TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sayın Ferdan Çiftçi ile pamuk üzerine genel bir konuşma gerçekleştirdik.
Türkiye'de pamuk üretim alanlarının azalması haliyle üretim miktarlarında da bir azalışa sebep oldu. Bunun bir sebebide ithalata dayanan politikalardır.
Sayın Ferdan Bey, öncelikle sizi tanıyabilirmiyiz?
Merhaba ben Ferdan Çiftçi E.Ü. Ziraat Fakültesi Mezunuyum. Tarım Bakanlığında 29 yıllık hizmet sonrası iki yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesinde çalışıyorum. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi yönetim kurulu üyeliği, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterliği (2007-2014), İzmir Akademik Meslek Odaları Platformu Sözcülüğü görevlerini yaptım. 2009'dan bugüne ise TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanlığı görevini yürütüyorum.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası'nın amaç ve görevleri hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 1954 yılında kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki demokratik kitle örgütüdür. Genel Merkezi Ankara'dadır. Genel Merkez, 26 şube ve 57 temsilcilik ile 81 ilde örgütlüdür.
Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği 6. maddesinde amaç ve görevleri tanımlanmıştır. Maddenin a bendinde yazdığı şekliyle; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak,
Meslek ile ilgili her türlü hukuki, idari ve teknolojik düzenlemeleri oluşturmak, incelemek, bunlarla ilgili görüş ve önerilerini resmi ve özel kuruluşlara bildirmek,
Meslek standartlarını ortaya koymak bunların uygulanmasını, meslektaşların uymasını sağlamak ve denetlemek, bilirkişilik hizmetleri, mesleğin geliştirilmesi için her türlü bilimsel çalışmayı yapmak, Ziraat Mühendisliği eğitimi ile ilgili öneriler geliştirmek, eğitim ve istihdam ilişkisi konusunda çalışmalar yapmak gibi hemen sayabileceğimiz görevleri sıralayabiliriz.
Ziraat Mühendisleri Odası bu çalışmalarını meslek ve meslektaş sorunlarının ülke sorunlarından ayrılamayacağının bilinci içerisinde yapar.
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 'de Genel Merkez ve diğer şube ve temsilciliklerde olduğu gibi aynı anlayışla çalışmalarını yürütür.
Pamukta bu yıl beklenen rekolte nedir?
Pamuk üretimimiz kütlü olarak 1995 yılında 2.23.507 ton iken aradan 10 yıl geçtikten sonra 2015 yılında 2.050.000 tona gerilemiştir. Tabi bu sürede Türkiye net pamuk ithalatçısı olmuş ve her yıl ortalama 700-900.000 ton pamuk ithal ediyoruz. Bu yılki Pamuk rekolte tahmin çalışmaları henüz tamamlanmadığı için bu konuda net bir şey söylemek zor. Ancak bizim sahada gözlemlerimize ve diğer bölgelerden aldığımız bilgilere dayanarak bu yıl rekoltenin geçen yıla göre %10 yüksek olacağını söyleyebiliriz. Bu durumda 2016 yılı kütlü pamuk rekoltesinin tahmini olarak 2.255.000 ton olarak gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz yıllara oranla pamuk ekim alanlarında bir değişiklik gözlenmekte midir?
Son 10 yılda pamuk üretim alanları ne yazık ki dalgalı seyir izlemektedir. 1995 yılında 7.556.940 da olan pamuk ekim alanı 2000'li yıllarda 5.000.000 da ile 4.300.000 da arasında sıkışmıştır.2015 yılında ise 4.340.134 dekara kadar gerilemiştir. 2016 yılı için ise bunun %10 artışla 4.774.147 da olacağını söyleyebiliriz. Pamuk alanlarındaki bu daralma ne yazık ki ithalata dayalı politikaların bir sonucudur.
