Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) uzmanlaşmış kanser kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (International Agency for Research on Cancer- kısaca IARC) GDO'lu ürünlerin %80'inde kullanılan ot ilacı (herbisit) etken maddesi olan glyphosate'
Bu muhtemelen sözü hafife alınmamalı. Çünkü doğrudan insanlarda deney yapılması mümkün değil. Hayvan deneyleri ile bu sonuca ulaşılıyor. DDT de bu şeklide yasaklanmıştı. Kurum bu maddeyi Grup 2A şeklinde sınıflandırıyor. 1A şeklinde sınıflandırsaydı insanlarla ilgili karşılaştırma yapmaya uygun veri olması gerekirdi. BU durum yasaklanmasından onca yıl geçmesine rağmen DDT’de de halen yapılmamıştır ve muhtemelen hiç yapılamayacaktır.
GDO’lu ürünlerin %80’inde ürünlere ot ilacına dayanma gücü kazandırılıyor. Böylelikle GDO şirketi GDO’lu tohumla birlikte marka ot ilacını da beraber satıyor. Bu büyük bir ilerleme gibi sunulmuştu. Aslında bu sonuç bizim için şaşırtıcı değil. Çoktandır birçok araştırma ile bu etken maddenin kanserojen olduğu araştırmalarla saptanmıştı. Ancak büyük GDO şirketi bunları reddediyordu. Hatta bu büyük şirket (anladınız ne olduğunu değil mi?) Fransa’da “zarar vermiyor” dediği için 150 bin Euro ceza ödemişti. Bu BBC haberi ile de dünyaya duyurulmuştu. Yıllardır bu ot ilacına ihtiyacımız olmadığını söylüyorduk. Otlara niye zehir dökelim ki? Bize organik enginarlarını getiren çiftçimiz hiç ot ilacı kullanmıyor. Enginarların içindeki yenilebilen otları da toplayıp bize satıyor, kendileri yiyorlar. Ayrıca içinde dolaşan tavuklar da otları yemekte. Aynı alandan bir de yumurta üretimi yapılmakta. Bu etken madde ile yapılan ot ilacının marka ismi var. Bunu yazmayalım. Çiftçilerimiz kendileri bulsun. Ülkemizde GDO’lu ürün üretmek yasak diye bu sonucun bizle ilgisiz olduğu sanılmasın. Ülkemizde de bu ilaç (zehir demek daha doğru) zeytin ve meyve ağaçlarının altına, tarla kenarlarına vb. atılmakta idi. Şimdi kanser yaptığı artık Birleşmiş Milletlere bağlı bir örgütçe de açıklanmış oluyor. Bu durumda bu etken maddenin derhal yasaklanması gerekiyor.
Araştırma kuruluşu tarafından açıklandığı gibi bu etken madde tarımda, ormancılıkta, kentlerde hatta ev bahçelerinde kullanılmaktadır. Glyphosate uygulanışından sonra havada, sularda ve besinlerde saptamıştır. Yapılan açıklamada Grup 2A’nın ne anlama geldiği de belirtilmiştir. Grup 2A etken maddenin muhtemelen kanserojen olduğunu belirtmektedir. Bu kategori insanlarda sınırlı kanıt, fakat hayvan deneylerinde yeterli kanıt olduğunda kullanılmaktadır. Raporu okumak isteyenler şu adrese gitsinler: www.thelancet.com/pdfs/journals/lanonc/PIIS1470-2045(15)70134-8.pdf
Bu raporda glyphosate ile birlikte diğer tarım ilaçları (zehir) olan malathion ve diazinon da Grup 2A olarak belirtilmiştir. tetrachlorvinphos ve parathion adlı etkin maddeler ise grup 2B olarak sınıflandırılmıştır. Grup 2B etken maddenin insanlar için olasılıkla kanserojen olduğunu göstermektedir. Bu durum deney hayvanlarında kanser yaptığına dair yeterli kanıt olduğu, fakat insanlarda kanser yaptığına dair bilgi olmadığı durumlar için kullanılmaktadır. Endüstriyel tarımın kalkanları birer birer düşmektedir. Raporda bu değerlendirmelerin sonuçlarının ne olacağı da açıklanmaktadır. Rapor bilimsel değerlendirmelere dayalı olarak bu değerlendirmelerin yapıldığı, fakat bu konuda düzenlemeler ve mevzuat geliştirme ve kamu sağlığı alanında müdahaleler yapma konusunun hükümetlere ve diğer uluslararası kuruluşlara kaldığını belirtmektedir.
Hadi bakalım Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı. Top sizde. Kimden yanasınız. Test önünüzde.