Varolan ekonomik sistem yaratılan değerlerin köylerden kentlere ve oradan yurt dışına akışını şiddetlendiriyor.
Tüketim toplumu köylüleri de etkiliyor kuşkusuz. Bakıyorsunuz köy bakkallarında plastik kaplar içinde sanayi yoğurdu, trans yağlarla üretilmiş çerezler satılıyor. Birçok köyde artık ayran yapılmıyor. Geçenlerde kooperatifçiliğin epeyce geliştiği bir köyümüzde bir etkinlik için gelen davetlilere sanayi ayranı ve plastik kaplarda gözleme ikram edildi. Yerler kısa zaman içinde plastik çöplerle doldu. Sonra da “köyde koyunculuk neden geriliyor” diyoruz. Köyde yapılmış ayran ve porselen tabaklar kullanılsa idi o hazır ayranlara ve plastiğe harcanan ve köy dışına kaçan değerler köy içinde kalacaktı. Bu durumlarda köy ekonomisini delikli bir kova gibi düşünebiliriz. Harcamaların çarpan etkisi burada etkili oluyor.
Köyde kazanılan 1000 TL.’lık bir gelirin %80’i köy içinde kullanılırsa sonuçta toplam olarak köyde 5000 TL. bir gelir yaratılıyor. Ancak 1000 TL.’lık gelirin %20’si köy içinde kullanılırsa, köyde toplam harcanan değer 1250 TL. oluyor.
Bir çiftçi ambalajlı süt alacağı yerde başka bir köylüden süt alıyorsa, harcaması kovanın altındaki delikten kaçmak yerine başka bir köylünün geliri oluyor. Süt satan da eline geçen paranın bir kısmı ile örneğin kahvede köyde bir kadının toplayarak kahveciye sattığı adaçayından içerse para gene köyde dönmeye ve gelir yaratmaya devam ediyor. Kola içerse para delikten düşüyor.
Bir köy bu konulara dikkatini verirse gelirini arttırabilir. Örneğin köy kahvesinde kentten gelen poşet bitkisel çaylar yerine köy çevresinden toplanmış kekik, adaçayı, kuşburnu kullanılabilir. Ancak gördüğümüz şu ki birçok köyde kahvede, vaz geçtim bitkisel hazır poşet çaylardan, kimya sanayiinin hazır tozları kullanılıyor. Hem gelir köy dışına kaçıyor hem de sağlıkları bozuluyor. Etrafında kıyamet gibi kuşburnu olan köy ve kasabalarda yapay aromalarla hazırlanmış içecekler gördük. Köylüler kentlerdeki marketlerden sebze, hatta yumurta almak yerine köylerde yetiştirmeye teşvik edilebilirler. Bazı köylerimizde köy pazarları kuruluyor. Örneğin İzmir Urla Bademler köyünde böyle bir pazar var. Burada kovanın delikleri tıkandığı gibi kentten gelen alıcılar köye yeni değerler getiriyorlar. Pazar sayesinde köy ekmeği daha çok üretiliyor. Pazarın oluşmasından sonra köyde gezen tavuklardan üretilen yumurta, sebze üretimi arttı. Köyde gözleme vb. yiyecekler ikram eden köy restoranları açıldı. Köye dışarıdan para geldiği gibi içeride harcanan para da daha uzun bir çevrim içinde köyde kalmaya devam ediyor.
Şüphesiz bu saydıklarımdan daha da önemlisi tarımsal girdiler sorunudur. Bunların fiyatları durmadan artıyor ve artış hızları ürün fiyatlarını çok geçiyor. Esas strateji çiftçilerin kimyasal ilaçlar yerine ekolojik üretimi seçerek ev yapımı ilaçları öğrenmeleridir. Bunları deneyerek başarılı olan çok köylü var. Böylelikle paralar tarım ilaçlarını satın almak için köy dışına, hatta ülke dışına kaçmak yerine köyde kalacaktır. Diğer bir konu da şüphesiz ürünleri doğrudan tüketicilere satmaya çalışmaktır.