Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Sayın Nihat Çelik ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Sayın Nihat Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Öncelikle sitenizde sektörüm adına düşüncelerime yer verdiğiniz için teşekkür ediyor yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
1966 yılında Van'ın Erciş İlçesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimini Van'ın Erciş ilçesinde tamamladım. Ardından Van'da Ticaret Meslek Lisesi eğitimi aldım. Vatani görevimi Trabzon'da yaptıktan sonra Van'a dönerek bir müddet kamunun çeşitli alanlarında çalıştım. Öğrenimimi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Bölümünde gerçekleştirdim. AK Parti Yerel Yönetimler Siyaset Akademisinde de ayrıca eğitim gördüm. Erciş Ziraat Odası Başkanlığı'na seçilmemin ardından Tüm Muhtarlar Derneği Erciş Şube Başkanlığı ve akabinde, merkezi Ankara'da bulunan Tüm Muhtarlar Derneği'nin Genel Başkan Yardımcılığına seçilip bir müddet görev yaptım.
Türkiye Demokrasi Vakfı ve Avrupa Birliği Konseyi ile ortaklaşa yapılan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş müzakere çalışmaları sırasında Meslek guruplarının temsilcisi olarak sunmuş olduğum bilgi, deneyim ve tecrübelerim nedeniyle, Türkiye Demokrasi Vakfı Başkanı Emre Kocaoğlu ve Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer tarafından Takdir Belgesi aldım. Daha sonra sırasıyla, Yüksek Öğrenimi Geliştirme Derneği Başkanlığı'na ve Erciş Tarım Kredi Kooperatifi Başkanlığı'na seçildim. 2004 yerel seçimlerinde AK Partiden Erciş Belediye Başkan Aday Adayı oldum ve birinci sırada belediye meclis üyesi seçilerek bir dönem belediyede görev aldım. 2006 yılında Van İli Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği'ni kurarak yapılan ilk genel kurulda Birlik Başkanlığı'na seçildim ve akabinde aynı yıl içerisinde Ankara'da Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği kurucuları arasında yer aldım.
Geçici yönetim kurulu sonrasında yapılan görev dağılımında Merkez Birliği Muhasip Üyeliği'ne seçildim. 14 Temmuz 2007 yılında Ankara Ticaret Odası Kongre Salonu'nda yapılan Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği'nin Genel Kurulunda Genel Başkanlık için aday oldum ve yapılan oylama sonucunda Genel Başkanlığa seçildim. Bu arada çeşitli Sivil Toplum Örgütleri'ndeki görevlerime devam ettim.
Gönüllü ekibimle birlikte Türkiye Muhtar Dernekleri Federasyonu'nun kurulmasında çalışmalar yürüttüm ve yapılan ilk Genel Kurulda, Muhtar Dernekleri Federasyonu Disiplin Kurulu Başkanlığı'na getirildim.
2011 yılı 24.Dönem Milletvekili seçimlerinde AK Partiden Van milletvekili aday adayı oldum. Halen Erciş Ziraat Odası Başkanı, Van İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı, Tüm Köy ve Mahalle Muhtarları Derneği Genel Başkanı olarak görev yapmaktayım.
2012 - 2016 döneminde Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütmekteyken, 24 Nisan 2016 tarihinde yapılan Merkez Birliğinin 3. Olağan Genel Kurulunda Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanlığa seçildim ve halen bu görevi yürütmekteyim.
Koyun Keçi yetiştiricilerinin Birlikler ve Merkez Birliği çatısı altında örgütlenmesinin Ülkemiz İçin Önemi nedir?
Merkez birliğimiz ve Birliklerimiz; üstün verimli hayvanlar yetiştirmesi için yerli ırkların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi amacıyla Bakanlığımızca ya da Merkez Birliğimizce belirlenecek bölgesel ya da ülkesel düzeyde ıslah programlarının uygulanması başta olmak üzere çalışmalar yürütmek için kurulmuşlardır. Küçükbaş hayvanların verimlerinin artırılması, bunların soy kütüğü, ön soy kütüğü kayıtlarının tutulması, toplanan verilerin değerlendirilmesi ve sigorta işlemlerinin yapılması, birlik personelinin eğitimlerinin sağlanması, bölgesel ve ulusal düzeyde yarışmalar düzenlenmesi, birlik ihtiyaçlarının temin ve tedariki ile üretimin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması, ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması, diğer ülkelerle ilişkilerin düzenlenmesi, geliştirilmesi ve işletilmesi gibi hususlar ile Bakanlıkça belirlenecek her türlü hayvan ıslahı çalışmalarını yapmak ve hayvancılık politikaları üretmektir. Birliklerimiz ayrıca Bakanlığımızca yetiştiricilerimize verilen anaç koyun keçi desteklemelerinin ödenmesinde yardımcı olmakta ve hayvanların güncellenmesi çalışmalarını da yürütmektedir. Bütün bu saydığım görevlerin Birlikler tarafından yapılması elbette ülkemiz küçükbaş hayvancılığı için çok önemlidir. Her yerde söylüyoruz, ülkemiz coğrafyası küçükbaş hayvancılık coğrafyasıdır. Özel önem vermemiz gereken bir sektördür. Onun için de bu sektörün daha çok desteklenmesi gerekmektedir.
