Güçlü toplulukların ancak yerel üretilen ve gerçek gıdanın çevresinde kurulabileceğine inanan Kimbal Musk, insanların beden ve zihinlerini besleyecek, çiftçiyi güçlendirecek, ve bunları yaparken gezegenin korunmasına yardımcı olacak bir gıda üretim sistemi kurulması gerektiğini savunuyor. Üzücü bir durum ama büyük şehirlerdeki çoğu insan gıda seçimlerini büyük gıda zincirlerinin yönlendirmelerine göre yapmak yapmak durumunda kalıyor. Bu da genelde yüksek kalorili, düşük besinli, yüzlerce km yolculuk etmiş, işlenmiş gıda anlamına geliyor. Yerel üretilmiş sebze ve meyvelere ulaşım ise neredeyse imkansız. Amerika'da yetişkinlerin %40'ı, çocukların ise %19'u obezite tehlikesi altında. TÜİK verilerine göre Türkiye'de her beş bireyden biri obez.

Bilgiye ulaşımın kolaylaştığı bu teknoloji ve Tarım 4.0 çağında, Gıda Devrimi'nin dijitalleşmesiyle ürünlerin verilerine bakmayı bilenler için ürünlerin verileri sayesinde seçimleri daha doğru yapmanın vakti gelmedi mi artık? Televizyon başında mikrodalga yemekleri yemek yerine, yerel üretilmiş ve besin değeri yüksek gıdanın tüketilmesinin moda olması?  

Çözüm Üreten Mutfak

Aynı zamanda The Kitchen'ın kurucu ortağı olan Kimbal Musk, gıda devriminde kendine düşen ilk adımı burada attığını anlatıyor. The Kitchen'ın misyonunun yerel üretilmiş, gerçek gıdanın toplulukların birlikteliğini güçlendirmek olduğunu söylüyor. Kar amacı gütmeyen kuruluş olarak kurdukları "The Kitchen Community" ise ülke çapında 300 Öğrenme Bahçesi'ni uygulamaya sokarak, her gün 150.000 çocuğun dışarıda çıkıp oyun oynamasını sağlarken gerçek gıda üretimini öğrenme konusunda da ilham olduğu söyleniyor.
2050'de 9 milyara ulaşacak insan sayısının %70'inin şehirlerde yaşayacağını hatırlatan Kimbal Musk, bu insanların da yeme içmeye ihtiyaçlarını olduğunu ve yerel üretilmiş, besin değeri yüksek gıda istediklerini belirtiyor. Endüstriyal gıda sistemi kesinlikle bu problemi çözmek istemeyeceğini, bunun yerine doğru çözümleri bulmanın, girişimcilere olağanüstü fırsatlar tanıyacağını dile getiriyor.

ŞEHİRDE ÇİFTÇİLİK : SQUARE ROOTS

Square Roots, New York şehrinin göbeğinde, konteyner içerisinde; hava kontrollü, kapalı, hidrofonik dikey tarlalarda sebze, meyve ve baharat üretimi için kurulmuş bir girişim. Kimbal Musk, şehirde çiftçi olacak genç girişimcileri eğiterek, onları; yerel pazarda satmak üzere GDO'suz ve taze ürünlerin yıl boyu üretiminin yapılmasını ve "The Kitchen" gibi toplumsal birlikteliğin gelişmesine yardımcı olabilecek yenilikçi düşünceler üretebilecek firmalar kurmalarına yönlendiriyor.
İlk açılan 12 aylık Square Roots programına 500'den fazla kişinin başvurduğunu belirten Musk, ancak sınırlı sayıda kişi seçmek zorunda kaldıklarını söyledi. İçinde birçok başarı hikayesinin olduğu birbirinden bağımız konteynerler, New York şehrinde 80'den fazla ofise ve bir çok restorana gıda teslimatı yapıyorlar.

Freight Farms ve ZipGrow gibi kendini dikey tarım alanında kanıtlamış teknolojileri güçlendirerek girişimcilere, 8 dönümlük tarlada bir tam yıllık hasata eşit üretim sağlama vaadi sunan iklim kontrollü modüllerin karbon ayak izi sadece 30m3.  Üstelik bu sistemler normal tarlalardaki üretimlere göre %80 daha az su kullanıyor. Görülüyor ki teknolojinin yardımıyla, çok küçük alan ve çok az kaynak kullanarak bile GDO'suz, ilaçsız gıda üretmenin büyük bir potansiyeli var.

Kimbal Musk; en iyisinin ise, bu dikey tarlaların şehirlerin ortalarına kurulabileceğini ve 10'dan 100'e kadar konteynerları bir araya getirdikleri şehir kampüsleri kurabileceklerini belirtiyor. İstenilen ölçekte üretim yapılabileceğini, üstelik tüketicinin ayağının dibinde olacağını belirten Musk'a göre, Amerika'da binlerce km yol alan gıdanın neden olduğu karbon emisyonunun ekolojik etkilerini azaltmaya da yarayacak.

