Köylüler bir makasın iki kanadı arasında eziliyor. Bir yandan kimyasal gübre, tarım ilacı, tohum, fide, mazot vb. girdi fiyatları hızla artıyor. Bir yandan da ürünlerinden ellerine geçen fiyatlar ya düşüyor, ya aynı kalıyor ya da enflasyonun altında
1. Kanat: toplumsal, politik mücadele,
Günümüzde insanlığa dayatılan seçimsizliklere karşı bir politik mücadele içerisinde olma gerekliliği doğmuştur. Yasalar, yönetmelikler veya uygulanan tüm politikaları yorumlayarak kabul etmek veya reddetmek gerekiyor. Bu kanat yerel ve ülke politikasında ağırlık kazanmak, iktidara gelmek veya belirlemeyi de kapsamaktadır. Yürüyüşler, protestolar, imza kampanyaları ile sonuç alınabiliyor. Türkiye’de GDO karşıtı oluşan hareket GDO üretimini yasaklatmıştır. Bu ürünlerin ithalatı serbest olmasına karşın kazanılan bu başarıyı yadsımamak gerekmektedir. Çünkü günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunda GDO’lu ürün üretimleri serbest bırakılmıştır. Bu kazanım Ziraat Mühendisleri Odasının, çevreci örgütlerin, bireylerin ciddi mücadeleleriyle gerçekleşmiştir. HES’lerde, mayınlı alanların yağmasında da benzeri geriletmeler başarılabilmiştir.
2. Kanat: otonom örnekler yaratmak,
Bir köyde çiftçilerin ekolojik bir üretimi planlamaları, ürünlerini ekolojik köy pazarında veya topluluk destekli tarım gruplarına veya kutu sistemi ile doğrudan tüketicilere satmaları yerel otonom bir örnek yaratmaya bir örnek olabilir. Bu örnekler başka köylülerin ve tüketicilerin “başka bir köylülük mümkün, başka bir teknoloji mümkün, başka bir hayvancılık sistemi mümkün ve daha yaşanılası bir dünya mümkün” diyebilmelerinin yolunu açacaktır.
İki mücadele yolu ancak beraber olabilirse başarılı olunacak ve kuş iki kanatla uçacaktır. Sadece politik mücadele ile ya da yalnızca yerel otonom örnekler yaratarak kanatlanmak pek mümkün değildir.
Yerel örneklerin yaşatılması, köylü pazarlarının korunması ile kırsal bölgelerde bir canlılık oluşuyor ve halk orada yeni ürünler yetiştirmeye, daha sağlıklı ürünler üretme mücadelesi içine giriyor. Meydana gelen oluşumlar ile çiftçi köy tavukçuluğu yapmaya başlıyor, köy ekmeği, köy yoğurdu ve köy peyniri gibi ürünlerini kendisi üretmeye başlıyor. Diğer bir örnek ise ‘topluluk destekli tarım grupları’. Bu yöntem ile üreticiler ile tüketiciler arasında bağ kurulmaya çalışılmaktadır. Bu ağ Avrupa’da, Hindistan, Japonya, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde olduğu kadar Türkiye’de de çok güzel örnekler sunmaktadır.