Pamuk ekim alanlarında asıl sorun Pamuğun Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nden çekilerek Güneydoğu Anadolu bölgesine sıkışmış olmasıdır. Bu da bu bölgede yetiştirilen pamuğun Ege pamuğu kalitesinde olmaması nedeniyle Türkiye Pamuğunun dünya piyasalarında daha düşük fiyattan satışı gibi bir sonuca neden olmaktadır.
Bu yılki desteklemeler pamuk üretimini nasıl etkiledi?
Desteklemeler ne yazık ki üreticinin beklentisini karşılamaktan uzaktır. Primlere baktığımız her yıl kuruşluk artışlar yapılmasına rağmen halen beklenen düzeyde değildir. 2012 yılında 46 kuruş olan pamuk primi 2016 yılı için 10 kuruşluk artışla 75 kuruşa çıkarılmıştır. Bu prim yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapmaya çalışan Pamuk çiftçisinin beklentisinin çok uzağındadır. Eğer pamukta geri dönüş isteniyorsa ithalat politikalarından vazgeçilmeli ve pamukta prim 1 lira 25 kuruşa çıkarılmalıdır. Bu nedenle desteklemelerin pamuk üretimi üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu söylemek zor.
Genel olarak üreticilerin pamuk üretimi konusundaki sıkıntıları nelerdir?
Pamuk üretiminde temel sorunlarımızı birkaç başlık altında toplayabiliriz.
Öncelikle yukarıda da söylediğimiz gibi pamuk üretimimiz ihtiyacı karşılamakta ve her yıl ithalata yaklaşık 2 milyar dolar ödemekteyiz.
Diğer önemli bir sorun üretim maliyetlerinin yüksekliğidir. Bu pamuk üretiminden kaçışı hızlandırmıştır. Bunun yanında makineleşme, ıslah, standardizasyon depolama, kirlilik pamukçuluğumuzun önemli sorunları arasındadır. Ayrıca üretim aşamasında yapılan teknik yanlışlar, bitki koruma ürünlerinde her yıl benzer ürünlerin kullanımı nedeniyle bunlara karşı direnç geliştirme de ciddi sorunlarımız arasında sayılabilir.
Dünya fiyatlarında pek bir artış görülmemesine karşın Ege Bölgesinde bazı bölgelerin ( Nazilli, İncirliova, Manisa gibi) pamuk üretimine tekrardan dönüş yaşadığı belirtiliyor bunun sebebi nedir?
Ege bölgesinde yıllar içerisinde dalgalı seyreden bir pamuk üretim alanını görüyoruz. Örneğin 2009 yılında 4.200.000 da olan pamuk ekim alanı, 2010 yılında 4.800.000 da, 2011 yılında 5.400.000 da, 2013 4.508.000 da ve 2015 yılında 4.340.000 da olmuştur. Böyle baktığımızda yukarıya doğru artış ivmesi ile giden bir ekimden söz edemeyiz. Bu artışları da buradan baktığımızda üreticinin diğer ürünlerinden kazanamamasının rol oynadığını söyleyebiliriz.
Pamuk üretimi için son derece verimli topraklara sahip ülkemiz için pamukta üst düzey kaliteyi ve verimi arttırma yolları nelerdir?
Türk pamuğunun yüksek maliyet sorununun çözülerek üretim alanları arttırılarak üretim artışı sağlanmalıdır. Bunun için de pamuğumuzu koruyucu önlemleri almalı, destekleme primlerinde daha gerçekçi davranmalı. Lisanslı depoculuk uygulamaları geliştirilmelidir. Makineli hasada uygun çeşitler geliştirilmeli ve makineli hasat artırılmalıdır. TARİŞ, ANTBİRLİK ve ÇUKOBİRLİK'in mali ve idari açısından güçlendirilmesi gereklidir. Türk pamuğunu kalitesini korumak için bölgeler arası pamuk nakillerinin önüne geçilmelidir.
Röportaj: Tuğba Gülsever