İzmir Tire Süt Koop. Bşk. Mahmut Eskiyörük ile gündemden düşmeyen et ve süt fiyatlarını, sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk.
İzmir Tarım Grubu Bşk, İzmir Tire Süt Koop. ve İzmir HAYKOOP Bölge Birliği Bşk. Mahmut Eskiyörük ile et ve süt üreticilerinin sorunları başta olmak üzere tartışılan fiyatları ve çözüm önerilerini konuştuk.
Sayın Mahmut Eskiyörük, son günlerde sıkça tartışılan et ve süt fiyatları konusunda görüşleriniz nedir? Et verimi yüksek ırkların veya melez ırkların et hayvancılığında kullanılması konusunda neler düşünüyorsunuz?
Asıl sorun ; Et üretiminde eksiğimiz, süt üretiminde ise fazlalığımızdan dolayı sektörde fiyat istikrarı sağlanamamaktadır. Başlıca nedenleri ise ; ülkemizde tarım ve hayvancılık sektöründe Planlı Üretim yapılmamaktadır. Geçmişte tarımla ilgisi bulunmayan ve kaba yem üretecek arazisi olmayan şirketlere yüzde 0 faizli kredilerle, büyük ölçekli çiftlikler kurdurulmasıyla süt üretimi kontrol dışı artmıştır. Sütte yüksek, ette ise düşük verimliliği olan Holstein ırkının ön plana çıkarılması et ve sütte üretim dengesini bozmuştur. Holstein ırkından yılda ortalama ürettiği etin 30 katı süt sağlanırken; ülkemizde tüketilen süt, tüketilen sığır etinin 15 katıdır.
A.B ülkelerinde geçtiğimiz yıl süt üretim kotalarının kalkmasıyla dünya pazarında arz fazlalığı meydana gelmiştir. Fiyatların aşırı düşmesiyle tüm dünya pazarında süt krizi yaşandığından ve üretim maliyetlerimizin yüksekliğinden dolayı ihracat olanaklarımız daralmıştır.
Ülkemizde örgütlü yapının zayıf olması nedeniyle sektörde fiyat dalgalanmaları yaşandığı dönemlerde tüccarlar piyasayı speküle ederek fırsattan ticari rant elde etmeye çalışmaktadır. Bu durum hassas dönemlerde piyasa dengelerini tamamen bozmaktadır.
Çözüm olarak kısa vadede uygulanabilecekler ise; Et ve Süt Kurumu örgütlerden ve sanayiciden süt tozu alımı yaparak sütteki arz fazlalığını ortadan kaldırmalıdır. Ayrıca ekonomik açıdan ömrünü tamamlamış olan 9 yaş üstü, verimsiz ve sorunlu ineklerin kesilmesine teşvik verilerek, etteki açık giderilmelidir. Aynı zamanda süt üretiminde de düşüş yaratılarak piyasaların dengelenmesi sağlanacak ve verimi yüksek sağlıklı ineklerin kesimi önlenecektir. Büyükşehir Belediyeleri, okul öncesi çağda çocuğu olan yoksul ailelere süt ve süt ürünleri dağıtım projeleri uygulamalıdır. Resmi kurum ve kuruluşların gıda tedariklerini öncelikli olarak üretici örgütlerinden direk alımları sağlanmalıdır. Dış etkenlerle ülkemize gelen sığınmacılara Devlet tarafından süt ve süt ürünleri dağıtımı yapılmalıdır. Süt tüketiminin artırılmasına yönelik kamu spotları yaygınlaştırılmalıdır. Orta vadede ise ; Holstein gibi sadece sütçü değil, Simental gibi et verimi de yüksek olan ırklar geliştirilmelidir.
Et ve süt üreticilerinin yaşadığı temel sorunların çözümü için uzun vadede ne gibi adımlar atılmalıdır?
Et ve süt üretim miktarları arasındaki dengesizliği gidermek için koşulları uygun olmayan işletmelerdeki Holstein ırkı süt hayvanlarının simental ve montofon gibi ırklar ile tohumlanması teşvik edilmeli. Bu melezleştirme ile süt verimi yüzde 20 düşürülürken, et verimi de yüzde 20 arttırılacaktır. Aynı zamanda hastalıklara karşı daha dayanıklı bir ırk oluşturulacaktır. Besi hayvancılığı, çiftlik bazında ekonomik olmadığından mera hayvancılığı geliştirilmelidir. Küçükbaş hayvancılık teşvik edilmelidir. Büyük ölçekli çiftlikler kurulmasına yönelik teşvikler kaldırılarak, bu kaynaklarla kırsaldaki aile işletmelerinin devamlılığı kesinlikle sağlanmalı ki çözüm sağlansın.
Örgüt yapısı düzenlenerek süt toplama ve pazarlama faaliyeti sadece kooperatifler kanalıyla yapılmalıdır. Örgütlerin üreticiyi korumayabilmesi için, gerektiğinde piyasaya müdahale edebilecek fon oluşturma yetkisi de verilmelidir.
Uzun vadede uygulanması gerekenler ise ; Örgütler kanalıyla sözleşmeli üretim modeli uygulanarak üreticinin satış, sanayicinin tedarik güvencesi sağlanmalıdır.
Desteklemeler için ayrılan kaynaklar; piyasaya müdahale edilerek fiyat istikrarının oluşturulması, üretimin planlanması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kooperatifçiliğin geliştirilmesi gibi yapısal sorunların giderilmesinde kullanılmalıdır. Üreticiye para veren değil, para kazandıran bir Tarım Politikası oluşturulmalıdır.
Röportaj : Hayal Senem Sayan