`PASTIRMA VE SUCUKTAN ÖLENİ DUYMADIK`

KTB Başkanı Ünlü : Pastırma ve sucuktan öleni duymadık

KTB başkanı Şaban Ünlü, Türkiye'de yıllık kırmızı et tüketiminin oldukça az olduğunu belirterek, '' Tarım Bakanlığının yayınladığı gıda kodeksine göre 1 ton ete 150 gram nitrit konulması kurallara uygundur. 1 ton ete ayrıca aynı miktarda asorbik yani C maddesi de konulmaktadır. Bazıları nitrat ile nitrit maddesini karıştırıyor. Nitrit su da da maden suyunda da soda da var. Zaten sucuk ve pastırmada hangi maddeleri kullanıyorsak, etiketimize yazıyoruz. Bakanlıkça sürekli denetleniyoruz. Sadece Türkiye değil, Hollanda, Almanya ve Macaristan gibi Avrupa ülkeleri de et ürünleri konusunda bizden çok üretim yapıyor. Atadan, babadan 3.kuşak sucuk ve pastırma üreticisiyiz. Ama, bugüne kadar ne ben ne ailem ne de çevremdekilerden pastırma sucuk yiyip, bundan dolayı direkt olarak kanser olanı görmedim,duymadım. Tarım bakanlığında bu işin uzmanı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Prof.Dr. İrfan Erol'dur. Kendisinin bu konuda detaylı açıklama yapmnasını bekliyoruz''diye konuştu

Kayserili sucuk ve pastırma üretici İbrahim Fazlıoğlu'da,'' 2013 yılında değişen gıda kodeksine göre et ürünlerinde bakanlıkça belirlenen miktarda, hatta daha altında nitrit kullanılmaktadır.Bu konuda paniğe gerek yok. Bunun gündeme gelmesi bile yanlış. Et ürünlerinin ambalajında veya etiketinde ne katkı kullanıldıysa, zaten yazılı''dedi

Nuh Naci Yazğan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, beslenme ve diyetetik bölüm başkanı Prof.Dr. Neriman İnanç'da konuyla ilgili yaptığı açıklamada '' Türkiye'de et tüketimi zaten yeterli seviyede değil. Bu gerek beyaz gerekse kırmızı et ile et ürünleri açısından da öyle. Örneğin ,2013 yılı Et ve Balık Kurumu verilerine göre yıllık kişi başına et tüketimimiz 32 kilo dolayında. Tarım Bakanlığının gıda kodeksine uygun olarak et mamülleri üretildiğinde bir sorun yaşanmaz. Zaten Dünya Sağlık Örgütünün araştırması da, kural dışı katkı malzemelerini vurgulamaktadır''diye konuştu

MHP Kayseri Milletvekili ve Kayseri Ticaret Odası eski başkanı Hasan Ali Kilci, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) sucuk ve pastırma gibi et ürünlerinin kanser yaptığı iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. Kilci, "DSÖ'nün bu iddiasını kabul edebilmek için yüzyıllardır tüketilen sucuktan dolayı kanser olmuş yüzler, binler, onbinler, yüzbinler hatta milyonlarca insanın kanser olması gerekirdi. Kayserimizin milli ürünleri olan pastırma, sucuk ve diğer et ürünleriyle ilgili tüm dünya ve Türkiye basınında, Dünya Sağlık Örgütü kaynak gösterilerek, 'İşlenmiş et ürünleri kanser yapıyor' şeklinde haberler yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü, sucuk, pastırma, salam ve sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin kanser yaptığını iddia ediyor. Özellikle sucuğun, yüzyıllardır anavatanı olarak bilinen ve şehirle özdeşleşmişken Kayseri'nin böyle bir iddiayı kabul etmesi beklenemez. Yüzyıllardır sucuk üretilen Kayseri'de hatta Türkiye'de bu tüketim yüzünden kanser olduğu iddia edilen kaç olay yaşandığının da açıklanmalıdır. SÖ'nün bu iddiasını kabul edebilmek için yüzyıllardır tüketilen sucuktan dolayı kanser olmuş yüzler, binler, onbinler, yüzbinler hatta milyonlarca insanın kanser olması gerekir''diye konuştu

