İklim Forumu'nda Yeşil Yol'a karşı çıkan kadınlardan Tülay Gülay ve Zeliha Gülay konuştu.
İklim değişikliğine karşı Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından sosyal hareketleri bir araya getiren İklim Forumu ikinci gününde devam ediyor.
Forumda, iklim değişikliğinin de konuşulacağı G20 Zirvesi ve yeni bir iklim politikasının belirleneceği Paris İklim Zirvesi öncesinde iklim değişikliğinin tüm boyutları ele alınıyor.
Forumun Ekoloji Mücadelesinde Kadınlar panelinde Yeşil Yol projesine karşı çıkan Tülay Gülay ve Zeliha Gülay konuştu.
Karadeniz bölgesinde Samsun, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Trabzon, Artvin’i içine alan sekiz ilin yaylaları turizmi geliştirme kapsamında 2 bin 600 kilometrelik yolla birbirine bağlanmak isteniyor.
Zeliha Gülay: Doğa tahrip edilmezdi, kuralları biz koymuştuk
"Çamlıhemişidne doğdum, orada büyüdüm, sevdalık ettim, çocuklarımı büyüttüm. O zamanlar şartlar ağırdı. Yine de mutluyduk. Hayvanımız, bahçemiz, çayımız vardı. Altından kalkabiliyorduk. Erkekler hep gurbette oluyordu. O zamanlar her şeyimiz doğaldı, organikti. Sonra Avrupa gübresi geldi, biz ne kötü bir şey olduğunu bilmiyorduk tabii. Sonra anladık, şimdi üç senedir organik çaya geçtik.
Mayısta Pokut yaylasında, sonra iki ay da Samistal Yaylası’nda kalırız. Yaylaya çıkınca korucu tutulurdu. Öyle gelişigüzel herkes doğayı tahrip etmezdi. Otlara göre hayvanları otlatırdık. Ot bitince başak yere geçilirdi. Herkes birlik beraberliğe uyuyordu. Üstelik devlet koymamıştı bu kuralları, biz koymuştuk.
Yaylada horon oynardık. Ama bu sene çok zorlandık. Yeşil Yol diyorlar. Milletvekiline de sordum, ‘Niye ismi Yeşil diye. Dedi ki, yeşil saadettir. Ama yeşili kazdın mı altından toprak çıkar. Biz saadeti zaten biliyoruz ama siz onu kazıyorsunuz. Biz uğraşıyoruz, sonuna kadar mücadele edeceğiz."
Gönül Gülay: Şimşirin kuruduğunu gördünüz mü?
"Çamlıhmeşinliyim, ilkokul mezunuyum. Çarıkla okula gittim, çok da severim, rahat bir giysidir. Her şeyimiz güzeldi. 25 nüfusluk evde 30 inekle çobanlık yaptım. Yaylalarımızda mutluluğumuz vardı. Dayanışma içinde yaşıyorduk. Devletin d harfi bile girmedi Çamlıhemşin’e. Marshal yardımıyla süt tozu verdiler biz yer miyiz, yemedik. Bizim sütümüz vardı. Hemşin kadını erkek üstünde egemendir. Her evde bir büyük anne vardır, evin vekili odur.
Her yaylanın yolunu köylü kendisi yaptı, hiç devletin katkısı yoktur. Yeşil Yol nedir, yol birilerine satılmıştır, rant vardır. 3 bin metrede 7 katlı apartman yapmak istiyorlar. Bu büyük bir doğa katliamıdır. Bizim oranın florası çok kıymetlidir. Bunların yok olmasına insan olanın gönlü razı olmaz.
Yeşil Yola başladıklarında bir gittik yaylaya, dozer yolu kapatmış. Hepimiz taşları taşıdık, yolları yaptık. Dozeri geri çektirdik. Orada nöbet tuttuk. Biz yaşlandık ama çocuklarımıza, torunlarımıza bir şey bırakmak istiyoruz. Zaten ormanlar bitmiş, bir bizim oralar kalmış. Bizim vadimiz oksijende en iyi yerlerden. Orman gülü şimdi yaylanın her tarafında var. Biraz da insanın eli değse yaylada her şey yapılır. Ama Yeşil Yol değil. Doğamızı yok etmeye çalışıyorlar. Şimşir ağacını bilir misiniz, doğa bilimci değilim ama doğayı iyi bilirim. Bütün şimşir ağaçları kurumuş. Yaşlılara sordum, şimşirin kuruduğunu gördünüz mü diye, dediler yok. Bütün kestaneler kuruyor, kestane korunursa demirden bile dayanıklıdır. Çam ağaçları zaten kurudu. Ama biz direneceğiz. Nereye kadar bilmiyorum."
Bianet