Türkiye'de küçükbaş hayvan yetiştiricileri bir örgüt çatısı altında toplandıktan sonra neler değişti?
Birlikler kurulmadan önce yetiştiriciler adeta kimsesizdi. Dertlerini, sıkıntılarını anlatacak bir merci yoktu. Küçükbaş hayvancılığın en önemli aktörü olan çobanlar hor görülmekteydi. Birlikler kurulduktan sonra yetiştiriciler de zamanla kendilerini geliştirdiler. Kendilerini birer işletme olarak benimsediler. Güven duygusuna kavuştular. En azından örgütlü bireyler olarak sorumluluk duygusu taşımaya başladılar. Ama bunlar çok kısa bir zaman diliminde oldu. Yani Birliklerin kurulmaya başlandığı 2006 yılından itibaren kısa bir dönemde gerçekleşti. Gerek Merkez Birliğimiz ve gerekse Birliklerimizce yapılan çalışmalarla küçükbaş hayvancılığa ilişkin hızlı çözümler elde edilmeye başlandı. Şimdi yetiştiricilerimizin sorunlarına daha hızlı çözümler bulabiliyoruz.
Ülkemizde küçükbaş hayvan sayısı bakımından ne durumdadır?
Küçükbaş hayvancılığımız son 10 yılında çok önemli mesafeler kaydetmiştir. 1980 li yıllarda 60-70 milyon civarında olan küçükbaş hayvan varlığımızın on yıl öncesinde 31 milyona kadar gerilediğini ancak 10 yıllık süreçte yeniden bir ivme kazanarak bugün 44 milyon seviyesine ulaştığını görüyoruz. Bu rakam itibariyle Avrupa'da birinci sıradayız. Bunda Bakanlığımızın küçükbaş hayvancılığı destekleme kapsamına alarak çeşitli destekler sağlamasının büyük rolü olmuştur. Diğer yandan küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin Birlikler halinde örgütlenmesinin de büyük katkıları vardır. Birliklerin kurulmasından sonra halk elinde hayvan ıslahı projeleri ile yetiştiricilerimizin ıslah çalışmalarına iştirak etmelerini de önemsiyorum. Özetle ifade etmek gerekirse, yıllarca ihmal edilen küçükbaş hayvancılık son on yılda yapılan çalışmalar ile hak ettiği yere ulaşma yönünde ilerlemektedir. Şunu da ifade etmeliyim ki; şu an 44 milyon civarında olan küçükbaş hayvan sayımızın 70- 80 milyonlara çıkarılması bizim ana hedefimizdir. Bunun için de coğrafyamız, zengin çayır ve mera varlığımız son derece uygun olup, yeterli potansiyele sahiptir. Sektörümüzün halen çözüm bekleyen sorunları olsa da bu sorunların da zamanla çözüleceği noktasında inancımız tamdır.
Küçükbaş Hayvancılığın Sorunları nelerdir, bu sorunların çözümü için önerileriniz var mıdır?
Küçükbaş hayvancılığımız her ne kadar bugün iyi noktalara ulaşmış olsa da çözüm bekleyen bir takım sorunları vardır. Çözüm denilince bizim aklımıza Sayın Faruk Çelik geliyor. Çünkü biz ona Tarım bakanı değil, çözüm bakanı diyoruz. Bizim sorunlarımızı süratle çözüme kavuşturmak için büyük gayretler sarf ettiğine şahit oluyoruz. Bu da bizi sektörümüz adına çok mutlu ediyor. Geçtiğimiz günlerde sorunlarımızı içeren bir raporu Sayın bakanımıza sundum. Çok sıcak ve samimi yaklaşımlarla bu sorunların çözülebileceği mesajlarını aldım.
