Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yayımladığı bir tebliğle; terör olaylarında patlayıcı yapımında kullanılan % 26 Kalsiyum Amonyum Nitrat , %33 Amonyum Nitrat, Potasyum Nitrat ve Sodyum Nitrat gübrelerinin yurt içinde satışı ve naklini yasaklamıştı
Bilim insanları evrensel düşüncelerle asırlardır insanlığın yararına olabilecek teknolojileri keşfedip, bu teknolojilerle insanların yaşantılarını nasıl kolaylaştırırız, artan nüfusa karşın birim alandan nasıl daha fazla verim alıp insanların açlık sorununa çözüm bulabiliriz, insanların ulaşımını sağlayan köprüler/ yollar yaparız vs. gibi hayırlı işler için kafalarını yorarken; Terörist zihniyetli kişiler bu teknolojileri kötüye kullanıp, insanlığa zararlı hale nasıl getirebiliriz, köprüleri/binaları/yolları/okulları/hastaneleri/ibadethaneleri nasıl tahrip edebiliriz, ben ölsem de benimle birlikte ölü sayısını nasıl artıra bilirimin haince hesapları ile meşguller.
Devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmek için de yasal her türlü tedbiri alır. İnsani duygulara sahip her vatandaş da kendisinin can ve mal güvenliğini sağlayan, güvenlik güçlerinin kılına dahi zarar gelsin istemez. Bu uğurda hayatını kaybeden asker, polis, koruyucu kısaca emniyet güçlerine mensup tüm şehitleri de saygı ve minnetle anar. Tabi ki bu saldırılarda yaşamını yitiren sivil vatandaşlar için de aynı üzüntüyü yaşar.
Başka bir pencereden baktığımızda hayat devam ediyor. Terörist zihniyetli insanlık düşmanları bu teknolojileri kötü emelleri için kullanıyor diye bilim adamları insanlığın lehine olan bu teknolojik çalışmalarını durduracaklar mı? İşte bence sorun ve çözüm burada başlıyor.
Bilim adamları; insanların yaşantılarını kolaylaştıran, açlık sorununa çözüm arayan, daha yeşil bir dünya için gerekli çalışmaları yapmaya devam edecek. Güvenlik Güçleri de bu teknolojileri insanlığın aleyhine kullanan terörist zihniyetli hainleri etkisiz hale getirmenin, istihbaratı ve polisiye tedbirlerin araştırmalarını yapacaklardır.
Mevcut durum; insanlığın lehine olan bu teknolojilerin önemi kadar, bu teknolojileri insanlığın aleyhine kullanan güçleri etkisiz hale getirmenin de ne denli önemli ve güç olduğunu göstermektedir.
Nitrat bazlı gübrelerin; bitkiler üzerindeki etkileri tarımsal otoriterlerce bilinmektedir. Bu nedenledir ki, tarım yapılan tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi yurdumuzda da; hububat, çayır, mera, yem bitkileri, sebze, çay, pancar, pamuk vs. gibi yeşil aksamı olan tüm bitkilerde BİR BUÇUK MİLYON TON gibi azımsanmayacak miktarda temin edilip kullanılmaktadır.
Bahse konu bu gübrelerin üretim, ithalat ve ihracatını oluşturan Gübre Sektörü vardır. Bu sektörde gerek Türkiye'de kullanılmak üzere ve gerekse yurt dışına ihracat yapmak üzere binlerce insan çalışmaktadır. Yasaklanan Nitrat bazlı gübreler yukarıda belirttiğim bitkiler için, muhtelif formülasyonlarla sulama suyu (Fertigasyon) veya doğrudan toprağa karıştırılarak uygulandığı gibi, verim artırıcı unsurlar olan bitkiye ve ürüne özel bitki besinlerinin vazgeçilmez hammaddelerindendir.
Patlayıcı yapımında da kullanılıyor diye belirtilen bu gübrelerin satışının ve dolayısıyla kullanımının yasaklanması çözüm müdür? Eğer çözümse; Terör örgütlerinin kötü emelleri için kullandıkları bilinen mutfak tüpleri, tahrip etkisi artsın diye kullandıkları demir ve onlarca taşıtın üzerine dökerek birkaç dakika içerisinde yanmalarını sağlayan benzin ve diğer yakıtların yasaklanması da çözüm olabilir mi?
Belirtilen bu ve benzeri maddelerin satışlarını yasaklamak, döviz ödeyerek temin ettikleri bu gübreleri stoklarda bağlamak veya milyonlarca kullanıcının alımını güçlendirecek bürokratik engeller koymak teröristleri sevindirir mi, yoksa terörist faaliyetlerini engeller mi? Kurunun yanı sıra yaşı da ne derece etkiler hesabını iyi yapmak gerektiği düşüncesindeyim.
Nitratlı gübre satışlarının durdurulmasından sonra gübre sektöründe faaliyet gösteren firma temsilcileri, muhtelif haber ajansları, medya kuruluşları, televizyon kanalı temsilcileri, emniyet istihbarat birimleri, yabancı büyükelçilikler vs. gibi kurum ve kuruluşlarla çok sayıda görüşmelerim oldu. Bugüne kadar yazdığım hiçbir yazı ve röportajda bu kadar kelime sıkıntısı çekip zor durumda kalmamıştım.
Bir tarafta insanları öldürmeye odaklanmış terör örgütü, diğer tarafta insanların açlık sorununa çözüm olan, gıda sektörüne hammadde temin eden tarım sektörünün önemli bir girdisi-bitki besini.
Nitrat bazlı gübreler iyiye kullanıldığında insanları doyuran bitkilerin besini, kötüye kullanıldığında insanların öldürülmesi için, patlayıcı yapımında da kullanılan bir materyal.
Özetle söylemek gerekirse; 2016 yılı tarım sektörü ve bu sektöre girdi temin eden gübre firmalarının üstüne bir kâbus çökmüştür. Tarım; yıllar içerisinde kuraklık, sonbaharın-ilk/ilkbaharın-son donları, aşırı yağış, sel, deprem ( 1999 depreminde Yalova'da görevli idim, sarsıntıdan ağaçların üzerinde olgun meyve kalmadı tamamı yerlere dökülüp deforme oldu.) vs. gibi tabiat olayları ve afetlerden çok etkilendi. Son dönemde ülkeler arasında yaşanan siyasi krizlerin de tarımı en az doğal afetler kadar etkilediği görüldü.
Kırsaldan kente göç nedeniyle, terörün hayvancılığı etkilediği de görüldü. Ancak patlayıcı yapımında da kullanılıyor diye, bitkilerin en doğal besini olan bir buçuk milyon ton gübrenin satışının durdurulması ile ilk kez karşılaşılıyor. İlgili Bakanlık bürokratlarının doğruyu bulma yönündeki çalışmalarını takip ediyorum ve bulacaklarına olan inancım da tamdır.
Umarım Gübre ve Tarım sektörü ve bu sektörde faaliyet gösteren paydaşlar daha fazla etkilenmeden soruna kalıcı bir çözüm bulunur.
Sebahattin Emül