Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği bünyesinde Tohum Takas Ağı hakkında Buğday Derneği Bilişim Koordinatörü Sayın Mehmet Gürmen ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
''Atalık tohumlar sandıklardan çıksın, farklı ellerde topraklarda yeniden hayat bulsun''
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği 'ni , kuruluş hikayesini , amaçlarını, faaliyetlerini, yararlarını bize anlatabilir misiniz?
Buğday Derneği; kurucusu olan Victor Ananias'ın 1991 yılında Bodrum'un pazarında köylü ürünleri tezgahı açması ile başlayan bir hareketin dönüşe dönüşe geldiği son yapısıdır. Bir yandan pazar tezgahında ürün tartıp paylaşmaya bir yandan da satılan bu ürünlerden yapılabilecek yemeklerin hikayesini anlatmaya çalışan sevgili Victor bu kadar tarifi vermek yerine bir restoranda kolektif olarak pişirip tadı ve hikayeyi paylaşarak "tezgah" ın "Buğday Restoran"'a çevrilmesini sağlıyor. Hareket; restoran ve birlikte gelen doğal ürünler dükkanından sonra da; pişirilen bu yemeklerin tariflerini içeren fanzin'e, bu da yetmeyince Buğday Dergisi'ne, daha sonra da 2002 yılında Buğday Derneği'ne dönüşüyor. Derneğin amacı bireylerde ekolojik dönüşüm için farkındalık yaratmak, bilgi ve deneyim paylaşım ağları ile model projeler oluşturmak. Bu amaçlar doğrultusunda; %100 Ekolojik Pazarlar, TaTuTa, Tohum Takas Ağı, Eğitim, Doğa Dostu Kent Bahçeleri ve paydaşı olduğumuz Arıcılık, Kompost gibi AB ortaklı projeler ve faaliyetlerle beraber basılı yayınlarımız, Açık Radyo'daki haftalık programımız ve sosyal medya iletişimimiz devam ediyor. (Bilgi için; www.bugday.org)
Ülkemizde ekolojik yaşam ve çevre ile ilgili mevcut durumu ve eksiklikleri değerlendirir misiniz?
Ülkemizde artan nüfus hem ciddi bir ekolojik / sosyal yıkımı hem de artan ekolojik farkındalığı beraberinde getiriyor. İki görüş ve duruş; birbirini uzaktan takip eden kardeşler gibi büyürken; bizler bireyler olarak bunun neresinde duruyoruz, alışkanlıklarımızı ve tercihlerimizi hangi sistemleri besleyen birey/kurumlar üzerinden gerçekleştiriyoruz buna bakmak gerektiğine inanıyoruz. Örneğin büyük endüstriyel üretim yapan marketlerden gıda satın almayı seçerek hem zehirli gıda üretiminin devamını desteklemiş oluruz hem de bu yapıların karlılığını artırarak güçlenmesine katkıda bulunmuş oluruz. Oysa ki gerçek yerel tohumlarla ve zehirsiz üretim yapan üreticilerden ürün almayı tercih edecek şekilde bir davranış değişikliğine gidersek, bu yönde modeller ve hareketler oluşturmaya niyet edersek; hem sözkonusu üreticinin zaten çok iyi bildiği işini layıkıyla yapmaya devam etmesine destek olmuş oluruz hem de kendimiz ve çevre sağlığı için üzerimize düşen görevi biraz da olsa yapmış oluruz. Ayrıca bu üreticileri aracı tacirlerin ellerinden kurtararak daha adil bir pazarlama yöntemini ve refahlarını korumalarını desteklemiş oluruz. Bu; yapılabileceklerden sadece biri, herkesin bireyler olarak şehirde bile atabileceği o kadar çok adım var ki; önemli olan sadece istemek ve hemen bugün başlamak!
Uluslararası faaliyetleriniz nelerdir?
Derneğimiz IFOAM dünya organik federasyonunun, WWOOF federasyonunun (Organik çiftliklerde dünya çapında fırsatlar ağı) ve ECEAT ağlarının üyesi. Bunun yanısıra Avrupa Birliği'nden paydaşlarla birçok projemiz başarıyla tamamlandı, aktif olarak da Arıcılık ve Kompost projelerimiz devam etmekte.
Sitenize kayıtlı organik çiftlikler için var olan kriterleriniz nedir? Gönüllülerin faaliyetleri nelerdir?