Milletvekili Kilci, yıllardır Kayseri Ticaret Odası Başkanlığı yaptığını ve kentteki sucuk-pastırma üreticileriyle sürekli diyalog halinde bulunduğunu da ifade ederek, " DSÖ'nün bu genellemesi yanlıştır. Şayet kırmızı et ve türevleri tüketen insanlar kalın bağırsak kanseri olsaydı, et tüketimi en fazla olan ülkelerden Moğolistan ve Bolivya'da sağlıklı insan kalmazdı. Aynı şekilde sucuğun anavatanı olan Kayseri nüfusunun yarısı belki de tamamı bağırsak kanseri olabilirdi. Çok şükür ki Kayseri'de böyle bir vakıa olmamıştır, Türkiye'de de olmamıştır'' ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kayseri 2. sıra milletvekili adayı İbrahim Bahçecioğlu'da Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) işlenmiş et ürünlerine yönelik yayınladığı olumsuz rapora tepki gösterdi. Sektörün içinden geldiğini belirten İbrahim Bahçecioğlu, WHO'nun yayınladığı bir raporla 'salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etlerin kansere yol açma ihtimali' olduğunu iddia ederek, 'kırmızı eti de kanserojen maddeler listesi'ne dahil etmesine tepki gösterdi. Bazı bilim adamlarının, kırmızı etin kansere neden olmadığını, ayrıca sigara gibi kanserojen maddelerle aynı listede gösterilmesinin büyük yanlış olduğunu söylediklerine işaret eden Bahçecioğlu, ABD, Kanada, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ülkelerden tıp, gıda ve beslenme alanında pek çok uzmanın da kırmızı etin beslenmede önemli rol oynadığının altını çizdiklerini ifade etti. "Nobel Ödülü sahibi Alman bilim adamı Harald zur Hausen bile 'kırmızı et türlerinin hepsi kanser yapıyor' diye bir genellemenin yanlış olduğunu dünyadaki örneklerle medyaya açıkladıö diyen Bahçecioğlu, "Bilim adamı bazı kanser türleri çok az olan ancak kırmızı et ürünlerini çok tüketen ülkeler olduğuna, etlerin işlenme şeklinin kansere yol açtığı şeklindeki tezin de kanıtlanamadığına dikkat çekti " şeklinde konuştu.

Sağlık Bakanlığı'ndan 'kırmızı et' açıklaması

SAĞLIK Bakanlığı, son günlerde 'Kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketiminin sağlığa etkileri' konusunda Dünya Sağlık Örgütü'nün raporları doğrultusunda yürütülen tartışmalara ilişkin bir açıklama yaptı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada "Kırmızı et ve işlenmiş etler ile ilgili yapılan güncel açıklamalar ülkemizde toplum bazında müdahale gerektiren öncelikli bir sağlık sorununu gündeme getirmekten çok, sözü geçen ürünleri aşırı tüketen bireylerin dikkatini çekmek için yapılan bir uyarı olarak değerlendirilmelidir" denildi.