Nedir bu sorunlar, çok özet olarak şunlardır diyebilirim. Öncelikle Devletimiz tarafından yetiştiricilerimize yapılan desteklemeler ile ilgili sorunlarımız vardır. Anaç koyun keçi desteklemeleri olarak hayvan başına verilen destekleme tutarları genelde Haziran ayını bulmakta bu da yetiştiriciler açısından sıkıntı doğurmaktadır. Biz destekleme ödemelerinin Mart ayı içerisinde yapılmasını talep ediyoruz. Çünkü yetiştiricilerimizin en çok paraya ihtiyaç duyduğu bir aydır. Bu nedenle destekleme ödemeleri takvimi yeniden düzenlenmelidir.
Anaç koyun keçi desteği miktarı hayvan başına 22 liraydı bu rakam 25 liraya çıkarıldı ancak biz bu rakamın da en az 50 lira olmasını istiyoruz. Bu manada da destek miktarının artırılması hususunu sürekli her platformda dile getirip Bakanlığımızdan talep ediyoruz. Halen anaç koyun ve keçiye verilen desteğin kuzu ve oğlaklar içinde verilmesini önemli buluyoruz. Böylece erken kuzu kesimlerinin de önüne geçilecektir.
Destekleme konusunda önemli bir husus da göçer işletmelerin varış yaptığı illerde tespit yapılmadığı için yetiştiriciler desteklemeden mahrum kalabilmektedir. Onun için göçer işletmelerin desteklemelerden mahrum kalmamaları için hayvan varışı yapılan illerde yerinde tespitlerin yapılması sağlanmalıdır.
Biz küçükbaş hayvancılığın da organik hayvancılık destekleme kapsamına alınmasını istiyoruz. Koyun ve keçinin daha çok mera şartlarında doğal olarak yetiştirilen hayvan türleri olması hasebiyle küçükbaş hayvanların organik hayvancılık desteklemeleri kapsamına alınması ve desteklerden yararlandırılması sağlanmalıdır. Bu arada Yeşil kart sahibi olup bu sağlık hizmetlerinden yararlanan yetiştiriciler yeşil kart hakkından mahrum olmamak için il birliklerimize üye olmamaktadırlar. Bu insanlar zaten muhtaç yetiştiriciler olup yeşil kart hizmetlerinin devam etmesi için birliklerimize üye olmamakta ve desteklemelerden yararlanamamaktadırlar. Dolayısıyla yeşil kart sahibi yetiştiricilerin desteklemelerden yararlandırılması sağlanmalıdır.
Küpe ve Küpeleme işlemleri yetkisi birliklere devredilmelidir. Halen bu işlemler Tarım il ve İlçe Müdürlüklerince yapılmaktadır. Ama bu işler bizim asli görevimizdir. Şu an % 30 civarında küpesiz yani kayıt altında olmayan hayvanımız mevcuttur. Onun için Küpe ve Küpeleme işlemlerinin Birliklere devredilmesi son derece yerinde olacaktır. Bu arada aynı şekilde soy kütüğü yürütme yetkisinin de merkez birliği ve birliklere verilmesi gerekmektedir. Yürürlüğe konulacak soy kütüğü tutma ve yürütme yetkisi devrinin Merkez Birliğimize verilmesi ile beraber artık il birliklerimizin Halk Elinde Ülkesel Islah Projesindeki sistemden daha modern olan ve her birliğin kendi üyelerine ait sürülerinde seleksiyon yapılarak seçilmiş damızlık koç teke anaç yetiştirilmesine başlanacaktır. Bu vesile ile test edilmiş damızlık materyali için seçilmiş hayvanlara Ülkesel Halk Elinde Islah Projesindeki hayvanlara verilen destek gibi destek verilmelidir. Koç teke test istasyonlarının kurulması için birliklere maddi destek sağlanmasını da Sayın Banımızdan talep ettik.
Önemli bir sorun da destekleme ödemelerinde yapılan kesintilerdir. Destekleme ödemeleri yapılırken birliklerin aidat ve hizmet bedellerine ilişkin kesintiler yapıldıktan sonra yetiştiriciye ödeme yapılmalıdır. Birliklerin yaptığı kesintilerin yarısı yine devlete vergi olarak geri dönmektedir. Döner sermaye kesintileri kaldırılmalı herhangi bir şekilde kâğıt parası alınmamalıdır. Birlik üyelerimiz destekleme müracaatlarını her ilde bağlı bulundukları birliklere şahsen başvuruda bulunarak yaparlar hükmüne istinaden her yetiştiricinin bireysel başvuru dosyaları bağlı bulunduğu il birliğinde toplanır. Birlikler başvuruları bir dosyaya dönüştürerek icmal hazırlamak şartıyla bağlı bulunduğu GTHB İl Müdürlüğüne sunar. Hiçbir anlam teşkil etmeyen sadece dolaylı olarak yetiştiricinin farklı isimler altında güncelleme listesini üyeye sunduğu takdirde bir yaprak için 4,00 TL ücret alınmaktadır. Dosya ücreti ile birlikte toplamda her yetiştirici için alınan 14,00 liranın haksız bir kazanç olduğunu düşünerek bu tür kesintilerin önüne geçilmesi ve tamamının kaldırılmasını talep temekteyiz.
