Türkiye Amerika'dan soya, dane mısır, Sudan, Ukrayna veya Rusya'dan buğday, Pakistan'dan, Hindistan'dan ve Türk Cumhuriyetleri'nden pamuk ithal ediyor' Bu ithalatlar çok büyük ölçeklerde yapılıyor. Mesela soya ve dane mısırda yıllık ithalat milyon tonları buluyor.
Türkiye 2012 yılında Amerika'dan en çok canlı hayvan, Fransa'dan kesilmiş et ithal eden ülke oldu. Sevindirilen çiftçileri adına Amerikan Hükümeti düşünemese de Fransız Hükümeti Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'e en büyük ödülleri olan Şövalye'lik Nişanı'nı Fransız Devlet töreni ile verdi. Tüm bunlara rağmen 2007 yılından bu yana Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker, bakanlığını tam bir propaganda bakanlığına dönüştürmüş olduğundan dolayı kamuoyunda '' çifti destekleniyor '' algısı yaratmıştı.
Sayın Mehdi Eker, Hitlerin propaganda bakanına, doğrusu taş çıkartırdı. 2008 yılında hayvancılığı çökerttiğinden 2010 yılında sıfır gümrükle yaptırdığı canlı hayvan, et ithalatı karşısında '' yerli çiftçilerimizle yabancı çiftçileri rekabete açtık '' diyordu. Yemi, mazotu pahalı alan yerli çiftçi ile yemi, mazotu ucuz alan yabancı ülke çiftçilerini yarıştırıyoruz anlamına geliyordu söyledikleri. Yani engelli ile engelsiz aynı parkurda yarışa sokulmuştu.
Çiftçiye mazot, ürün, gübre, hayvan başına destek, organik tarım destekleri yılda bir kez veriliyor. Bu destekler ayrı ayrı olarak Resmi Gazete de yayınlandığında tüm medyada yer alıyor. Sonra destekler muhtarlıklarda itiraz için askıya çıktığında yine tüm medyada yer alıyor. Sayalım, etti bir.
Desteklerin ödeneceği zaman belli olduğunda da şu destek filan tarihte ödenecek şeklinde yine medya da yayınlanıyor, etti iki. Bir süre sonra '' şu destek parası çiftçilerin hesabına yattı '' haberleri yer alıyor. Etti üç. Çiftçinin birlikler aracılığı ile verilen destekleri var; hayvan başına destekler, çiğ süt litre başına destekler... Bunlar ise farklı bir şekilde basında yer alıyor, etti dört.
Şimdi yazımda bahsettiklerimi yukardan aşağıya sayacak olursak destekleme haberleri basında yılda 4-5 kez yer alıyor sanılır. Hayır öyle değil, her ürün grubunu 4-5 ile çarparsanız 25- 30 sayısı karşımıza çıkar. Buna göre ortalama her iki haftada bir Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın '' çiftçiyi destekleme '' haberleri basında yer alıyor. Hal böyle olunca çiftçi olmayan insanlarda '' çiftçi destekleniyor '' algısı oluşuyor.
Bu yazımızda mazotu ele alalım...
Mazotun pahalı olması nelere yol açıyor?
Mazotun pahalı olması sadece matematiksek olarak ürün maliyetini etkilemiyor, toprağın yapısını da etkiliyor. Ürünün mantar vb. hastalıklara direncini zayıflatıyor. Yağışın az olduğu zamanlarda toprak suyu depolayamıyor, yağışın fazla olduğu zamanlarda da tarla yüzeyinden akıntı toprağın yüzeydeki organik hasılayı suni veya doğal drenaj kanallarına götürüyor ve tarla çoraklaşıyor. Tarlalar kayalaşıyor.
Mazotun pahalı olması ile bunların ilişkisi mi? Mazot pahalı olunca çiftçi tarlasını yeterince işlemiyor. Mesela kazık köklü bitkilerde çok mazot harcayan pulluk ile işlemek gerekirken, patlatma veya diskaro hatta koble ile tarlayı işliyor.
Çiftçi üç- dört yıl üst üste mazotu en az harcanan buğday tarımına rağbet ediyor. Böylece pahalı mazot çiftçiye üründe her yıl münavebeyi terk ettiriyor.
Çiftçiye anızı yakma deniyor. İkinci ürün ekilen yerlerde istisnasız her tarladaki anızlar yakılıyor. Yılda tek veya iki ürün ekilen yerlerde anız yakılmasına mazotun pahalılığı neden oluyor. Çiftçi traktörüne bağlayacağı özel aleti ile ciddi miktarda mazot harcayarak anızı parçalayacağı, tarlasına organik madde kazandıracağı yerde anızı yakıyor! Mazot pahalı olduğundan sulanamayan arazilerde çiftçi ikinci ürün ekmiyor. Riske girmiyor.
Çiftçi pahalı mazotta destekleniyor mu?
Destekleniyor, desteklenmesine de, peki ucuz mazot elde eden yabancı çiftçiler kadar mı? Buna evet diyebilmek mümkün değil.! Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2014 yılı dekar başına mazot desteğine göz atalım:
"Peyzaj ve Süs Bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman Emvali Alanları"için;
-MazotDesteği dekar başına 3.1 TL,
"Hububat, Yem Bitkileri, Baklagiller, Yumru Bitkiler, Sebze, Meyve Alanları" için;
-Mazot Desteği dekar başına 4,6 TL,
"Yağlı Tohumlu Bitkileri ve Endüstri Bitkileri Alanları" için;
-Mazot Desteği dekar başına 7.5 TL,
Mazotu ucuz satın alan Amerikan çiftçisi dekar başına pamukta 30 litre, buğdayda 15 litre, soya ve mısırda 22 litre mazot tüketiyor. Türkiye'nin traktör parkının ABD'ye göre daha eski olması nedeniyle ülkemiz için bunu pamukta 30 litre , buğdayda 16 litre, soya ve mısırda 24 litre tüketildiğini kabul edelim.
Türk çiftçisi pamukta mazota 120 TL öderken devletten 7,5 TL alıyor, buğday da 64 TL ödüyor, devletten 4,6 TL alıyor, soya ve mısırda 96 TL ödüyor, devletten 7,5 Tl alıyor. Yukarda mazotun pompa satış fiyatını 4 TL/litre olarak kabul ettik. Buna göre çiftçi PAMUKTA mazotun litresini 120-7,5= 112,5/30 = 3,75 TL den, aynı yöntemle hesaplarsak BUĞDAYDA 3,71 TL'den, SOYA ve MISIRDA ise 3,68 TL' den satın almış oluyor.
Üstelik aradaki komik fark çiftçi mazotu sarf ettikten en az dokuz ay sonra ödeniyor. Buna destek denir mi? Denemez! Ama, gel gör ki ''çiftçi destekleniyor '' sanılıyor. 13 yıl önce Türkiye tarımda kendi kendine yeterli bir ülke iken şimdi tarımda da ithalatçı ülke haline getirildi. Beyler, tarım gıdamızı üretiyor. Gıda politikaları petrol-enerji politikalarından daha da önemlidir.
Çapar Kanat