TaTuTa isimli (Tarım-Turizm-Takas) projemize üye olan evsahiplerinde doğa dostu üretim beklentimiz var; bu bizim olmazsa olmaz beklentimiz. Bunun dışında ev sahibinin turizm faaliyeti de varsa bu turistik faaliyetin tarımsal faaliyeti gölgeleyecek kadar büyük olmamasını, her ikisinin de bir dengede (hatta mümkünse tarımsal etkinliğin daha fazla olmasını) olmasını önemsiyoruz. Bu ev sahiplerini ziyaret etmek isteyen gönüllüler www.tatuta.org sistemine üye oluyorlar (dernek üyelerimiz için ücretsiz) ve sonrasında Türkiye haritası üzerinden seçtikleri çiftliğe gitmek için başvuruda bulunuyorlar. Bu çiftlik onaylarsa gidip orada kalıp üretim faaliyetlerine destek oluyorlar. Bunun karşılığı olarak da kaldıkları süre içerisinde bir konaklama veya yemek ücreti ödemiyorlar. Ancak bu ağı bazen "Çiftliklerde bedava tatil" olarak algınlanıyor; bunu düzeltelim; bu çiftliklerde gönüllü olmak isterseniz oradaki çiftliğe ve dönemine göre değişen şartlarda işlerde çalışmanız gerektiğini, bunun bir tatil olmadığını belirtmekte fayda var. Bilgi için (www.tatuta.org)
Tohum Takas Ağın'ının doğuşu, işleyişi, amaçları nelerdir?
Tohum Takas Ağı projemiz "Tohumlara Sadakat" projemizin devamı olarak 2008 yılından sonra ivmelenerek kampanyalarla devam eden bir proje. Bu projedeki asıl amaç; 5553 sayılı tohumculuk kanunundan sonra satışı yasaklanan kayıt altına alınmamış yerel / atalık tohumların kaybolmaması. Bu amaçla halihazırda ekolojik üretim yapan üretici dostlarımız ve TaTuTa evsahiplerimizle başlattığımız projeye daha sonra yeni üreticiler ekleme şansımız oldu. Bu sayede yerel tohumlar planlı ve düzenli bir şekilde bu üreticiler tarafından ekildi ve kendi aralarında bu tohumların takas edilmesine kolaylaştırıcılık ettik. Ayrıca çiftçi buluşmaları düzenledik ve yetiştiricilik / tohumluğun nasıl alınacağı konularda uzman paylaşımlarını eğitim programları içerisinde üreticiye ulaştırma şansımız oldu. Proje 2011-2014 yılları arasında gönüllü "Adım Adım" koşucuları tarafından toplanan kaynaklarla finanse edildi. Bu kampanya döneminden sonra da derneğin öz kaynaklarıyla devam eden projede çiftçiler arasında tohumun takas edilmesini kolaylaştırmaya devam ettik. 2016 yılında AB Sivil Düşün programının desteğiyle www.tohumtakas.org internet sitesinin son halini geliştirdik ve herkese açık - ücretsiz bir şekilde hizmete sunduk. Bu site üzerinden tüm üretici, hobist ve tohumseverler ellerindeki yerel tohumları diğer üyelerle takas edebiliyorlar. (Projenin kampanya arşivi için: www.yasasintohumlar.org - Takas Sitesi için: www.tohumtakas.org)
Türkiye'de yerli tohumun değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Köy popülasyonu / yerel-yerli tohum dediğimiz değer aslında çok çeşitliliğin bir bekçisi olmasına rağmen malesef son zamanlarda Türkiye'deki ekim oranı %2-3 seviyesine kadar gerilemiş durumda. Buna en büyük etken ıslah edilerek melezlenmiş verimli yeni çeşitlerin geliştirilmesi ve bu üretimi destekleyen sentetik gübre-zehir-hormon ve koruyucu uygulamaların artması. Elbette yerel tohum ve doğa dostu üretimi terk edip bu endüstriyel sistemden gelen ürünlerle beslenmeye başladığımızda bu sentetik ögelerin insan sağlığını etkilememesi mümkün değil. Bizler; hem doğayı hem de doğanın sahibi değil bir parçası olan insanı zehirleyen bu yaygın endüstriyel üretimin doğa dostu yöntemlerle olan üretime dönüşmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz.
Son olarak organik tarıma, ekolojiye doğa dostu insanlara ve sizlere ulaşmak isteyenlere söylemek istedikleriniz nelerdir?
Artık her bireyin kendi sorumluluğunu alması gereken bir çağda yaşıyoruz. Güven kelimesinin değerinin kaybolduğu bu devirde; gerçek gıdaya ancak gerçek ve birebir ilişkiler üzerinden ulaşmamız mümkün. Herkesin kendi ürününü üretmesini ve çiftçi olmasını beklemiyoruz ancak;
"Üretebiliyorsanız üretin; üretemiyorsanız güvendiğiniz bir üreticiden / üretici kolektifinden gıdanızı temin edin, bunu yapamıyorsanız bu üreticilerle iletişim halinde olan gıda topluluklarına dahil olun, bunu da yapamıyorsanız ekolojik sertifikalı ürünleri tercih edin"
diyoruz. Derneğimizin danışman ve denetleyici olduğu %100 Ekolojik Pazarlar projemiz; şehirde bu ürünlere erişemeyen insanlar için büyük bir imkan sağlıyor. (Bilgi için www.ekolojikpazar.org)
Röportaj: Tuğba Gülsever