Kesintiler konusunda bankaların yetiştiricilerden yaptıkları haksız kesintilerin de önüne geçilmelidir. Yetiştiricilerimizin bağlı bulundukları ziraat bankası şubelerindeki kendi şahsi hesaplarına aktarılan destekleme ödemelerinde farklı isimler adı altında banka tarafından kesinti yapılmaktadır. ATM'den parasını çekemeyerek banka içinden işlem yapan yetiştiricilerden para kesintisi yapılmaktadır. Yöneticilerin hiçbir usul kaide tanımadan yetiştiricilerin eline geçeceği para farklı isimler adı altında parçalanarak sıfırlanmaya çalışılmaktadır. Bu tür gelişi güzel uygulamaların son bulması, kimin kimden ne keseceği herkesin anlayacağı şekilde sınırlandırılmalıdır.
Yetiştiricilerimize ödenen hayvancılık desteklemelerinden ziraat bankası tarafından %2 gelir vergisi stopajı kesintisi yapılmaktadır. Maliye Bakanlığı'nın yanlış bir uygulaması sebebiyle bu kesintinin önü alınamamaktadır. Eski yıllarda yetiştiricilere ödenen doğrudan gelir destekleri ödemelerinde gelir vergisi oranının sıfır olduğu açıkça yazdığı için destekleme ödemelerinden gelir vergisi stopajı kesintisi yapılmazdı.
Ancak doğrudan gelir desteklerinin mahiyetinin değiştirilerek alternatif destekleme ödemelerine geçilmesi sebebiyle oluşan belirsizlik yüzünden bu stopajların kesilmesi devam etmektedir. Bazı birliklerimiz bunu Dava konusu yapmışlardır. Bu kesintilerin mutlaka önüne geçilmelidir. % 2 gelir vergisi kaldırılmalı. Devletçe yetiştiricilere verilen bir hibe desteği olduğu için tarımsal bir gelir olarak düşünülmemelidir. Bu bir devlet desteğinden ibarettir.
Sektörümüzün en önemli sorunlarından birisi ise çoban sorunudur. Biz İŞKUR tarafından çobanların da istihdam edilmesini istiyoruz. İŞKUR tarafından yapılan istihdam desteklerinde çoban istihdamı desteğine yer verilmelidir. İŞKUR tarafından yapılan personel alımı kapsamında % 25 oranında çoban istihdamı sağlanmalıdır.
Mera sorunu yıllardır devam eden büyük bir sorunumuzdur. Süreli olarak gündeme getiriyoruz. İllerde mera komisyonları var ama bu komisyonlarda meraların gerçek sahibi olan Damızlık Koyun Keçi Birlikleri yok. Bu konunun çözümü için sürekli bakanlığımıza taleplerimiz oldu. Çünkü sorun buradan başlıyor. Birde 1941 yılında çıkarılan 4081 Sayılı Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu gereğince hayvanlarımızın meraya çıkmaları konusunda büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu kanunun da günümüz şartlarında güncellenmesi gerekmektedir. Biz Merkez Birliği olarak bu konuları içeren rapor ve bilgi notlarını Bakanlığımıza iletmiş bulunuyoruz. Aksi halde bizim birlikler olarak yapacağımız fazla bir şey görünmüyor. Yani bu konudaki sorunların çözümü bir takım yasal düzenlemelerle mümkün olacaktır. Ben bu konuların da zamanla bir çözüme kavuşacağını düşünüyorum.
Bir diğer önemli sorun da küçükbaş hayvanlardan elde edilen ürünlerin değerlendirilmesi noktasında yetersiz kalınmasıdır. Bu nedenle Et ve Süt kurumunca mezbaha ve süt toplama merkezleri oluşturulmalıdır. Et ve Süt Kurumu tarafından potansiyeli olan illerde ürünün toplanması ve değerlendirilmesi açısından mezbaha ve toplama merkezleri oluşturulmalı, toplanan sütlerin süt tozuna çevrilmesi sağlanmalıdır.
Bu sorunların çözümü noktasında ne gibi çalışmalarınız oldu. Yetkili mercilere sorunlarınızı anlatabiliyor musunuz ?