Aldığı 5.4 Milyon Dolarlık fon ile Square Roots'ın ikinci başvurularını açtığı 2017 yaz dönemi için Kimbal Musk:
"Hiç şüphesiz önümüzde çok yol ve aldığımız bu fon işlerimizi hızlandırmamıza yarayacak. Yazılım ve donanım projelerinden, çiftçilerin daha verimli ürün üretmelerine kadar girişimcilere yardım etmek için programımızı genişletiyoruz"
tarim.com.tr ekibi olarak toprakta da Tarım 4.0 ile ilgili birşeyler yapacaklar mı heyecanla merak içerisindeyiz.

Dikey ve Topraksız Tarım Konteynerleri

Freight Farms ve ZipGrow gibi konteynerlerin fiyatlarına baktığımızda fiyatları 80.000 Dolar civarı. Düşününce sebze, meyve ve baharat üretmek için son derece pahalı. Sadece bir konteynerın değeri neredeyse Amerika'da 20 dönümlük bir araziye eşit. Gıda üretimi ve gelecekteki ekonomik değeri açısından toprak, şuan konteynerlara göre daha mantıklı bir yatırım gibi gözüküyor. Hele ki ekolojik tarımın yapıldığı toprağın ekonomik değeri zamanla artacak, içinde tarım yapılan metal bir kutunun fiyatının ise düşmekten başka bir şansı olmayacak.

Bir başka dezavantajı olarak, güneş panelleri kullanılmadığı takdirde normal bir evin kullanacağı elektriğin 8 katının kullanılacağı belirtiliyor. Fotovoltaik panellerinin kullanıldığı durumda ise, güneş ışığının enerjisinden elde edilen elektrik, yapay ışığa güç sağlamak için kullanılıyor.
Başka bir deyişle, bitkilerin büyümesi için gerekli olan güneşi taklit etmek için, güneş mi kullanılıyor?

Coşku ve yenilikçi düşüncelerle geliştirilen bu tarz tarımı takdir edilmesi gerektiğini düşünsem de, yatırılan sermaye, kullanılan ileri teknoloji ve bu inovasyonu sağlayan inanılmaz beyinleri başka türlü tarımsal problemleri çözmeye yöneltmenin dünyaya çok daha büyük yararları olacağına inanıyorum.

Yinede topraksız ve dikey tarımın birçok avantajı bulunuyor:

*Marul, roka, maydanoz, domates, ıspanak gibi yiyeceklerin üretim esnasında kuraklık ve sel baskınları gibi şiddetli hava olaylarından etkilenmeyeceğini bilmek,
*Gıdaların kimyasal tarım ilaçlarından arınmış olması, ve yılın 365 günü üretim imkanı,
*%70-%90 arası su tasarrufu,
*Ürününe göre 4 veya 6 dönüm tarlada toplanabilecek ürünün 1 dönümlük kapalı alanda alınabilmesi gibi..

Grigoriy Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde bahsettiği gibi: Sonumuz, yüz sene önce yapılan ve o zamanın standartlarında temeli sağlam olduğuna inanılan 

Moskova'daki Büyük İmparatorluk Tiyatrosu'nun çökerek hem içeride hem de bina yakınında bulunan insanların enkaz altında kalması tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bunun sebebi ise yüz sene önce yapılırken o zamanın standartlarında temeli sağlam olduğuna inanılan taştan yapılmış dev binanın aslında çürük ve parçalanmakta olan ahşap bir temel üzerinde yükseldiğidir.

Şu an ise teknoloji ve özellikle Tarım 4.0 ile ilgili yapacağımız hamlelerin, bizden sonra gelecek kuşaklar için yapıtaşları olacağını da varsayarak emin adımlar atmalıyız, Büyük İmparatorluk Tiyatrosu'nda olduğu gibi binanın temelini baştan sona değiştirecek bir fırsatımız olmayabilir.
Biliminsanları bile tarım ve gıda açısından geleceği tam olarak öngöremiyor. Tarım 4.0 dahilinde olsun olmasın, insanların odaklarının gıda ve tarıma yöneltmesine; sermayenin ve inovasyonların, insanların beslenme düzenlerini gıda sisteminde sürdürülebilir tarafa çevrildiği diğer uçlarına da dokunmasına ihtiyacımız var.

Kısaca ekip olarak naçizane tavsiyemiz; sebze ve meyve alışverişlerinizi mevsimine göre yapın.

Berk SOHTORİK

KAYNAK:
https://squarerootsgrow.com/ 
Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigoriy Petrov
https://www.freightfarms.com/home#ready-set-grow
https://medium.com/@kimbal/hey-jonathan-f4442387d6f1
https://shop.brightagrotech.com/
http://footprint.wwf.org.uk/
https://ourworldindata.org/yields-and-land-use-in-agriculture/#land-use-definitions-and-categories
http://www.thekitchenbistros.com/
https://thekitchencommunity.org/
National Center for Health Statistics/USA
Türkiye İstatistik Kurumu
https://medium.com/@kimbal/become-a-leader-in-the-real-food-revolution-apply-now-for-season-2-at-square-roots-989aca23e54b
https://techcrunch.com/2017/08/23/square-roots-seed-funding/
https://the-macroscope.org/local-food-is-great-but-can-it-go-too-far-ba686abe2ab7