Bildiğiniz gibi altının gerçek rengi beyaz değil de, esasında sarıdır.

Biz çiftçilerin gözünde, "buğday" dan bahsediyorum. İnsanoğlunun yaşamak için binlerce yıl önce bulduğu bu temel gıda maddesi, güzel ülkemizde hemen hemen her bölgede üretilmektedir.
Ben, Hatay-Reyhanlı'dan bahsedeceğim. Bugünler de artan ürün çeşitlerine rağmen çiftçilerimiz bu tarım şehrinde yakın zamana kadar en çok pamuk ve buğday ekmektedir.
Bir yıl önceden ayırdığı buğday tohumunu, Kasım ayı içerisinde sürerek hazırladığı tarlaya taban gübresi ile birlikte, dekara (dönüme) 20-25 kg gelecek şekilde ekimi (genellikle mibzerle) gerçekleştirilir. Yağmurlardan sonra çimlenerek çıkan ve bütün tarlayı yemyeşil kaplayan buğday, insanların umudunu da yeşertmektedir.
Zamanı geldiğinde yabancı ot ilaçlaması yapılarak, üst gübre ile azot ihtiyacı karşılanan buğdayın, yağışın az olduğu dönemlerde sulama da yapılarak verim artışı sağlanabilmektedir. Buğdayın tam sararmadığı ve sertleşmediği günlerde, bir kısmı önceden biçilerek damak tadı çok güzel olan "firik" yapılmaktadır.
Mayıs sonu, haziranın ilk haftasından çiftçilerin önceden anlaştıkları Kırşehir-Nevşehir'den gelen biçerdöverler tarafından hasadı yapılmaktadır. Dekarda 500-600kg alınan buğday çiftçilerimiz tarafından tüccara veya T.M.O.' lara satılarak değerlendirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında "buğday" çok yönlü bir sarı altın kaynağı olarak görülebilir.
Eğitmen / Yazar
Hatice Mine Bahadır