Türkiye'de tarım sektörü, gelecekte yaşanan iklimsel değişimlerden en çok etkilenecek sektörlerin başında geliyor.
Ormanların azalması, ekilebilir tarım arazilerinin hızla yok olması, aşırı sanayileşme, başta su kaynakları olmak üzere sınırlı doğal kaynaklar üzerindeki etki ile gerçekleşen çevre ve hava kirliliği, iklimsel değişimin ciddi boyutlara ulaşmasında en önemli olan unsurlar olarak biliniyor.
Tüm bu olumsuz etkenler sonucu atmosferdeki sera gazı birikiminin artmasına bağlı olarak iklim şartlarındaki hızlı değişimle birlikte atmosfer ve okyanusların ısınması, küresel su döngüsündeki ani değişimler, buzullarda erime, deniz seviyesinin yükselmesi, afetlerin şiddetinin artması gibi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaktayız.
Mevsimlerde yaşanan kaymalar, kuraklık, yağış rejimlerindeki dalgalanmalar, sel, kasırga ve diğer afetler, geçmişte yapılan ve halen yapılmaya devam edilen yanlışların getirisi olarak görülüyor. İklim değişikliklerin ekonomiye etkisinin incelendiği Stern Raporu'na göre, bu duruma hiçbir önlem alınmadığı takdirde, iklim değişikliğinin özelikle çevre, gıda, su, sağlık üzerine olumsuz etkilerinin ekonomiye olan yansıması ise gelişmekte olan ülkelerde daha büyük şekilde olacak.
Türkiye artık yarı tropikal bir iklim yapısına doğru yavaş yavaş kayıyor. Yaz mevsiminde ani sağanak yağışlar artarken, aşırı kurak günler de bizleri bekliyor. Mevsimlerin kaymasıyla birlikte hava şartlarında hızlı geçişler yaşanıyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC'ye göre 2070 senesine kadar, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin tarımsal bölgelerine düşecek yağışların en iyimser tahminlere göre yüzde 5 ile yüzde 25; kötümser tahminlere göre ise yüzde 25 ile yüzde 50 oranında düşeceği öngörülüyor. Türkiye, uluslararası değerlendirme raporlarına göre küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölge olan Akdeniz Havzası'nda yer aldığı için farklı bir önem taşıyor. Bu nedenle iklim değişikliği kaynaklı olarak kuraklık ve çölleşmenin Türkiye'nin gıda güvenliğini olumsuz şekilde etkileyeceği düşünülüyor. Çünkü Türkiye'de tüm bölgelerde yetişen ürünlerin verimliliğinde azalış görüleceği tahmin ediliyor.
Örneğin; Karadeniz ve İç Anadolu Bölgeleri'nde başta ayçiçeği tarımının azalacağı, mısır ekim alanlarının artacağı düşünülüyor. Arpa ekim alanlarının ise Karadeniz, Doğu Anadolu Bölgeleri'nden, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine doğru kayacağı tahmin ediliyor.
Bu duruma paralel olarak tarım ürünleri ihracatının düşmesi ve ithalatın daha da artması gündemde. Dört mevsimi yaşayan ülkemizin artık yarı tropik ve yarı kurak bir iklime geçiş yapacağı düşünüldüğünde ise hem üretici hem de tüketici zor günler yaşayacak gibi görünüyor. Peki, biz yarı tropik iklime hazır mıyız ?
Hayal Senem Sayan
FAO