Ev tipi tarımsal üretim ürünlerinin ev ekonomisine kısa ve uzun vadede katkısı nedir ?
Ev tipi Tarımsal Üretim yapmanın en görünür faydası bahçenizin, terasınızın, balkonunuzun, bahçenizin, tarlanızın yada bakmakta olduğunuz hayvanların miktarına yada büyüklüğüne göre değişen oranlarda ev bütçesine katkı yapmasıdır. Katkının büyüklüğünü evde yapmış olduğunuz tarımsal üretimin ya da yetiştirdiğiniz ürünün çeşit ve miktarına göre pazardaki birim fiyatından hesaplayabilirsiniz. Örneğin ; dar gelirli bir aile için fiyatı mevsimine ve yılına göre değişmekte olan, genelde artış ile birlikte ortalama elli kuruşa satılan maydanozu, bir liraya satılan marulu, bir demet taze soğanı bedavaya getirmek ve bunu sürekli yapmanın bütçenize sağladığı fayda küçümsenemez.
Bir yandan vitamin ve minerallerden zengin sağlıklı ve dengeli beslenmenize katkı yaparken organik ürünler üreterek hem kendi sağlığınızı koruyup hem de fazla yaptığınız tüketim ürünlerini organik pazarda paraya çevirebilirsiniz. Örneğin; evde yapılan tarhana, bulgur, makarna, salça, reçel gibi ürünler doğal yapıldığı için fabrikasyon benzerlerinden daha yüksek fiyatlara satarak ev ekonomisine de ciddi bir gelir sağlayacaktır. Ayrıca dar gelirlilik kavramı da aslında görecelidir. Parası olduğu halde sağlıklı besinler alamayan, yetiştiremeyen ya da sağlıklı bir yaşam kurmaya gücü yetmeyenler de bir çeşit dar gelirli kişiler değil midir? Yapacağınız sadece zihniyet değişikliği, biraz da hesap ve bedensel çalışmadır.
Geleneksel ev tipi üretim ürünleri yerel ekonomiler kadar ülkemiz köylüsü ve kırsal kesiminin sosyal-kültürel değerlerini sürdürebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Anadolu’nun tarihsel sürecinde farklı coğrafyaların, biyolojik çeşitliliğin, etnik kimliğinin bir sonucu olarak yüzyıllardır kazanlarda kaynayan lezzetlerin oluşturduğu çok renklilik kaybedilmemesi gereken bir zenginlik; önemli bir ulusal değerdir.
Ev tipi üretim ürünlerinin köylerde ya da şehirlerde ev halkının tüketim ihtiyacına yönelik ürünlerin aynı zamanda yıl boyunca satışından elde edilen gelirle birleştiğinde üretici nüfusumuz açısından iki kritik değeri yani kendine yetebilirlilik ve sürdürülebilirlilik unsurunu oluşturuyor. Bu bileşke aynı zamanda, istenmeyen göç karşısında kırsalda toprağına ve kültürel mirasına güçlü bir sahip çıkma dürtüsünü de arttırmaktadır.
Köylümüze sadece taze sebze ve meyve satış hakkı verilmesi, yıl boyunca aynı seviyede sürmeyen bir gelir modeli olmakla birlikte, düşük katma değeriyle kazanç potansiyelini daima asgari seviyede (çoğu kez maliyetleri karşılayamayacak şekilde) kilitliyor. Aracıların (tüccarın), birçok kez şahit olduğumuz gibi, üreticiye borçlarını kısmen ödememesi veya geciktirmesi köylümüzün ürünü ve geleceği hakkında inancını her geçen yıl daha çok zayıflatmaktadır. Ürettikleri sebze ve meyveyi işleyebilme konusunda eğitim ve teşvikler ile yol gösterilirse ayrıca kısıtlamalar kaldırılıp bunlarla ilgili üreticilere ev tipi üretim yapabilmeleri için modeller belirlenirse üretimden sağladıkları gelir oldukça yükselecektir.
Bunun yanı sıra hayvancılıkla uğraşan köy ya da kırsal kesimde yaşamakta olan vatandaşlarımızın da organik olarak hazırladıkları peynir, yoğurt vb. ürünlerin bazı kanunlar ile engellenmesinin yerine yine süt ve süt ürünleri yada hayvansal üretimle ilgili örnek modellerle üretime teşvik edilmelidir.
Ekonomik açıdan tamamlayıcı olan köy mamul ürünlerinin evsel tüketim dışında üretim ve satışı ise maalesef ülkemizde yasal mevzuat içinde, bazı istisnalar haricinde yer almıyor.
Mehmet Çağlar Yörük
Tarımsal Pazarlama Uzmanı