçta herkes çocukluğundaki domatesleri, kokusunu, tadını arıyor, ya şimdiki nesil neyi arasın? Yazık onlar o kokuyu, tadı hiç duymadılar.
Tüm meyvalarda ve sebzelerde olduğu gibi mevsiminde ve uygun şartlarda oluşan domates, içeriğini en sağlıklı biçimde bizlere sunar. Yaz domatesi bol güneşli açık havada yetiştiği için, kış domatesi yani bir anlamda sera domatesinden çok daha değerlidir.
Domates bir yaz sebzesi ama kış aylarında da domatesten ayrı kalalım demiyorum tabii. Kuru domates, salça, rendelenmiş domates, evde hazırlanan "şişe domatı" dediğimiz türü, yazın mevsiminde yetişen domateslerden elde edildiğine göre, kışın domates ihtiyacını rahatlıkla, sağlıklı bir şekilde görebilir.
ON BEŞ MİLYON TON ÜRETİM
Birazda rakamlardan söz edersek, ülkemiz 15 milyon ton üretimle dünya dördüncüsüdür. Bunun 2/3 sofralık 1/3 salçalık gibi diğer kullanım şekillerindedir. Sebze üretimimizin yüzde kırkı domatestir. O nedenle Rusya ile siyasetin bile ana konularından biri olmaktadır. Bu yüzden kırk kg olarak yüzdedir, parasal olarak taze sebze ihracatımızın yüzde elli beşi domatestir.
Domates üretiminde hibrit tohum kullanılmakta hatta aşılı fide kullanılarak üretim yapılmaktadır. Son yıllarda topraksız tarım metodu ile çok miktarda üretim yapılmaktadır. Sera üretimi de Ege ve Akdeniz bölgemize önemli ekonomik hareketlilik getirmektedir.
Ancak yine de bitki kendi yaşamı için yapay hava şartlarından, kendisi için oluşturulan extrem koşullardan bir çeşit strese girer, böylece hastalıklara karşı zayıf hale gelir. Bu nedenle daha çok tarım ilacı kullanmak zorunda kalınır.Aynı serada toprakta sürekli ekildiğinden gereksinim duyduğu maddeler azalır. Azotlu, fosforlu gübreler verilmesi gerekir. Sonuçta ortaya çıkan domates de bünyesinde çoğunlukla sentetik maddeler içeren naylon bir ürün haline gelir. O nedenle yaz domatesi daha değerlidir.
ŞEHİR EFSANELERİNE DİKKAT
Bu arada medyada isminin önünde doktor ibaresi olan bazı kişilerin domatesin prostatı tedavi ettiği yönünde yazıları çıkıyor. Aman bunlara kanıp tedavinizi yarım bırakıp domatese saldırmayın. Tamam likopen yararlı, tamam çok önemli bir antioksidan, tamam bol bol tüketin, ama tedavi etmesini de beklemeyin. Ancak koruyucu olarak tabii ki değerli bir ürün.