Ekonomik kalkınmanın en belirleyici unsuru üretim bileşenlerinin verimli kullanılmasıdır. Bu bileşenlerin başında gelen iş gücü kullanımı dağılımında tüm dünya ülkelerinde cinsiyet açısından kadınların aleyhine bir dağılım söz konusudur. Dünyanın hemen her ülkesinde nüfusun önemli bir kısmını oluşturan kadınların emek piyasalarında ki varlıkları gerek geçmişte, gerekse günümüzde erkeklerin gerisinde, "ikincil işgücü" statüsü ile sınırlı kalmıştır.
Günümüzde gelişmiş ülkelerde kadınların işgücüne katılma oranları %70' ler seviyesine yükselerek erkeklerin işgücüne katılma oranlarına yaklaşmıştır. Mesleklerin feminitesinin giderek kaybolduğu dünyada artık kadınların çok çeşitli meslek dallarında çalıştıklarını görmek mümkündür.
Bir ülkenin kalkınması, en geniş anlamda o ülkede yaşayanların yaşam standartlarının artırılmasını ifade eder. Ülkelerin sosyo-ekonomik ve kültürel yapılarına göre kadına yüklenen roller ve kadından beklentilerde değişiktir. Ekonomik ve toplumsal kalkınmaya, bu bağlamda büyümeye doğrudan etkisi olan işsizlik ve istihdam, ülkelerin üzerinde en fazla durmaları gereken bir konu haline gelmiştir. Bu dinamiklerden etkilenen en önemli kesimi şüphesiz kadınlar oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin büyük ölçüde devam ettiği gelişmekte olan toplumlarda refah seviyesinin yükseltilmesi ve kalkınmanın sürdürülebilmesi bakımından kadın istihdamı önem arz etmektedir.
Çalışan kadının durumu sektörel olarak incelendiğinde kadınların yoğun olarak tarım sektöründe istihdam edildiği tespit edilmiştir. Yıllar itibariyle tarım sektöründe çalışan kadın sayısı artmıştır. Ancak bu artış diğer sektörlerde de meydana geldiğinden, toplam kadın çalışanlar içinde tarım sektöründe çalışanların oranı düşmüştür.
Türkiye' de işgücüne katılma oranlarının son 20 yıldaki gelişimi incelendiğinde, kadın işgücünün Dünyanın genelinde sergilediği artış sürecinin ülkemiz için geçerli olmadığı görülmektedir. Ülkemizde kadınlar kentsel emek piyasalarına çok zayıf bir şekilde katılabilirlerken, katılımlarının daha yüksek olduğu kırsal emek piyasalarında çalışanların %80'inden fazlası ücretsiz aile işçisi konumunda bulunmaktadır.
Bilindiği gibi çalışma hayatının hemen her alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği yaşanmaktadır. Tarımsal üretimde bu eşitsizlik daha da görünür olmuştur. Genellikle erkeklerin yaptıkları işler toplumsal bağlamda daha fazla gelir getiren işler olarak görülmekteyken kadınların yaptıkları işler daha çok ev eksenli, emeğe dayanan mevsimlik, yarı zamanlı, ücretsiz işler olmaktadır. Kadın çalışanların yaklaşık yarısını oluşturan hizmet sektörü (%49,9) ile üçte birini oluşturan tarım sektörü (%32,9) kadınlar açısından istihdam yaratan en önemli iki sektör konumundadır. Türkiye'de ücretsiz aile işçilerinin %71,8'ini kadınlar oluşturmaktadır. Eğitim kadın istihdamı açısından önemli bir faktör olup, kadınların eğitim düzeyi arttıkça istihdam oranının da arttığı gözlenmektedir.
Ülkemizde tarımın sanayileşmiş hali olan seracılık faaliyetlerinde bu iş gücü dağılımı tam tersi bir grafikte ilerlemektedir. Kayıt dışı çalışma gücü bu üretim sektöründe ortadan kalmış mevsimlik işçi kullanımını nerdeyse bitmiştir. Yoğun emeğe dayalı kadın gücüyle çalışılan seralarımız tarımda kadın istihdamının en güzel en adaletli örneklerinden olmuştur. Gerek çalışma ortamı gerekse yapılan işin gereği tarım-hizmet sektörü arasında kalan bir iş bölümüne girilmiştir. Ücretsiz aile işçiliğinden yada kayıt dışı mevsimlik işlerden edinilene göre düzenli gelir ve sosyal haklar kadını bulunduğu statünün üstüne çıkarmıştır. Kadın gücünün ve istihdamının desteklenmesi sadece işletmelerin ve sektörün gelişimi olarak görülmeyip , emeğe dayalı kadın iş gücü adına sosyal bir sorumluluk olarak görülmelidir.
Türkiye'nin büyüyen seracılık sektörü tarımda kadın istihdamına en büyük kaynak olmuştur. Bunun artırılması ve desteklenmesi sadece sektör paydaşlarının kalkınması çerçevesinde görülmeyip kadın iş gücüne sosyal bir sorumluluk olarak görülmelidir.
Ülkemizde kadın istihdamının mevcut durumunun gelişmiş ya da gelişmekte olan diğer ülkelerle karşılaştırılarak ortaya konulması, bu konuda izlenecek politikalara ışık tutacaktır. Bu karşılaştırmalar sonucunda ortaya çıkan benzerlikler ve farklılıklar değerlendirilerek Türkiye'de kadın istihdamı ve kadınların işgücüne dahil olmasının önünde engeller bulunmaktadır. Bu faktörler kadınların aynı zamanda çalışırken karşılaştıkları sorunlardır. Tarımda kadın istihdamını artırmak için geçici tarım işçilerinin çoğunlukla kadın olduğunu göz önünde bulundurularak, kadın çalışan gücüne verilen teşvikler özellikle seracılık sektörü adına artırılmalı, indirimlere gidilerek cazip hale getirmeli, kayıt dışı çalışma gücü ortadan kaldırılmalı, sosyal güvenlik primleri ve vergi dilimlerinde indirim ve teşviklere yer verilmeli, İş Kanunu ayrımcılıkla mücadele de daha etkin olacak şekilde düzenlenmelidir.
Dr.Gaye Neslihan BUDAKLI
Sera-Bir Yönetim Kurulu Üyesi
MB Holding Sultan Sera Genel Müdürü