Dile getirmeye çalıştığımız sorunlarımızın çözümü için büyük ölçüde Bakanlığımızın desteğine ve gücüne ihtiyacımız vardır. Daha önce söylediğim gibi bu sorunları bir rapor halinde Sayın Bakanımız Faruk Çelik Beye sundum. Hatta sorunlarımız rapor ile de sınırlı kalmadı. 11 Mart 2017 tarihinde Adana'da Küçükbaş Hayvancılık Sektör Toplantısı düzenledik. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk ÇELİK'in de katılım göstererek büyük müjdeler verdiği toplantıya Adana Valisi Mahmut DEMİRTAŞ, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı ve Adana Milletvekili Fatma Güldemet SARI, Adana Milletvekilleri Prof.Dr. Necdet ÜNÜVAR ve Tamer DAĞLI, GTHB Bakan Yardımcısı Mehmet DANİŞ, GTHB Müsteşarı Dr. Nusret YAZICI, Bakanlık Genel Müdürleri ve bürokratları ile 80 İlden Birlik Başkanları, yönetim ve denetleme kurulu üyeleri, birliklerin çalışanları, birliklere üye yetiştiriciler, okul çantasına aldığı yeni doğmuş oğlak ve sırtına aldığı keçi ile şefkat ve merhametini göstererek küçükbaş hayvancılık sektörünün adeta simgesi haline gelmiş Rizeli Hamdü Sena BİLGİN, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Uzun zamandır biriken sorunlarımızı bu toplantıda Sayın Bakanımıza iletme imkânı bulduk. Bakanımızın sorunlarımızın çözümüne yönelik bizlere vermiş olduğu samimi cevapları gerçekten bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir.
Sayın Bakanımız büyük bir coşku içinde geçen toplantımızda, il birliklerimiz ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin geleceğine yönelik önemli adımların atılacağının müjdelerini vermiştir.
Toplantının hemen sonrasında bazı sorunlarımızın çözümü için Sayın Bakanımız gerekli talimatları vermiştir. Zaman içinde diğer sorunlarımızın çözülmesi yönünde çok önemli mesajlar alınmıştır. Bu nedenle sizlerin aracılığı ile, yoğun geçen programına rağmen toplantımıza katılarak bizleri onurlandıran Sayın Bakanımız Faruk Çelik'e sektörüm adına teşekkür ediyorum. Ayrıca toplantımıza katılan Bakan Yardımcımız Mehmet Daniş ve Bakanlığımız bürokratları ile İl birliklerimizin çok değerli başkan, yönetim ve denetleme kurulu üyeleri, 260 bin yetiştiricilerimiz ve birlik personeline şahsım ve Merkez Birliği yönetim ve denetleme kurulu üyeleri adına en derin şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
10 yıllık bir maziye rağmen Merkez Birliğimiz, Bakanlığımızla uyum içerisinde çalışarak bu kısa zaman diliminde önemli başarılara imza atarak yetiştiricilerimizin hem yüreği hem de sesi olmuştur.
Merkez Birliğimiz yetiştiricilerimizin sesi olurken şüphesiz bunda Bakanlığımızın çok büyük rolü olmuştur. Küçükbaş hayvancılık sektöründe ilklere imza atarak sektörümüze güç veren, Milli Tarım Projesi ve Genç Çiftçi Hibe projeleri başta olmak üzere birçok projeyi hayata geçiren, bu manada bize güç ve moral vererek sektörümüze sahip çıkan, göreve geldiğinden bu yana küçükbaş hayvancılığa verdiği destek ve katkılar için Bakanımız Sayın Faruk Çelik ve bürokratlarını Merkez Birliğimiz, İl Birliklerimiz ve yetiştiricilerimiz her zaman şükran ve minnetle anacaktır. Ben Sayın Bakanım başta olmak üzere Bakanlığımız mensuplarına sizin aracılığınız ile bir kez daha teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Benim en büyük dileğim, sektörümüzün yaşaması, Birliklerimizin ayakta durabilmesi ve bu anlamda güç birliği ile sağlıklı bir çalışma yürütülmesidir. Bunun için olması geren dengeleri sağlayıp var gücümüzle yolumuza devam edeceğiz.
Merkez Birliğimiz önümüzdeki süreçte de ülkemiz küçükbaş hayvancılığı, geliştirilecek somut projelerle çok daha iyi yerlere gelecek, birliklerimiz ve merkez birliğimiz birikim ve tecrübelerini daha da artıracak bir yapıya kavuşacak, yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde, dürüst, hukuka saygılı ve şeffaf yönetimi ile 80 birliğimiz ve 260 bin küçükbaş hayvan yetiştiricisi üyemizin sesi olacaktır.
Röportaj: Nimet Temel