ÜLKEDE KİŞİ BAŞI GÜNLÜK KIRMIZI ET TÜKETİM MİKTARI 35 GR

Toplum sağlığını ilgilendirdiği belirtilen kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketimi konusunda kamuoyunu aydınlatmak ve doğru bilgilendirmek için yapıldığı kaydedilen Sağlık Bakanlığı'nın yazılı açıklamasında "Öncelikle Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye'de et tüketimi belirlenen limitlerin altındadır ve temel besin ekmek ve diğer tahıl ürünleridir. TÜİK verilerine göre; ülkemizde kişi başı günlük kırmızı et tüketim miktarı 35 gr olarak saptanmıştır. Bununla birlikte güncel kanser istatistiklerimize göre 15 yaş üzeri bireylerin ülkemizde ortalama kolorektal kanser (Kolon Kanseri) insidansı yani 1 yıl içerisinde bu kanseri geliştirme bazal riski yüz binde 20'dir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Kontrol Ajansı (IARC),Türkiye'nin de dahil olduğu 24 ülke tarafınca yönetilmektedir. Kanser alanında pek çok ortak çalışma yürüten ajans, üye ülkelerinin talepleri ile kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketiminin kanser gelişimindeki rolünü araştırmıştır" ifadeleri kullanıldı.

İŞLENMİŞ KIRMIZI ET TÜKETİMİ KOLOREKTAL KANSERİ RİSKİNİ 1.2 KAT ARTIRIYOR

Kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketimi konusunda yapılan araştırmalara dikkat çekilen açıklamada, "Yaklaşık 20 bilim insanının 800'den fazla yayımlanmış makaleyi incelemeleri sonucu; kırmızı et tüketiminin kolorektal kanser ile ilişkisi Grup 2A (muhtemelkarsinojen) olarak sınıflandırılmıştır. Grup 2A'da yer alan ajanların kanser yapabileceğine dair insanlar üzerinde yapılan kısıtlı çalışmalarda belirli miktarda delil bulunmakla birlikte, kesinlikle kanser yapıcı olduklarını gösterecek kadar yeterli bilgi birikimine ulaşılamamıştır. İşlenmiş kırmızı et tüketimini ise Grup 1 (kesin karsinojen) olarak sınıflandırmıştır. Grup 1 kanserojenite, insanlar üzerinde yeterince epidemiyolojik veriye dayandırılarak yapılan bir sınıflamadır.

Raporun sonucuna göre, günlük 50 gr işlenmiş et tüketimi kolorektal kanser riskini yüzde 18 artırmaktadır. Kanserden korunma bakımından öncelik belirlerken çok önemli bir nokta, ajanların kanser yapıcı olup olmamalarının yanında kanser yapıcı iseler kanser riskini ne oranda arttırdıklarının değerlendirilmesidir. Dünya Sağlık Örgütü, sigara kullanımının akciğer ve diğer kanserlerin gelişim riskini 20 kata kadar artırırken (yüzde 2000'lik bir artış), işlenmiş kırmızı et tüketiminin kolorektal kanseri riskini 1.2 kat artırdığını (yüzde 20'lik bir artış) belirtmiştir. Grup 1 sınıflamasında yer alan güneş ışığı gibi her kanserojenden mutlak korunmak da mümkün değildir. Burada önemli olan kanser yapıcı maddelere karşı maruz kalınan temas süresi ve dozudur" denildi.

KIRMIZI ETLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR AŞIRI TÜKETEN BİREYLER İÇİN UYARI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ

Sağlık Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Bu bilgilere göre kırmızı et ve işlenmiş etler ile ilgili yapılan güncel açıklamalar ülkemizde toplum bazında müdahale gerektiren öncelikli bir sağlık sorununu gündeme getirmekten çok, sözü geçen ürünleri aşırı tüketen bireylerin dikkatini çekmek için yapılan bir uyarı olarak değerlendirilmelidir. Bakanlığımız kanser dairesi dahil olmak üzere, dünya genelinde pek çok kanser yöneticisi, düzenli, dengeli, taze sebze ve meyveden zengin, kalorisi ve şeker oranı yüksek olmayan beslenmeyi önermektedir. Kırmızı et, elbette doğru beslenmenin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kırmızı et ürünleri doğru pişirme teknikleri ile dengeli, bol sebze ve meyve ile aşırıya kaçılmadan tüketilmeli; düzenli fiziksel aktivite yapılmalı ve obeziteden uzak durulmalıdır. En önemlisi, bireylerin sağlıklı yaşam felsefesini bir yaşam kültürü haline getirebilmeleridir"

Memurlar.net
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.