Arıcılık gerek insan yaşamı üzerine olumlu etkileri, gerekse de ekonomik önemi nedeniyle geçmişten bugüne ilgi çeken bir uğraşı.
Özellikle ülkemiz uygun iklim koşulları ve zengin bitki örtüsü ile arıcılığa çok elverişli bir ortam oluşturmakta. Dünya'da 4 mevsimi de yaşayan pek az ülke var. Şanslıyız çünkü hem 4 mevsimi yaşayan ve çok zengin bir floraya sahip olan ülkemizde yıl boyu arıcılık faaliyeti yapılabilir. Ayrıca Dünya'da son derece sınırlı bir bölgede üretilebilen çam balının % 92'si de ülkemizde üretilmektedir.
Ülkemizde yeterli koloni varlığı, bitki örtüsü ve arıcılık birikimi olmasına karşın arıcılar tarafından modern arıcılık tekniklerinin kullanılmaması nedeniyle kovan başına verim çok düşük ne yazık ki.
Ülkemiz koloni varlığı bakımından ortalama 6,5 milyon koloni varlığı ile dünyada Çin'den sonra 2. sırada yer almakta iken koloni başına düşen bal verimi sıralamasında ise; ortalama 46 kg ile Çin 1. Sırada yer alırken, Türkiye ortalama 16 kg ile 6.sırada yer alır. Burada bence önemli olan koloni varlığının çokluğu değil, mevcut kolonilerden alınan verimin yüksek olmasıdır. Yüksek verim ancak modern arıcılık tekniklerinin arıcılar tarafından yaygın olarak kullanılması ve daha bilinçli olarak arıcılık yapılması ile mümkündür.
Son yıllarda insan sağlığına verilen önem artarken, doğal ürünlere özellikle arı ürünlerine yönelim hızla artmaktadır. Arıcılık dendiğinde herkesin aklına ilk olarak bal gelmektedir, ancak balın yanında; balmumu, polen, arı sütü, propolis, arı zehri gibi önemli maddelerin de elde edilmesinde arı vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu sayılan ürünlerin de insan sağlığı üzerine çok olumlu faydaları bulunmakta ve son yıllarda bu ürünleri kullanan kişilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
Ayrıca bal arıları polinasyona* sağladıkları katkı nedeni ile de tarımın vazgeçilmezlerindendir. Yabani ve kültür bitkilerinin yaklaşık % 85'nin temel tozlayıcısı arılardır. Bu şekilde bitkisel üretim ve çeşitliliğe katkısı kendi ürün değerinin yaklaşık 15 katıdır. Bu bağlamda bitkisel üretimde artış sağlamak isteyen üretici üretim bölgesinin yanında arıların bulunmasına özen gösterirse verimini arttırır.
Çiçeklerdeki nektar arılar tarafından toplanıp bala dönüştürülerek değerlendirilmezse yok olur gider, ağaçlar veya madenler gibi daha sonraki yıllarda değerlendirme olanağı yoktur. Bu doğal kaynak arılar tarafından bala dönüştürülerek ekonomiye kazandırılır. Arıcılık, kırsal alandaki iş gücünü üretken hale getirmenin yanı sıra, yok olan doğal kaynağı da ekonomiye kazandırmaktadır.
Arıcılık, üretim yapabilmek için toprak sahibi olmanın şart olmadığı bir tarım koludur. Bu nedenle tarımla uğraşan veya kırsal alanda yaşayan kadın-erkek her insanın, çok küçük girdi destekleri ve arıcılık eğitim programları ile bir yan faaliyet olarak arıcılık yapabileceğini düşünüyorum.
Polinasyon : Bitkilerde Tozlaşma ve Döllenme
Ayşe Şimşek Ceylan
Ziraat Mühendisi - Arı Uzmanı